Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Koronavirüs salgını kuşkusuz herkesin, hepimizin psikolojisini bozdu ve bozmaya da devam ediyor ama…

Bu salgın ve etkisinden en çok muzdarip olanlar üniversite öğrencileri gençler oldu.

Çünkü zincirlerin kırılıp, ergenlikten erişkinliğe geçme dönemi olarak görülen “üniversite hayatı” salgın sebebiyle uzak bir hayale dönüştü gençler için.

O yüzden de isyandalar sürekli.

Virüsle mücadele tedbirleri gereği üniversitelerde yüz yüze eğitim yapılamamasını kabullenemiyorlar.

Haklılar da.

Şahsen ben de onlardan biri olsaydım yıllarca çabalayıp da adım attığım üniversite dönemini dört duvar arasında önümde bir bilgisayarla geçirmek istemezdim.

Kampuste olmak isterdim.

Dersleri daha önce kitaplarından, makalelerinden bildiğim profesör hocalarımdan bizzat dinlemek isterdim.

Ders sonrası mümkünse iki lafın belini kırmak isterdim o hocalarla...

Kantinde, yemekhanede memleketin dört bir yanından gelmiş değişik insanlarla tanışıp yeni arkadaşlıklar kurmak isterdim.

Hülasa…

“Üniversitelerde neden yüz yüze eğitim yok!” diye sosyal medyada 7/24 dert yanan, bağırıp çağıran tüm gençleri çok ama çok iyi anlıyorum.

Yerden göğe haklılar ama bir konuda büyük bir yanılgı içerisindeler.

Bu isyanlarını dile getirirken yanlış yere çağrı yapıyorlar, yanlış isimlerden medet umuyorlar.

Üniversitelerde yüz yüze eğitimin yapılmaması kararının sebebini YÖK (Yüksek Öğretim Kurumu) sanıyorlar.

Yok öyle bir şey.

YÖK’ün hiçbir günahı yok.

Aksine YÖK bu konuda alkışlanmalı.

Çünkü eğitimin ne şekilde yapılması kararını üniversitelerin yönetimine bıraktı.

Devlet ya da vakıf üniversiteleri fark etmez.

“Şartlarınızı uygun hale getirip yüz yüze eğitim de yapabilirsiniz” dedi.

Yüz yüze eğitimi değil online eğitimi tercih eden üniversitelerin kendisi yani.

Tüm gençleri anlıyor ve bir ablaları olarak bu konuda kesinlikle yanlarında olduklarımı bilmelerini istiyorum.

Ama naçizane de bir tavsiyede bulunuyorum ve sesleniyorum:

“Yüz yüze eğitim için baskı yapacağınız yer YÖK değil çocuklar, okuduğunuz üniversitelerin rektörlükleri! Baskıyı onlara kurun. Ayarlasınlar şartlarını yüz yüze değilse bile hibrit düzeni kursunlar. Yani bazı dersleri yüz yüze bazı dersleri ise online olmak üzere şartları oluştursunlar!”

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar