Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Pişkinlik gördüm ama bu kadarına hiç rast gelmedim!

Artık ne diyeceğimi, neresinden başlayıp da neyi anlatacağımı bilemiyorum.

Çünkü şuna kanaat getirdim ki; Neye güveniyorlar ya da nereden dayanak alıyorlar bilmiyorum! Fakat kim ne anlatırsa anlatsın ya da ne sorarsa sorsun öğretmenlikle uzaktan yakından alakası olmayan ama hasbelkader “Saadet Öğretmen” diye ünlenen UCİM’in Başkanı Saadet Özkan da ve yardımcısı Yücel Ceylan da tuhaf bir umursamazlık, kayıtsızlık ve alaycılıkla yollarına aynen devam ediyorlar.

Dün 2017 yılında kurdukları derneklerinin yıl yıl, kalem kalem gelir ve giderlerini açıklayacaklardı.

İlan ettikleri şekli en azından böyleydi.

Bizzat Özkan’ın yaptığı o duyuruyu dikkatlerinize sunuyorum.

Peki ne oldu?

Ne yaptılar dün?

Normalde her konuşmasını, basın açıklamasını instagram hesabı üzerinden canlı veren Saadet Özkan bu defa olabildiğince cansız olmayı tercih etti.

Niye?

Çünkü canlı olmuş olsaydı gelecek sorulara, yorumlara cevap verme zorunluluğu doğacaktı.

Ee verebilecek bir cevapları olmadığı için de el mahkum açıklamayı kapalı devre yapmayı tercih ettiler.

Şaka gibi ama kalem kalem açıklayacağız dedikleri hesaplara dair tek bir detay vermeden, “gelen şu giden de şu” deyip çıktılar işin içinden.

Ve tabii altına da çocuk istismarı konusunda verdikleri mücadeleye dair bir ton edebiyat döşeyerek!

Tabii sanıyorlar ki, instagram hesabından yapılan olumsuz yorumların tamamını silince ve sadece; “Yaşa öğretmenim! Canım öğretmenim! Çocuklar bizim sayemizde konuşmaya devam edecek öğretmenim!” çığlıklarının atıldığı o yorumları özenle sergileyince kamuoyunda aynı saygınlık ve itibarla pozisyonlarını korumaya devam edecekler.

Ama yanılıyorlar.

Fena halde hem de.

Çünkü ister kabul etsinler ister etmesinler...

UCİM dün düştüğü komik durumla ve dolayısıyla verdikleri görüntü ile toplum nezdinde güvenilirliklerini tamamen sıfırlamıştır.

Çocuk istismarı üzerinden yaptıkları duygu sömürüsünün de edebiyatının da çok fazla bir karşılığı yok artık!

Farkındalar ya da değiller alay konusu haline geldiler.

Güya gayeleri haklarındaki şaibeleri ortadan kaldırmaktı ama o gaye oldu bir rüya çünkü oldubitti anlayışı çerçevesi çizerek yaptıkları açıklamalarla kamuoyunda daha çok şüphe oluşmasına neden oldular.

Tek bir gider kalemi veremediler.

Yani mesela; ”Biz 2018'de aldığımız bağışın 30 bin TL’sini istismara uğramış x çocuğumuzun bakımı için kullandık.

Ya da rehabilitasyon amacıyla bilmem ne terapi merkezinde tedavisini karşıladık.

Ya da çocuğu annesi ve kardeşiyle filanca yere tatile gönderdik...

Ya da mutlu olsun diye şu kadar para ödeyip üstüne başına yeni kıyafetler, ayakkabılar aldık" filan diyemediler!

Neden?

Çünkü harcamalarında böyle bir kalem yok.

Olan kalemler ne biliyor musunuz?

Saadet Öğretmen’in konuşlandığı ve yaşam koçundan tutun da güzellik uzmanına kadar eşini dostunu ağırladığı İzmir ofisinin kirası.

Yücel Başkan’ın siyaset üssü gibi kullandığı Mersin ofisinin kirası, giderleri vs...

Saadet Öğretmen’in uçak biletleri.

Saadet Öğretmen’in konakladığı beş yıldızlı otelin parası.

Saadet Öğretmen'in harcırahları.

Ve Saadet Öğretmen'in dar kadrosunda, çekirdek ekibinde olan arkadaşların aynı şekilde masrafları vs..

Bunlar ya da bunlara benzer çocuk istismarıyla mücadeleye en ufacık katkısı olmayan ıvır zıvır işler.

Bunları nasıl göstereceklerdi?

Ne diyeceklerdi insanlara?

Bu arada dün açıkladıkları o rakamların doğru olduğundan da şüpheliyim.

Çünkü verdikleri rakamlar yıllık gelir/gider tabloları UCİM’in internet sitesinde yer alan beyannamelerle de örtüşmüyor.

Misal…

Resmi internet sitelerinde 2018 yılının geliri 250.243,37 TL gideri ise 250.243,37 TL olarak gösteriliyor.

Yani gelen bağış, nereye belli değil ama olduğu gibi geri gitmiş.

İlkokula giden bir yavrucağın bile gördüğünde, “Nasıl yani? Kuruşu kuruşuna aynı nasıl olur yani?” diyeceği beyannamedeki bu tuhaflığın farkına varmış olacaklar ki, dün yaptıkları açıklamada alelacele düzeltmelere gittiler.

Gelen bağışı, 246.522,000 TL;

Nereye gittiği belli olmayanı ise; 220.584,000 TL olarak açıkladılar.

2019 da aynı…

İnternet sitelerindeki beyannameye göre o yıl içerisinde gelen bağış; 391.036,67

Nereye gittiği belli olmayan da yine aynı rakam.

Yani; 391.036,67!

Dün sundukları rakamlara göre ise 2019'da gelen bağış; 361.377,000 TL…

Yine nereye gittiği belirtilmeyen giderler toplamı ise; 301.154,000 TL.

Enteresan olan başka bir şey de 2020’ye ait beyannamenin açıklamadan hemen önce siteden yok olması.

Bir arkadaşımdan rica ettim dün.

Sağ olsun. UCİM’in dün verdiği rakamları excel üzerinden tablo haline dönüştürdü.

O tabloyu aynen paylaşıyorum sizlerle de…

Görüldüğü üzere katlanarak büyümüş bağışlar.

Ancak şunu kesin ve net söylüyorum;

Gelen bağışlar açıkladıklarından çok daha fazlasına tekabül ediyor.

Mesela sadece benim bildiğim ABD Büyükelçiliği’nin 2020 yılında “Çocuk istismarı ile mücadele” başlıklı bir organizasyon için hibe ettiği 8.578 USD dolar yok o miktarın içinde!

Ayrıca gittikleri şehirlerde konaklamalarını bilabedel, ücretsiz karşılayan bazı belediyelerden aldıkları destekler de!

Sponsorluklardan, kitaplardan, fular satışlarından, çeşitli hediyelik kupa veya kalem gibi ürünlerden gelen gelirlerin de hiçbiri yok!

Hakeza... Saadet Öğretmenimizin kıyafet sponsorluğunu üstlenen Adil Işık markasının desteği de!

Aktardıkları rakam sadece vatandaşın telefonla ya da İBAN hesabına doğrudan yaptığı bağışların toplamından ibaret.

Ki o da az uz bir rakam değil.

5 milyon TL.

Ve bu 5 Milyon TL’nin nerelere harcandığı dün açıklanamadı değerli okurlarım.

Bir ağız dolusu laf edildi ama “Şu kadar şuraya, şu kadar buraya ödendi” demeden mevzuyu kapattılar akıllarınca.

Ve işin acı tarafı şu ki; İnstagram'dan başka hiçbir yerden haber alamayan, neredeyse 7/24 o platformda yaşayan ve çoğunluğu kadın olan üyelerine de bu numaralarını bir güzel yedirdiler.

Hülasa...

UCİM dün yaptığı açıklama ile kaş yapayım derken, gözü oyan pozisyona düşmüştür.

Ben elimden geleni yaptım.

Daha fazlasına gücüm yetmiyor.

Bundan sonrası artık İçişleri Bakanlığı’na bağlı dernekler masasının sorumluluğundadır.

Belli ki UCİM'de bir sorun, karışıklık var hesap kitap işleri ile ilgili.

Ve bu sorunun ne olduğunu da bulsa bulsa ancak devletin denetleme masası bulur!

Haksız mıyım?

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar