Bakanın eşi: Kabus gibi çöktü üzerime o fotoğraf!
Albert Einstein’ın çok güzel bir sözü vardır hani…
Demiştir ki o dahi adam; “Bir önyargıyı yok etmek, atomu parçalamaktan daha zordur!”
Açık söyleyeyim… Bugünkü yazımda yapmaya çalışacağım şey tam da bu olacak.
Başarılı olur muyum olmaz mıyım bilmem ama bugün sizlere “önyargının” ne berbat bir durum olduğunu ve bazen farkında olmadan bunun ne büyük fenalıklara sebep olduğunu anlatmaya çalışacağım…
Efendim… Galiba bayramın ilk günüydü… Ben de Twitter’da gezinirken görmüştüm Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un eşi Pervin Ersoy’un evdeki çalışanına dolarla bayram harçlığı verirken çektirdiği o meşhur fotoğrafı… Ve itiraf edeyim… Herkes gibi çok ayıplamış; “Bu ne yahu! Yuh!” demiştim.
Ve sonraki zamanlarda da hatta bu konu gündeme geldiğinde… Birileri Pervin Ersoy’un o fotoğrafını ortaya koyup üzerine konuştuğunda falan… “Görgüsüz… Sonradan görme!” mealinde yorumlarda bulunduğunda yalan yok onay da vermiştim.
Ama önceki gün… Pervin Ersoy’la tamamen tesadüfen gerçekleşen karşılaşmamızda o fotoğraf ve kendisi üzerine yaptığımız sohbet sonunda anladım ki; Hakikaten “önyargı” denilen şey hiç insani ve de vicdani olmayan korkunç bir şey.
Başkalarını bilmem ama şahsen ben utandım, Pervin Ersoy’dan işin iç yüzünü dinledikten sonra.
Bir kere o fotoğraf karesi tek başına bir kare değil.
Pervin Hanım diyor ki: “Bayramın ilk günü, bayramların aileleri bir araya getiren, bir arada tutan çok değerli, anlamlı günler olduğuna vurgu yapmak adına bir fotoğraf serisi yaptım.
Başta eşim Mehmet Ersoy olmak üzere tüm ailemle birlikte çektirdiğimiz fotoğrafları Ersoy Ailesi olarak bayramın gelişinden ne kadar mutlu olduğumuzu anlatmak ve bu vesileyle de tüm arkadaşlarımın, instagram’daki takipçilerimin de bayramını kutlamak istedim.
O kare, yani benim evdeki yardımcı kızımıza dolar verirken çekilmiş o fotoğraf da işte o serinin içindeydi.
Bu arada şunu söyleyelim... Fotoğraftaki o kızımız bizimle tam 4 yıldır çalışıyor. Biz onu bir çalışan gibi değil, ailemizin bir parçası olarak gördük hep ve o da aynı şekilde bizi ailesi olarak kabul etti.
Hatırlanacağı gibi… O gün şarkıcı Alişan’ın yeğenlerine bayram harçlığı dağıttığı görüntüler sosyal medyaya düşmüştü ve insanlar da o görüntüler üzerinden esprili paylaşımlar yaparak Alişan’ın bu görüntülerine gönderme yapıyordu.
Ben de işte o espriye katkı sunmak niyetiyle böyle bir karenin çekilmesine onay verdim.
Dolar olmasının nedeni de kızımızın ısrarından oldu. Çünkü kendisi yabancı uyruklu… Fotoğraf çekilmeden gülüşmeler eşliğinde Türk Lirası çıkarttım… Kabul etmedi ve “Abla bana harçlık vereceksen Alişan gibi dolar ver! Ben dolar isterim” dedi. Gülüştük epeyce. Sonra yeğenim fotoğrafımızı çekti ve ben de işte seri halde yayımladığım fotoğrafların arasında kullandım.
Ancak işte tamamen halis niyetle… Gülmek, güldürmek, insanları gülümsetmek niyetiyle yaptığım o paylaşım birkaç saat içerisinde kabus gibi çöktü üzerime.
Mehmet’in özel kalem müdürlüğü tarafından uyarılınca haberim oldu ki söz konusu fotoğraf Twitter’da gündem olmuş ve bazı isimler hiç hak etmediğim benzetmeler, yorumlar, yargılarla art niyetli bir biçimde o fotoğraf karesini aleyhime kullanmaya başlamış.
Girip sildim hemen o kareyi ama tabii iş işten geçmişti.
Çünkü fotoğrafın altında yaptığım; “Arada elimi öpen sevgili yardımcıma dolar verdiğimi görüp kızmayın! Kendi bilmiyor ama maaşından keseceğim… Alişan bugün tüm el öpenlere dolar dağıtıyor diye başımı yedi. O yüzden espri konusu yaptık, ciddiye almayın!” yorumumu göstermeden sadece fotoğrafın fotosunu çekip paylaşanlar amacına ulaşmıştı ve benim de bununla başa çıkmam mümkün değildi artık!”
RAHMETLİ ANNEME KÜFREDİLMESİ BENİ KAHRETTİ!
Fotoğrafın hikayesi işte aynen bu değerli okurlarım…
Gelelim şimdi Pervin Hanım’ın sonrasında yaşadıklarına.
“Adeta kabus gibi çöktü üzerime” demesi boşuna değil.
Gerçekten de öyle olmuş çünkü...
Sadece Twitter da değil... Instagram ve diğer sosyal medyalardaki hesabından şahsına, eşine, ailesine çok ağır, galiz, ağıza alınmayacak binlerce küfür ve hakaretlerle adeta linç edilmiş.
Kabus gibi olduğuna inanmamın nedenine işte tam o anda kanaat getirdim... O kadar sarsmış ki söz konusu olay kendisini...
"Hepsi çok üzücüydü ama en çok sarsan 11 yıl önce kaybettiğim annem için yapılan yorumlar oldu” dediği anda dayanamadı daha fazla…
Ve gözyaşlarına boğuldu…
Abartmıyorum hıçkırıklarla ağladı Pervin Hanım...
Ben bunca yıllık gazeteciyim... Belki yüzlerce kez Pervin Hanım gibi istemediği halde gündeme gelmiş siyasi eşleriyle, mühim isimlerle yaşadıkları olayın üzerine söyleşmişimdir...
Ancak böyle bir olayın bir insanı hakikaten çok mağdur ettiğine ilk kez tanık oldum.
Düşünün... Pervin Hanım bir yandan; “Hadi bana saldırdılar. Eşime siyasi kimliğinden dolayı saldırdılar. Peki ama annemin ne suçu vardı… Anneme niye küfrettiler… Neden ölmüş anacığım üzerinden bana saldırma gereği duydular?” diye konuşurken bir yandan da oluk oluk akan gözyaşlarını siliyordu.
O kadar etkilendim ki o halinden... O an tüm profesyonelliğimi filan bir kenara bırakıp, Pervin Hanım’ın elini tutup teskin etmeye başladım...
Neyse bir kahve içtik... Rahatlasın diye ben ona bu tür olayların onun şahsına özel olmadığını... Hepimiz başına geldiğini... Ve benim de benzer hatta daha beter şeyler yaşadığımı anlattım.
Biraz rahatlayınca da devam ettim ve “Eşiniz ne yaptı bu arada? Tepkisi ne oldu?” dedim…
Bir iki saniye bekledi Pervin Hanım cevap vermeden önce… Sonra dönüp bizimle beraber olan iki arkadaşına; “Doğruyu mu söyleyeyim, yoksa politik bir cevap mı vereyim” dedi…
Ama o kadar samimi, içten bir insan ki… Onlar daha ‘şöyle yap, böyle yap’ demeden; “Doğruyu söylüyorum size! Çok kızdı bana! Aşırı tepki gösterdi. Ve aşmak için ben çabalarken… Sabahlara kadar uyumadan ağlarken… O yanımda olmadı. Bu da tabii beni daha çok sarstı. Tamam bizim Mehmet mükemmeliyetçidir. Bunu onu yakından tanıyan herkes bilir. O asla hata kabul etmez ama bu olayda azıcık da olsa yanımda durmasını isterdim… Çünkü o da biliyor ki olay tamamen espriydi ve tamamen benim iyi niyetim dolayısıyla meydana gelmiş bir durumdu. Hataydı yaptığım evet. Düşüncesizlikti. Onun siyasi kimliği olduğunu unutmamalıydım. Niyetim iyi de olsa, kötü niyetli insanların bunu onun siyasi itibarını zedelemek, hırpalamak için kullanabileceğini düşünmeliydim…” dedi...
KESİNLİKLE DAHA DİKKATLİ OLACAĞIM!
Dedim ya; tamamen tesadüf ama çok güzel ve uzun bir sohbet oldu Pervin Ersoy’la.
Hemen her şeyi konuştuk.
Eşiyle nasıl tanıştıkları, nasıl evlendikleri dahil...
Bilmiyordum meğer Pervin Hanım da meslektaş sayılırmış...
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mezunu olduktan sonra Halkla İlişkiler’de master yapmış. Sonra da uzunca bir süre Show TV’de çalışmış. Yani eski bir televizyoncu kendisi. Bizim mahallenin eski bir mensubu.
Televizyonculuktan vazgeçip, restoran işine girişmiş. İşte tam o arada da bir ortak arkadaşının sayesinde eşi Mehmet Ersoy’la yolu kesişmiş.
O günleri de şöyle anlatıyor; “Mehmet tur şirketine halkla ilişkilerde iyi bir isim arıyormuş… Arkadaşım da beni önermiş… Beni de bu iş tam senlik, sana göre… Sakın reddetme” deyip ikna edince kabul ettim.
Mehmet ile yani patronumla tanışmaya gittim iş görüşmesi için…
Hani derler ya; “Bir görüşte aşık olduk birbirimize…”
Öyle oldu işte…
5 yıl onun şirketinde yöneticilik yaptım… Sonra evlendik ve 2 oğlumuz oldu.
Hep turizm sektörünün içindeydim eşimin işleri dolayısıyla… Bakan olunca Mehmet, bütün tecrübemi “ülkemin turizm hayrına nasıl kullanırım” deyip gece gündüz demeden çalıştım... Ve tıpkı Sayın Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan Hanımefendi gibi eşimin yanında olmaya gayret ettim...
Ama bugüne kadar yaptığım o çalışmaların hiçbiri beni Türkiye kamuoyuna böyle taşımadı!
Eşim bakan olmadan çok önce kurduğum bir derneğim var. Ve ama ne 500 çocuğun okumasını sağlamak için sorumluluğunu üstlendiğim derneğim ne de o bakan olduktan sonra ülke çıkarına geliştirdiğim hiçbir proje gündeme gelmedi...
Ne acı ki; Pervin Ersoy olarak bunlardan herhangi biriyle tanınmadım da tamamen masumane niyet içeren bir fotoğraf karesi yüzünden tanındım ve inanılmaz bir haksızlığa uğradım...
Ama her şerde bir hayır vardır derler ya!
Ben de bu olay sayesinde şahsımın da artık siyasi bir figür olduğunun farkına vardım!..
Elbette ki bundan sonra da eskiden olduğu gibi esprili paylaşımlar yapıp, eski halimden ödün vermeden devam edeceğim hayatıma ama biraz daha dikkatli ve hassas ve bu siyasi kimliğimin farkında olarak yapacağım bunu…”
SÖZÜN ÖZÜ!
Dedim ya çok uzun bir görüşme oldu Pervin Hanım’la.
Samimiyetle söylüyorum… Kendisi çok sevecen, içten, çok akıllı ve de en ufacık bir kibre sahip olmayan mütevazı bir insan.
O yüzden işte yazımın başında dedim ki; “Önceden o fotoğraflar nedeniyle yaptığım yorumlar dolayısıyla üzüldüm…”
Zira sırf önyargıdan kaynaklı bakış açısı nedeniyle kalbi çok güzel, tatlı bir insanın günahına girmişim bilmeden… Haksızlık yapmışım…
Umarım bu yazı içinizde daha evvel benim gibi düşünmüş olup da; “Haksızlık yapılmış/yapmışız” demenize vesile olur.
Umarım Pervin Ersoy’un anlattıklarını vicdanla okuyup benimle aynı fikre sahip büyük bir çoğunluk oluşur
BARIŞ YARKADAŞ’A SESLENİYORUM…
Bu arada Pervin Ersoy’u hakiki manada mağdur eden söz konusu fotoğrafın gündeme gelmesine, tartışılmasına ve yabancı basın dahil birçok yere haber olmasına vesile olan CHP eski milletvekili ve aynı zamanda meslektaşım olan sevgili Barış Yarkadaş’a bir çağrıda bulunmak istiyorum…
“Barış… Biz gazeteciyiz tamam. Pervin Ersoy da gazetecilerin ilgi odağında olan önemli bir siyasinin eşi tamam. Bakanın eşi olarak yaptığı her harekete, söylediği her cümleye verdiği her fotoğrafa, sosyal medyada kullandığı her paylaşıma dikkat etmeli ve mümkün olduğunca da hassas olmalı ona da tamam…
Ama Barış… Üzgünüm ama sen bakanın eşi olduğu gerekçesiyle o fotoğrafı gündeme taşırken hem gazetecilik ilkelerini çiğnemişsin kardeşim… Hem de Pervin Ersoy’a çok ama çok büyük haksızlık etmişsin.
O fotoğrafı paylaşırken keşke Pervin Hanım’ın altına yaptığı “Bu espri içindir” yorumunu da çıkarmamış olsaydın.
Evet. Kendisi de hatalı bir fotoğraf olduğunu kabul ediyor ama Barış eğer fotoğrafın altındaki yorumu da takipçilerinle paylaşmış olsaydın Pervin Hanım ölmüş annesi üzerinden küfür edilecek kadar toplumdan dayak yemeyebilirdi…
Anlatabildim mi?
- Hoşçakalın…1 yıl önce
- Depremzede seçmenle ilgili tuhaf bir durum var1 yıl önce
- İnce'nin cevaplamasını istediğim soru şu!1 yıl önce
- Seccade…1 yıl önce
- Akşener ne yapsaydı?1 yıl önce
- Bu seçim ertelenmeliydi!!!1 yıl önce
- Hayat devam ediyor rezilliği!1 yıl önce
- Salgın tehdidi1 yıl önce
- Hatay ve gerçekler…1 yıl önce
- Size bir maliyet hesabı çıkardım1 yıl önce