Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Dün, “Beşar Esad ne zaman sahaya çıkacak?” başlığı ile kaleme aldığım yazıya hiç beklemediğim kişilerden destekleyen geri dönüşler almak beni çok mutlu etti.

Uluslararası politikalarda uzman olan çok değerli akademisyenlerin de aralarında olduğu bu isimlerin tamamı Türkiye’nin bir an evvel seçilmiş Suriye hükümeti ile temasa geçmesinin en doğru seçenek olduğu konusunda hemfikirler...

Tabii bu desteklerin yanı sıra sosyal medya ve posta kutum üzerinden gelen son derece çiğ ve çirkin yorumlar da oldu.

Şimdi izninizle değerli okurlarım…

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la masaya oturulmasının Türkiye’nin bekası açısından hayırlı bir politika olduğu tavsiyemi -CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu da işin içine katarak- Esad ile mezhep köklerimizin ortaklığına bağlayanlara dair iki çift lafım var!

Birincisi bunun nedeni Esad’a bir hayranlığımdan ya da onun gelmiş geçmiş ya da mevcut politikalarını beğendiğimden filan değil.

Dün Esad için ne düşünüyor idiysem bugün de aynı noktadayım!

Zalim bir diktatördür ve eli kanlı bir katildir evet!

Ama kendisi hâlâ burnumuzun dibindeki baş belamız bataklığın da olduğu SURİYE’nin başkanıdır ve görülen odur ki daha uzun zaman da öyle olmaya devam edecektir.

İkincisi ise...

Cahil sürülerinin haberi olsun…

Esad Alevi değil, Nusayri’dir!

Nusayrilik ve Alevilik birbiri ile alakası dahi olmayan bambaşka iki farklı inanç biçimidir.

Bu cahiller sürüsüne önerim iki dakika vakitlerini ayırıp Google Baba’ya; “Nusayrilik neymiş, ne değilmiş ve Alevilik ile ortak noktaları var mıymış?” diye bir zahmet sormalarıdır!

Şaşıracaklar ama yok!

Ha... Olsa n’olur?

Diyelim ki Esad ile ben ve Kemal Kılıçdaroğlu aynı mezhepteniz... Hatta ve hatta aynı aşiretteniz falan!

Gerçeği değiştirir mi bu durum?

Var olan doğruyu terse döndürür mü!

Soruyorum Esad ile ilgili ilişkiye geçilmesi yönündeki önerim üzerine şahsıma ve dolayısıyla köklerime nefretlerini öfkelerini kusan ırkçı, şovenistlere!

Esad ile yıllardan beri olmayan, olamayan bir ilişkimiz var zaten!

Var da ne oldu?

Nasıl bir kazanç sağladık biz bundan!

Söyleyin ne getirdi bize Esad ile düşmanlık?

Suriye Devleti ile kavgalı olmak ne fayda getirdi?

Bakın… Bu düşmanlık bizden başka herkesin işine geldi ve devam ettiği sürece de hep öyle olacak!

O nedenle lütfen aklınızı başınıza devşirin artık arkadaşlar!

Ayrıca ben bu öneriyi yaparken... Gidilsin eskiden olduğu gibi adama; “Kardeşim Esad” denilsin ve eskisi gibi yağlı ballı olunsun filan demiyorum.

“Uluslararası teamüller çerçevesinde masaya oturulsun ve Suriye'de kalıcı çözüm için makul bir yol haritasında anlaşılsın, sözleşilsin!” diyorum…

Son bir şey daha...

Belki sizin için laftadır; “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır!” sözü ama benim için harbi harbi esastır!

Çünkü ben sizin sevemediğiniz kadar seviyorum ülkemi ve sizin düşünemediğinizden daha fazla düşünüyorum torunlarıma emanet edeceğim bu toprakların geleceğini…

Anladınız mı!

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar