"Festival" değil, "Garnaval" diyeceksiniz!
Hani denilir ya, “Bazı şeyler anlatılamaz… Yaşamak lazım… Görmek, içinde olmak lazım…”
Hakikaten çok doğru bir söz bu söz…
Biliyorsunuz… 31 Mart seçimlerinin yarattığı gerginlik ve yoğunluk dolayısıyla özellikle biz siyaseti takip eden gazeteci ve yazarların ruhu bayağı hırpalandı.
O nedenle de seçimin hemen sonrası hem ruhuma hem bedenime iyi gelecek bir şeyler yapma isteği vardı hep.
Artık ne kadar içten ve samimi dilemişsem bunu… Yüce Yaradan iç sesimi duymuş olmalı ki harika bir fırsat çıkarttı önüme.
“Adana Portakal Çiçeği Karnavalı…”
Daha önceden karnavalın fikir babası, mimarı, öncüsü Ali Haydar Bozkurt’tan defalarca dinlediğim bir organizasyondu Portakal Çiçeği Karnavalı…
Ancak samimiyetle söylüyorum bu kadar dolu dolu ve doyurucu bir olay olduğunu tahmin etmiyordum.
Hatta Bozkurt’la ne zaman bir araya gelsek, anlatmadan asla es geçmediği karnavalı, hani kendi işi, organizasyonu falan diye abarttığını bile düşünmüşlüğüm vardı.
Ancak haksızlık etmişim.
Abartmamış hatta az bile anlatmış.
Çok ama çok özel bir organizasyon…
Doğası, zengin yemek kültürü, misafirperver ve sıcakkanlı insanlarıyla bilinen Adana’ya, Adanalılara yakışan bir karnaval.
Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş. CEO'su da olan Ali Haydar Bozkurt’un havasını soluyarak büyüdüğü toprakların en güzel günlerinin tüm dünyaya anlatılması gerektiğine olan inancıyla başlayan karnavalın ana sloganı; “Nisan’da Adana'da olmak!”
Ali Haydar Bozkurt.Ekte görsellerle elimden geldiğince karnavalın coşkusunu hissettirmeye çalışacağım sizlere ama bir kez daha diyorum: Tam ne olduğunu anlayabilmeniz için gidip görmeniz ve o havayı yaşamanız lazım.
Bu arada yazının başlığına dair de açıklama yapmak istiyorum.
Biraz emrivaki bir ifade gibi oldu ama bunu ben değil, organizasyonun ev sahipleri söylüyor…
Nereye gitsem, nerede lafı açılıp da; “Festival çok güzel” dediğimde filan hiç sekmiyor Adanalıların kendine has şiveleriyle verdikleri şu cevap; “Festival” değil ablaaa, “Garnaval, Garnaval!”
Sonradan aydım tabii ben neredeyse tüm Adanalıların ısrarla festival ve karnaval ayrımına vurgu yapmalarına.
Haklılar da çünkü böylesi geniş çaplı ve tüm bir şehri ve o şehrin insanlarını içine alan ve kapsayan başka bir organizasyon yok Türkiye’de…
Festival çok. Hemen her şehrin kendine has bir festivali var biliyorsunuz.
Ama birkaç yıl sonra Brezilya da ki RİO Karnavalı’na kafa tutacak düzeye varacağına inanılan böylesi büyük bir olay yok!
Ali Haydar Bozkurt’a da sordum yaptıkları organizasyonun isminin “Karnaval” olarak anılması konusunda hassas olunmasının nedenini…
“Çünkü” diyor; “Bizim organizasyonumuz sadece Adanalıya hitap eden, hedef kitlesi Adanalı olan bir olay değil. Sokak eğlencesinin, konserlerinin yanı sıra bir sürü sanat, spor, felsefe, aktivitesi yapılıyor. Türkiye'nin her yerinden 600 sporcu geliyor, yarışıyorlar. Satranç turnuvası, felsefe panelleri, tango gösterileri, halk oyunları yapılıyor, fotoğraf ve resim sergileri oluyor. Yine Türkiye'nin her yerinden 300-400 motosiklet sürücüsü karnavalda toplanıyor ve motosiklet orkestrası şovu yapıyorlar. Vosvoscular, karavancılar geliyor. Yani kısacası herkes kendine göre bir şey bulabilir. Yurtdışı için paket programlar yapıyoruz. Mesela bir haftalık plan yaparak Adana'ya bu festivale gelen bir turist Adana civarında İskenderun, Mersin, Antep, Kapadokya'yı gezebilir. Bu sebeple bu karnaval Adana'dan çıktı, o bölgenin turizm tanıtımına doğru gitmeye başladı. Bu yüzden işte ısrarla karnaval olarak anılmasına önem gösteriyoruz…”
Sözün özü…
Harika bir iki gün geçirdim Adana Portakal Çiçeği Karnavalı’nda…
Çok eski dostlarla karşılaştım. Ünlü oyuncu kadim dostum, ağabeyim Demir Karahan ve çok sevgili eşi Selmacığımla yıllar sonra memleketleri Adana’da bir araya gelmek hakikaten şahane oldu.
Bir de tabii çok değerli, çok sevdiğim meslektaşlarım da vardı…
Onlarla da bol ve keyifli muhabbet etme imkanı buldum. Çok güldüm. Hele hele dostum İsmail Küçükkaya'nın biricik anneciği Halise Teyze’nin Habertürk’ün ana yüzü sevgili Didem Arslan Yılmaz’ı gördüğü anda şaşkınlıktan ne yapacağını bilemediği o anlar… Ve annesinin Didem’e olan aşırı ilgisi üzerine popstar gibi ilgi alaka gören İsmail’in; “Millet bana hayran benim anam da Didem’e hayran!” esprisi ile hepimizi kahkahalara boğması falan…
Kebap olayına girmiyorum. Çünkü karnaval boyunca tek sıkıntım o oldu. Dayanamadım ne yazık ki yeme içme konusunda freni patlamış kamyon gibi davrandım. Kaç kilo koydum Adana'da bilmiyorum ama cidden her şey çok güzeldi…
Sevgili Adanalılar… Sakın bozmayın bu fotoğrafı. İnsanlığınız, samimiyetiniz, sıcaklığınız hepimizi mest etti…
Hepinize çok selam ve teşekkürler…
***
Adana gibi başkan takibimde olacak!
Bu arada Adana’nın 31 Mart tercihi için de nabız yoklamayı ihmal etmedim.
Fırsat buldukça Adana halkına yeni başkan Zeydan Karalar’ı neden tercih ettiklerini sordum…
Tarihi Büyük Saat’in olduğu yerde esnafla yaptığım sohbetin fotoğrafını da paylaşıyorum sizlerle.
Çok enteresan ama hepsi farklı siyasal görüşe sahip, farklı partilere sempati duyan bu insanların tamamının tercihi Millet İttifakı Adayı Zeydan Karalar olmuş…
“Hüseyin Sözlü çalışmadı… Adana’yı çok bakımsız bıraktı! Biz artık laf değil, icraat görmek istiyoruz ” diyorlar başka bir şey demiyorlar.
Bu nedenle yeni başkan Karalar’dan beklentinin çok yüksek olduğunu da söylemeliyim.
Bunu sohbetimiz sırasında kendisine de aktardım.
İddialı Zeydan Başkan… “Seneye de mutlaka gel ve yapacağımız değişiklikleri bizzat gözlerinle gör!” dedi.
Allah nasip ederse gelecek yıl da Nisan’da Adana’da olacağım.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanan Zeydan Karalar’ın neler yapıp yapmadığını yine bu köşede yazacağım…
- Hoşçakalın…1 yıl önce
- Depremzede seçmenle ilgili tuhaf bir durum var1 yıl önce
- İnce'nin cevaplamasını istediğim soru şu!1 yıl önce
- Seccade…1 yıl önce
- Akşener ne yapsaydı?1 yıl önce
- Bu seçim ertelenmeliydi!!!1 yıl önce
- Hayat devam ediyor rezilliği!1 yıl önce
- Salgın tehdidi1 yıl önce
- Hatay ve gerçekler…1 yıl önce
- Size bir maliyet hesabı çıkardım1 yıl önce