"Bu nasıl kapanma yahu!" demeyin artık!
Çünkü zaten yayımlanan 43 maddelik genelgede öyle olamayacağı belliydi.
Neredeyse tüm fabrikaların, inşaatların ve üretim yapan tesislerin, bankaların ve birçok şirketin açık olduğu ve buna bağlı olarak tüm toplu taşımanın işler halde olduğu bir durumu “tam kapanma” olarak adlandırmak zaten abesle işgaldi.
“Tam” değil, “yarım” bile denemez mevcut duruma.
Zaten demiştim kapanma öncesi kaleme aldığım yazıda…
Bir daha diyeyim; Bu kapanma iki gün önceki uygulamaların biraz daha sıkılaştırılmasından başka hiçbir şey değil!
Biliyorsunuz Taksim’de oturuyorum.
Gazetemizin bulunduğu bina da yani şirketimiz de Taksim de.
Ev ile ofis arası 850 metre filan.
Ama tabii turizm bölgesi olduğu için 7/24 hareketin olduğu bir bölge.
Dün her zamanki gibi evden gazeteye kadar yürüdüm.
Otellerin tamamı açık.
Marketler açık.
Taksiler vızır vızır.
Çünkü turist dolu etraf.
Kapalı olanlar neydi peki?
Paket servis yapabilen lokantaların, restoranların tamamı açık!
Yapamayanların hepsi kapalı!
Bir de, kuaför salonları, butikler, turizm sektöründe çalışan bürolar, telefon ya da sim kart satan bayiler, döviz büroları, ayakkabı ya da giysi tadilatı yapanlar, peruk satan dükkanlar (Bölgede çok sayıda varlar) simit, kestane, pilav filan satan seyyarlar ortada yoklar…
Geri kalan her şey normal seyrinde devam ediyor hayatına.
Dolayısıyla da sokaklar, caddeler bayağı yoğun.
Evlerde durum ise fecaat.
Ha bu arada durumu azıcık kurtaran, orta halliler uyanıklık yaptı ve kaptı çoluğunu çocuğunu ya yazlığına kaçtı ya memleketindeki köyüne…
Onun üstündekiler de… Yani yalısında, bahçeli villasında oturma imkanı olanlar…
İnstagram’da yaptıkları paylaşımlardan görüyoruz ki; oturan oturuyor keyifli keyifli…
İstemeyenler de 18 gün rezervasyon yaptırdığı beş yıldızlı otelde “Pandemi Tatilinin” tadını çıkarıyor.
Hatta dün duydum ki; bunlardan tekne sahibi olanların bir kısmı da arkadaş grubu yapıp denize bile açılmış…
Büyük bir ihtimalle Yunan adalarına filan seyir halindeler şu anda.
Allah keyiflerini bozmasın ama onlar bu keyif halindeyken büyük şehirlerde kalanların durumu fena!
Dün Bahçeşehir'de, 3 artı 1 dairede oturan 2 çocuklu bir yakınım aradı.
“Kocaman bahçesi var sitenin. İçinde küçük de olsa çocuklar için bir oyun parkımız var. Geçen yıl hiç değilse çocuklar iniyordu aşağıya ve oyalanıyorlardı. Bu sene o da mümkün değil. Sitenin görevlileri izbandut kesilmiş başımıza adeta. Çocuklar iki top sektiremiyor kapının önünde. Boğuluyoruz. Daha birinci gününde hal böyleyken 18 gün nasıl tahammül edeceğiz bu duruma? Gidenlere kızıyordum ama şimdi hepsine hak veriyorum. Keşke biz de uyanıklık edip annemlere, köye gitseydik. En azından müstakil, bahçesi vardı. Çocuklara kimse müdahale etmezdi” diyerek dert yanıyor…
Yani değerli okurum…
Bu kapanmada da, olan yine gariban esnafa, fakire fukaraya oldu!
Günlük sattığı simidin parasıyla evine, çoluğuna, çocuğuna ekmek götüren babaya…
Gündelik temizliğe giden ve aldığı o parayla da akşam evinde yemeğini yapan ablalara, teyzelere…
Çöpten topladığı kağıdı satarak geçimini sağlayana…
Zaten pek iyi değildi durumları.
Adeta ceza yerine geçen bu 18 günlük kapatma iyice zora düşürecek.
Ne diyeyim?
Allah yardımcıları olsun.
Allah güç versin, sabır versin, dirayet versin…
- Hoşçakalın…1 yıl önce
- Depremzede seçmenle ilgili tuhaf bir durum var1 yıl önce
- İnce'nin cevaplamasını istediğim soru şu!1 yıl önce
- Seccade…1 yıl önce
- Akşener ne yapsaydı?1 yıl önce
- Bu seçim ertelenmeliydi!!!1 yıl önce
- Hatay ve gerçekler…1 yıl önce
- Hayat devam ediyor rezilliği!1 yıl önce
- Salgın tehdidi1 yıl önce
- Size bir maliyet hesabı çıkardım1 yıl önce