Bilge Yılmaz: Bu masa asla dağılmaz
Kuruluşunda yoktu.
Birdenbire çıktı ortaya ve çektiği videolar, katıldığı televizyon programlarında ya da parti toplantılarında Türkiye ekonomisine dair yaptığı açıklamalar ile kamuoyunun dikkatini çekmeyi başardı.
Peki çok kısa zamanda yıldızı parlayan İYİ Parti'nin ekonomi kurmayı Prof. Dr. Bilge Yılmaz kimdir?
Aslında bizden biri.
Matematik öğretmeni baba ile güzel sanatlar öğretmeni bir annenin 3 çocuğundan ortancası.
1968 Balıkesir doğumlu ama kökleri baba tarafından Kafkasya’ya anne tarafından Trakya’ya dayanıyor.
Ailenin memuriyeti dolayısıyla epeyce bir il dolaşılmış.
Ankara’da başladığı eğitimine İstanbul’da devam etmiş Bilge Yılmaz.
Aslında elektrik/elektronik mühendisi ama Boğaziçi’nde bu bölümü bitirdikten sonra tesadüfler, tavsiyeler neticesinde bir şekilde yolu ekonomi ile kesişmiş.
Uzmanlaşmak için de ABD’nin yolunu tutmuş.
Çok iyi üniversitelerde master ve doktora yaptıktan sonra da hayatı orada şekillenmiş.
Hala bir tarafı orada.
Sık sık gidip geliyor.
Çünkü kendisi gibi Boğaziçi mezunu olan eşi ve 2 oğlu da Amerika’da yaşıyor.
Bu arada akademisyenliğe de devam ediyor.
Bir de kurumsal finansman ve varlık yönetimi alanlarında uzmanlık sağlayan bir danışmanlık firmasının kurucu ortağı.
Peki pek şahane güzel bir hayat kurmuşken nereden çıktı Türkiye’ye dönüp ve üstelik de ekonomi gibi en çetrefilli alanda politika yapma arzusu?
Enteresan gelecektir bazılarınıza ama Bilge Bey 2021’in Nisan ayında tatil için geldiğinde bu kararı veriyor.
Zaten takip ediyormuş Türkiye'nin siyasi ve ekonomik gündemini ama bizzat görünce ülkenin yaşadığı sıkıntılı durumu... Çok üzülüyor ve 25 yıllık deneyimlerini ülkesinin ekonomisinin iyileşmesi adına kullanması gerektiğine inanıyor.
Ve bunun yolunun da ancak siyaset olduğunu bildiğinden muhalefetteki partilerle görüşmeye başlıyor.
CHP, DEVA, Gelecek, İYİ Parti…
Hepsiyle görüşüyor ama sonunda Meral Akşener ile yolu kesişiyor ve 3 aylık görüş alışverişi akabinde de Meral Hanım kendisine danışmanlık teklif ediyor.
Ondan sonra da siyaset serüveni başlıyor Bilge Hoca’nın…
Pazar günü öğle vakti buluştuk kahve içmek için.
Epeyce sohbet ettik.
İktidara geldiklerinde ekonomiyi nasıl düzlüğe çıkaracaklarını, neleri yapıp, neleri yapmayacaklarını tek tek anlattı.
Bunları yazıp tekrara düşmek istemiyorum çünkü zaten hepsi arşivlerde var.
Ben Bilge Yılmaz ile sohbetimizden kamuoyunun bilgisinde olmayan birkaç şeyi aktarmak istiyorum.
Birincisi şu; Kimisi dünya çapında üne sahip, ekonomide uzman 12 kişilik çekirdek kadrosu olan çok geniş bir ekiple birlikte çalıştığını söylüyor Bilge Hoca.
Israr etmeme rağmen bu çalışma grubundaki isimlerin kimler olduğunu söylemedi…
Ama şu tüyoyu verdi;
“Sizin de TV’lerde gördüğünüz Türk ekonomistler var grubumda.Tabii bu arada da Türkiye’de çok bilinmeyen ama dünya çapında ekonomistler de var. Bu isimleri aşamalı olarak açıklayacağım. Mesela 4 ya da 5 ismi önümüzdeki hafta kamuoyuyla paylaşacağım. Ve bu isimler açıklanınca da büyük şaşkınlık yaşanacağına inanıyorum.”
Araya girip; “Bu isimlerden biri Daron Acemoğlu mu yoksa?” dedim.
“Daron’la tanışıyoruz. Çok da severim ama o yok. Ancak en az onun kadar dünya çapında üne sahip ekonomist arkadaşlar var çalışma grubumuzda!” cevabını verdi.
İkinci bilinmeyen konu ise Ocak ayından itibaren planlanan Amerika ve Avrupa ziyaretleri.
“Laf lafı açar” derler ya!
İşte öyle bir anda... CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun önce Amerika sonra da İngiltere’ye yaptığı ziyaretleri yorumlamasını istediğimde bu konu gündeme geldi.
“Biz de gideceğiz… Bir kısmında Genel Başkanımız da olabilir. Çalışmalarımız, planlamalarımız devam ediyor” deyince…
Ben de; "Kemal Bey’in ziyaretlerine iktidar cephesinden ‘icazet almaya’ gitti yorumları yapıldı. Aynı yorumların İYİ Parti için yapılmasından endişe duymuyor musunuz?” sorusunu yönelttim.
Bunun üzerine şöyle bir yorum yaptı Bilge Yılmaz;
“Ne münasebet! Elbette ki gidilecek yurt dışına… Gidilmek zorunda! Hangi parti olursa olsun… Muhalefetteki tüm partilerin yurt dışına gidip ne istediklerini, neyi planladıklarını ve nasıl yapacaklarını anlatması siyaseten en doğru tavırdır. Sonuçta Türkiye 'Muz Cumhuriyeti' değil! Ülkenin iktidarını yönetmeye aday iseniz, bunu dünyaya anlatmak, tanıtmak zorundasınız! AK Parti de benzer yöntemi izlememiş miydi? Onlar da 2002’de iktidara gelmeden önce hem Amerika’ya hem Avrupa ülkelerine gidip nasıl bir iktidar hedeflediklerini, kendilerinin kim olduklarını, ne düşündüklerini, nasıl bir Türkiye hayal ettiklerini anlatmadılar mı? Bugün bu yöntemi muhalefetin izlemesi neden anormal karşılanıyor? Amerika ya da Avrupa ya da diğer başka ülkeler neden tanımasın, bilmesin kimlerin Türkiye’nin idaresini yönetmeye aday olduğunu? O nedenle CHP Genel Başkanı’nın ziyaretlerine farklı anlamlar yüklemek hem şık değil hem de iyi niyetli. Kemal Bey son derece doğru bir adım attı. Ama ben olsaydım o adımlardan verim elde edecek bir altyapı oluşturur öyle giderdim. Tabii her yiğidin yoğurt yiyişi başka ama iktidar değiştiğinde Türkiye’ye yatırım yapacak insanlara teknik bir sunum yapılmalı. Biz daha kapsamlı ve daha güçlü görüşmeler planlıyoruz. Daha teknik ve daha matematiksel sunumlar yapacağız…”
Araya girip; "Mesela Biden ile Akşener’in görüşmesi gibi bir plan var mı?" dedim.
“Henüz öyle bir netlik yok ama olursa da neden olmasın? Biden ve ABD’nin yönetimi neden Türkiye’nin yeni yönetimine aday olan bir siyasi parti ve lideriyle tanışmasın?” yanıtını verdi.
Ekonomi dışında konuşmayı pek sevmiyor ama yine de kırmadı beni ve en azından 6’lı masaya ilişkin bazı görüşlerini aktardı.
Masanın dağılacağına ve ortak bir aday çıkaramayacağı yönündeki tezlere kesinlikle inanmıyor.
Aksine masanın asla dağılmayacağını düşünüyor.
Ve diyor ki; “Sanıldığı gibi bir anlaşmazlık yok. Büyük ölçüde uzlaşı var masada. Mesela ekonomi politikaları konusunda hemen hemen anlaşıldı gibi. Bizim partimizi Ümit Özlale temsil ediyor. Ondan alıyorum bilgileri. Benim yazdığım, dahil olduğum ekonomi programının itiraz görmediğini biliyorum mesela. Ve çok yakında açıklayacağız masanın ortak ekonomi politikalarını içeren raporunu. Diğer konularda da anlaşmazlık olsa bile eninde sonunda ortak yol bulunacağına inanıyorum. Çünkü seçim çantada keklik değil. Eğer amaç seçimi kazanmak, 20 yıllık AK Parti iktidarına son vermek ise masada oturan liderlerin ortak bir yol bulmak zorunluluğunun bilincinde olduğuna inanıyorum. Ortak bir aday çıkacaktır. Ha belki çıkacak ortak adaydan herkes memnun olmayacaktır ama ben hiçbir liderin, ’Beğenmedim bu adayı’ deyip masayı terk edeceğine inanmıyorum!”
Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olmaya karar verdiğini ve bu karara başta genel başkanı Akşener olmak üzere masadaki bazı liderlerin sıcak bakmadığını aktardığımda ise şu açıklamayı yaptı;
“Kemal Bey ile birkaç kez konuştuk. Bu konu hiç gündeme gelmedi. Bildiğim kadarıyla masada da gündeme gelmedi ama davranışlarından Kemal Bey’in aday olmaya istekli olduğunu seziyorum. Açıkça söylemiyor ama istediğini belli ediyor. Benim şahsi görüşüm, aday olmak hakkı Kemal Bey’in ama bunun bir yolu, yordamı var. Bunu takip etmesi lazım ve Cumhurbaşkanı seçilirse de iyi bir Cumhurbaşkanı olacağına da inanıyorum ama seçilebilir mi meselesi farklı. O beni düşündürüyor. Ki, onun da bunu iyi düşünmesi gerekiyor. Risk alınamayacak kadar kritik bir seçim bu seçim. Dedim ya kesin değil. Risk var ve bu riskleri en aza indirmek lazım. En doğru isim kim ise onunla gitmek lazım seçime…”
Son sorum; “Sizce kim olmalı peki?” oldu Bilge Yılmaz’a…
“Bunu bilsem inanın siz sormadan açıklardım ama çok zor bir soru bu ve buna karar verecek 6’lı masadaki liderlerdir ve ben en sonunda doğru bir isim üzerinde karar kılacaklarına yürekten inanıyorum…”
- Hoşçakalın…1 yıl önce
- Depremzede seçmenle ilgili tuhaf bir durum var1 yıl önce
- İnce'nin cevaplamasını istediğim soru şu!1 yıl önce
- Seccade…1 yıl önce
- Akşener ne yapsaydı?1 yıl önce
- Bu seçim ertelenmeliydi!!!1 yıl önce
- Hatay ve gerçekler…1 yıl önce
- Salgın tehdidi1 yıl önce
- Hayat devam ediyor rezilliği!1 yıl önce
- Size bir maliyet hesabı çıkardım1 yıl önce