Türkkan ve küfür
Habertürk TV’de pazar akşamları saat 20.00'de yayınlamak üzere yepyeni bir program başladı.
HT Masa adı verilen program, aralarında benim de olduğum Habertürk çatısı altındaki kadınlarla gerçekleşiyor.
Köşe komşularım Nagehan Alçı, Nihal Bengisu Karaca ve Habertürk TV Ekonomi Müdürü Ebru Baki’yle birlikteyiz.
Değişik bir format, farklı bir konsept.
Eğer uyarsa arada bir konuk da alacağız ama programın esası biz 4 kadın gazetecinin memleket meselelerini kendi bakış açıları, perspektifleri ile analiz etmesi üzerine kurgulu.
Samimi olmak, içten olmak dördümüzün de ortak ilkesi.
Geçen pazar ilk programı yaptık.
Öncelikle; “Çok keyif aldık” mealinde mesajlarla destek veren tüm okurlarımıza ve izleyenlerimize teşekkür ediyoruz.
Biraz acemiliklerimiz filan oldu ama iyiydik çok şükür.
Bundan sonra daha da iyi olacağız!
Şimdi gelelim; “İstanbul Beyefendisi” tanımlamasına, benzetmesine…
İlk programın moderatörü Nagehan Alçı idi.
Hepimizde olduğu gibi Nagehan'da da biraz heyecan vardı ama en nihayetinde alnının akıyla çıktı işin içinden.
Birçok mevzu vardı üzerinde konuştuğumuz, tartıştığımız.
İYİ Partili Lütfü Türkan’ın geçtiğimiz hafta Bingöl’de bir şehit yakınıyla yaşadığı çirkin ve küfürlü hareket de bunlardan biriydi.
Sıra bana geldiğinde; ”Senin Lütfü Türkkan’la diyaloğun var. Sordun mu kendisine?” şeklinde bir soru yöneltti.
“Hayır aramadım… Ama şunu söyleyeceğim; şaşırdım! Daha yeni Meral Akşener ile birlikte Kars, Ağrı, Ardahan gezilerine birlikte gittik. İyi bir insan. Kibar bir insan ama işte şöyle bir laf vardır. Hz. Ali’nin sözü… 'Söz ağızdan çıkana kadar senindir. Çıktıktan sonra sen onun esirisindir!' Lütfü Bey orada öfkesine yenik düşmüş. Korkunç bir şey bu! Bunun ne savunulacak tarafı ne de 'Bir şey demeyeyim… Aman pas geçeyim' tarafı var! Ayıptır Lütfü Türkkan’ın yaptığı. Üzüldüm. Öyle kibar bir insandan beklemezdim böyle bir reaksiyon çünkü tam bir İstanbul Beyefendisidir. Özür diledi. Özrünün üzerine de Sayın Akşener’in isteği üzerine grup başkan vekilliğinden istifa etti ama gerçek şu ki büyük gaflete düşmüştür Lütfü Türkkan. Allah kimseyi düşürmesin!”
O konuda yaptığım yorumun yer aldığı toplam 5 dakika 14 saniyelik kısmın videosunu aynen paylaşıyorum sizlerle değerli okurlarım.
İzlediğinizde göreceksiniz ki…
Konuşmanın ilerleyen dakikalarında Türkkan’ın yaptığının münasebetsizlikle açıklanamayacağını büyük terbiyesizlik olduğunu filan da vurguluyorum
Ve bundan sonra siyaset sahnesinde olamayacağını anlatırken; “Artık sahada çok fazla görünemez” de diyorum.
Ama işte… Hem bana hem kurum kimliğine saldırmak için sotada bekleyen güruh benim yaklaşık 5.5 dakika olan o konuşmamdan sadece ve sadece; ”Lütfü Türkkan İstanbul beyefendisidir” cümlemi cımbızlayıp, onun üzerinden iğrenç, haksız, korkunç bir linç başlattılar.
Hala da devam ediyorlar.
Ve yazık ki, benim bu meseleyle ilgili yapmış olduğum diğer tüm eleştiri, kınama, yadırgama cümlelerimi yok sayıp, sanki ben Türkkan’ın ettiği o sinkaflı küfrün aklanması yolunda bir çaba sarf ediyormuşum gibi algı yaratmaya çalışan trollerin peşine aklı başında sandığımız bir yığın insan da dahil oluyor.
Uzatmayayım…
Çünkü ne yazarsam yazayım, neyi anlatmaya çalışırsam çalışayım art niyetli, kötü niyetli insanları ikna etmemin mümkün olmayacağını biliyorum.
O yüzden yazımı Habertürk TV PT Programlar Koordinatörü Faruk Demirel’in dün kurum adına yaptığı açıklamayı aynen paylaşarak tamamlıyorum.
Sevgili Faruk öyle güzel bir açıklama yapmış ki kurumsal kimliği ile…
Benim artık ekstra bir şeyler söylememin gereği yoktur!
“Habertürk TV’de dün akşam ilk kez yayınlanmaya başlanan HT Masa Programında dile getirilen bir ifade yüzünden Kurumumuza yönelik haksız bazı ithamlarda bulunulması nedeniyle aşağıdaki açıklamanın yapılması kaçınılmaz olmuştur:
İyi Parti Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Bingöl’de bir şehit yakınına yönelik tepki çeken hareketi için söz konusu programda moderatör Nagehan Alçı ve katılımcı Sevilay Yılman’ın kullandığı ve Kurumumuzun da görüşünü yansıtan tanımlamalar şunlardır:
“..Korkunç.. cinsiyetçi bir küfür.. ayıp.. çok ayıp.. büyük gaflet.. terbiyesizce.. çok büyük terbiyesizlik.. savunulamaz.. suskunlukla geçiştirilemez..”
Programda; Lütfü Türkkan’ın söz konusu davranışının, bu tanımların kullanılması suretiyle ayıplandığı ve ahlaki ve siyasi açıdan mahkum edildiği açıkça görülmektedir.
Buna rağmen bazı çevrelerin Habertürk TV’nin Lütfü Türkkan’ın küfrünü dolaylı olarak mazur gösterdiği şeklindeki gerçek dışı isnatları sürdürmesinin -eğer program izlenmesine rağmen ileri sürüyorlarsa- kötü niyetten başka bir izahı yoktur.
Program katılımcısı Sevilay Yılman, Lütfü Türkkan’ın ‘hareketi’ ile ilgili değil, ‘şahsiyeti’ ile ilgili olumlu bir ifade kullanmıştır. Bu ifadenin kendisinin tanışıklığa dayalı şahsi izlenim ve kanaatleri olduğu ve söz konusu küfrü mazur göstermediği ve vahametini hafifletmediği, esasen bu amaca da yönelmediği konuşma içeriğinden açıkça belli olmaktadır.
Bu konuda değerlendirilmesi gereken mevzu, şahsiyetler değil fikirler ve eylemlerdir.
Ve öyle de olmalıdır..
Habertürk’ün hiçbir koşulda, başta şehit aileleri olmak üzere ailelere yönelik küfürleri ve saygısızlığı mazur görmesi ve mazur gösterilmesine izin vermesi mümkün değildir.
Bunun yanı sıra, gerçek dışı isnatlarla ve iftiralarla demokratik, çoğulcu, insan haklarına saygılı, hukukun üstünlüğünü esas alan, objektif ve dürüst yayın çizgisini değiştirmesi de söz konusu olmayacaktır.
Kamuoyunun bilgisine saygı ile sunarız.
Faruk Demirel
Habertürk PT Programlar Koordinatörü”
- Hoşçakalın…1 yıl önce
- Depremzede seçmenle ilgili tuhaf bir durum var1 yıl önce
- İnce'nin cevaplamasını istediğim soru şu!1 yıl önce
- Seccade…1 yıl önce
- Akşener ne yapsaydı?1 yıl önce
- Salgın tehdidi1 yıl önce
- Hayat devam ediyor rezilliği!1 yıl önce
- Bu seçim ertelenmeliydi!!!1 yıl önce
- Hatay ve gerçekler…1 yıl önce
- Size bir maliyet hesabı çıkardım1 yıl önce