Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Sezar’ın hakkı Sezar’a…

Eğer bu bela…

90 gün evvel Çin’de insanlığın başına musallat olan ve bir çırpıda dünyanın birçok yerine sıçrayan bu virüs Türkiye’ye henüz girdi ise…

Bunun en büyük nedeni virüs ilk çıktığı andan bu yana aşırı tedbirler alan Sağlık Bakanlığı’nın titiz çalışması sayesindedir.

Biliyorum şimdi bazıları bakanlığı övdüğüm bu ifadelerim üzerine abuk subuk bir sürü şey yazıp çizecek.

Hiç önemli değil!

Kim ne yazarsa yazsın, ben gördüğüme ve yaşadığıma bakarım.

Korona Türkiye’ye henüz dün gece girmiş olabilir ama ben neredeyse 2 aydan fazladır bu virüsle cebelleşiyorum…

Bu virüse nasıl direnirim ve bu virüsle nasıl başa çıkarım diye kendimi parçalıyorum!

Çünkü benim evladım…

Hayatım, her şeyim, yaşama NEDENİM biricik oğlum Fransa’da…

Ve Çin’den sonra virüsün ilk görüldüğü ülkelerden biri olan Fransa’nın Bordeaux şehrinde yaşayan canımın parçasından hemen her gün şu cümleleri duyuyordum; “Anne çok korkuyoruz! Çinlilere karşı ben dahil herkesin acayip bir mesafesi var. Maske kalmadı. Marketlerde dezenfekte ürünleri sıfır. Millet birbirine yaklaşmıyor. İnsanlar toplu ulaşım kullanmak yerine gideceği yere bisikletle ya da yürüyerek ulaşımı sağlamayı tercih ediyor. O nedenle siz çok şanslısınız! Türkiye bu konuda inanılmaz! Burada herkes Türkiye’yi konuşuyor. Çünkü enteresan her yerde var ama gerçekten Türkiye’de yok bu virüs!”

Bakın bunları laf olsun diye yazmıyorum.

Avrupa’da aylardır öyle bir panik var ki!

İnsanlar başının çaresine bakmak için kendini parçalıyor.

Mesela Deniz yani oğlum maskeyi eczane veya marketlerde bulamadığı için internetten sipariş etti ve bunun için tamı tamına 156 Amerikan doları ödedik.

Ödedik diyorum çünkü kullandığı kredi kartı benim kartım.

Neyse uzatmayayım…

Dün gece Bakan Fahrettin Koca kamuoyunun önüne çıkıp, “Ülkemizde de artık bir koronavirüs tespit edilmiştir” açıklaması yapınca…

Önce oğluma, Deniz’ime;

“Nazar ettin. Al işte bizde de çıktı!” diye mesaj attım…

Nasıl bir algı oluşmuşsa o yakalarda artık, Türkiye ve korona ilişkisi ile ilgili…

İnanamadı.

“Yanlış teşhis konulmuştur. Korona değildir o” filan dedi...

Düşünün… Ben Türkiye’nin de artık bu gerçekle tanıştığını ispat için Bakan Koca’nın gece yaptığı açıklamalarını yolladım oğluma ve bu virüsün artık Türkiye’ye de giriş yaptığını ispat için epeyce çalıştım bir zaman.

Sonra da tabii tersi durum yaşanmaya başladı.

Korona ile mücadelede benden daha deneyimli oğlum yağdırdı bütün bildiklerini.

Özetle…

Avrupa’nın göbeğinde yaşayan bir evlat sahibi olarak yaşadığım tecrübelerden hareketle söylüyorum…

Türkiye koronaya karşı gerçekten çok iyi direndi.

Şu gerçek ki korona salgını ile mücadele eden dünyadaki en başarılı nadir ülkelerden biri Türkiye…

Ben bu başarının da kesinlikle Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın öngörüsüne ve vizyonuna bağlı olduğunu düşünüyorum.

Kabul edin ya da etmeyin…

2019 Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüsün en son Türkiye’ye gelmiş olmasında bakanlığın ve ekibinin titiz, tedbirli ve rasyonel çalışmalarının çok büyük payı var.

Bu sebeple…

İran başta olmak üzere burnumuzun dibindeki ülkeleri de teslim alan bu belayla en geç tanışan ülke olmanın gururunu yaşatan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve ekibine teşekkür ediyor ve alkışlıyorum.

Ve memleketimizde de konuşlanmaya başlayan koronaya; “HOŞGELMEDİN” diyor ve onunla ilgili bundan sonra verilecek mücadelede de…

Mutlaka ama mutlaka...

Sağlık Bakanlığı’nın söylediklerini harfi harfine takip edelim ve bilimsel olmayan saçma sapan hurafelere değil, ülkesini Koronavirüs ile dünyanın en geç tanıştıran Sağlık Bakanı unvanına sahip Fahrettin Koca’nın, ekibinin reel tespitlerine, yönlendirmelerine güvenelim diyorum...

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar