"Bu hafta adayı kesinlikle konuşacağız!"
Hafta sonu İYİ Parti lideri Meral Akşener'in katıldığı Diyarbakır ve Şanlıurfa il kongrelerini izleyen gazetecilerdendim.
İki şehirde de yaptığım gözlemlerimi daha sonraki bir yazımda aktaracağım.
Bugün Diyarbakır kongresi sonrası biz gazetecilerle yaptığı söyleşiyi aktarmak istiyorum.
26 Ocak’ta aday konuşulacak mı?
- Biz bugüne kadar aday konusunu hiç konuşmamıştık. Bildiğiniz gibi bu hafta yapılacak toplantının ev sahibi biziz. Ve daha önce hiç gündemimize almadığımız Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusu bu toplantıda konuşulacak ve toplantı öncesi ziyaretlerimde diğer liderlere bunu ben teklif ettim. Artık Cumhurbaşkanlığı adayı konusunu konuşacağız.
Yani adayın kim olacağını konuşacaksınız bu hafta?
-Size çok açık konuşuyorum. Biz bugüne kadar aday konusunu hiç konuşmamıştık. Sizlerin de eleştirdiği toplanıp toplanıp bir neticeye varamadığımız yönünde. Ama öyle değil. Tam aksine biz bu toplantılarla birbirimizi daha iyi anladık. Farklılıklarımızı, ortak noktalarımızı daha net tespit ettik. Asgari müştereklerimiz sandığımızdan daha çokmuş meğer. İşte o toplantıların bize böyle bir faydası oldu. Bu toplantı itibarıyla aday konusunu konuşmaya başlayacağız.
Sonuç çıkar mı? Yani bir aday belirlenir mi?
- Hiç bilemiyorum. Şu anda bunu söylemem mümkün değil. Bence karara bağlamalıyız ama ben diğer arkadaşlar adına konuşamam. Onlar ne düşünüyor ve ne olacak bilmiyorum çünkü.
Ali Babacan “Masa isterse ben de aday olabilirim” dedi. Onunla ilgili yorum yapacak mısınız?
- Bakın ben bu konularda size şu an bir şey söylemem. Ama o masada konuşulduktan sonra ben ne dediysem sizinle paylaşırım. Ama masaya oturmadan fikir beyan etmem ya da yorum yapmam doğru olmaz. Pazartesi günü arkadaşlarımla divan toplantısı yapacağız.Onlarla da görüşeceğim bazı konuları. Fikirlerini alacağım ve masaya öyle gideceğim. Dolayısıyla size gerçekten söyleyebileceğim bir şey yok.
Peki 30 Ocak’taki lansman toplantısında ne konuşulacak?
- Ortak ekonomik politikalar başta olmak üzere çok kapsamlı bir çalışmanın sunumu olacak ama aynı zamanda biz o toplantıda birlikte hükümet olacağımızı ilan edeceğiz. Bir nevi hükümet programı bu. Ve seçimlerde de bu kapsamlı çalışma üzerinden kampanya yapacağız. Yani seçim sonrasına el sıkışmak yerine seçim öncesi kararlılığımızı göstermek ve "Biz beraber bir berber dükkanı kuracağız" diyoruz seçmene. Bunu çok önemli buluyorum ben. 30 Ocak’taki olay bu! Bir de Cumhurbaşkanımızın parlamenter sisteme geçişte neyi nasıl yapacağını anlatacağız. Bu arada yeri geldi söyleyeyim. Ben kesinlikle adayımızın 13. Cumhurbaşkanı olacağına inanıyorum. Ama bu kişi kim olursa olsun çizdiğimiz o yol haritasına uymak zorunda. Çünkü korkunç yetkileri var Cumhurbaşkanının. İşte o yetkileri nasıl kullanacak? Parlamenter sisteme demokrasiyi nasıl uygulayacak? bunları belirleyeceğiz.
Geçişte öngördüğünüz süre var mı? Yani 2 yıl mı 3 yıl mı?
- O konuda çeşitli bakış açıları var. Onu da Perşembe toplantısında muhtemelen netleştireceğiz. Ama şu konuda hemfikiriz ve rahatlıkla söyleyebilirim. Kazandık diyelim. Mazbataları aldık. Ertesi günü parlamenter sisteme geçmiş gibi davranacağız. Yani parlamenter sistem başlamış gibi bir psikolojimiz olacak. Alacağımız milletvekili sayısı önemli. Eğer Anayasayı değiştirecek vekil sayısını alabilirsek her şey çok kolay. Ama olamazsa ona göre bir haritamız olmak zorunda. Ki, biz bütün senaryoları değerlendirerek çalışıyoruz üzerinde. O yüzden benim teklifim yol arkadaşlarımıza. Aşırı ayrıntılı bir bakış açısının olmaması gerekiyor. Birbirimize ve ortak aday olacağını tespit edeceğimiz kişiye güvenmek zorundayız. O nedenle fazla ayrıntıya girmeden kısa ve anlaşılır bir sunum yaparak ve seçmenin kafasında soru işareti oluşturmayacak bir sunum yapmalıyız.
Siz kendiniz için ne istiyorsunuz? Aday olmayacağım dediniz. Peki ne olmak istiyorsunuz? Cumhurbaşkanı Yardımcısı mı yoksa bakan mı milletvekili mi?
- Bir kere bakan olacak kişinin milletvekili olması söz konusu değil. Çünkü milletvekili olan kişinin kabinede yer alması için istifa etmesi gerekiyor. Bu kritik bir durum. Çünkü Meclis'te sandalye sayınızın da düşmemesi lazım. Bakın Tınaz Titiz’in çok değerli bir sözü var. Ben buna hayatım boyunca uymaya çalıştım. Derdi ki; OECD Ülkelerinin bizim gibi ülkeler için bir tespiti varmış.
1)Problemlerini asla doğru tespit edemezler. 2) Bu problemleri doğru tespit edemedikleri için doğru çözüm üretemezler. 3)Doğru çözüm üretemedikleri için kaynakları doğru kullanamazlar. 4) Doğru kaynak kullanamadıkları için de, bu kısmı bana ait; Ayvayı yerler! Ben buna inanıyorum. Kişisel olarak Japon Sistemine de inanırım. Küçük küçük somut adımlar ama kalıcı adımlar.
Hiç daha önce söylemediğim bir şeyi söyleyeyim. Ben 1,5 yıl önce Cumhurbaşkanı adayı olmayacağımı ilan ettim evet. Neden biliyor musunuz? Bugün daha rahat konuşmak için. Çünkü çok büyük endişelerim vardı. Birbirimize düşme, hayallerin dürtülmesi ile problemlerin olabileceğine dair endişelerim vardı. O yüzden bir kişinin en başında şahsi menfaat içermeyen bir niyeti olduğu anlaşılması gerekiyordu. Ve bu yüzden ben kendime böyle bir rol biçtim. Bu konuda da çok samimiyim. Başbakan olacağım dedim evet ama bunu da bir pazarlık olarak sunmadım ortaya. Partimi birinci parti yapmayı hedef olarak koydum. Parlamenter Sisteme geçildikten sonra yapılacak ilk seçimde partim birinci olursa Başbakanlık zaten hakkım. Olmazsa da zaten benim böyle bir talepte bulunma şansım yok. Yani hiç düşünmüyorum şu anda ben ne olmalıyım diye. Allah şahit ki, düşündüğüm tek şey bu seçimi almak. Ve benim üzerime düşen ne görev var ise yapmaya hazırım. Son şansımız bu. Biz bu seçimi alamazsak Türkiye kaybeder. Bir daha parlamenter sistemi konuşma şansımız bile kalmayacak çünkü. Evet Türkiye ölmez, bitmez ama bu seçimde kazanmazsak partili cumhurbaşkanı sistemi değiştirilemez bir hal alır.
Bir klip yayınladınız. Orada iki isim çok dikkat çekti. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş. Neden bu iki ismi kullandınız parti klibinde?
- Çünkü iki arkadaşımızın şahsında Millet İttifakı’nın tüm büyükşehir belediye başkanlarına dikkat çekmek istedim. Eğer biz 13. Cumhurbaşkanı Millet ittifakı ya da Altılı Masa’nın adayı olacak diyecek noktaya geldiysek bunu belediye seçimlerinde gösterdiğimiz ortak çabaya, birliğe ve azme borçluyuz. Onların başarısına da başarısızlığına da yaşadıkları zorluklara da ortağız. Elbette bu arkadaşlar CHP’nin listesinden girdiler seçimlere ama sonuçta biz parti olarak bütün gücümüzle ve emeğimizle kazanmaları için destek verdik. O başarıda Millet İttifakı’nın ortağı olarak payımız var ve biz ne olursa olsun hala arkalarında olduğunu göstermek istedik. Ekrem Bey’e zaten yapılanlar ortada ve ben Mansur Bey’in de benzer tehdit altında olduğunu düşünüyorum. Ha keza diğer tüm büyükşehir belediye başkanlarımızın. O yüzden o gün Saraçhane'ye giderken bütün liderleri aradım. Hepsine "gidelim" dedim. Kalabalık güçtür. Tayyip Bey cezaevine giderken ben de oradaydım. Bütün DYP oradaydı. Herkesin işi vardı. Ben gittim. Ekrem Bey, "Bekler misiniz? Kısa bir konuşma yapar mısınız?" dedi. Kabul ettim. Konuştuktan sonra otobüsten inmeyip Ekrem İmamoğlu'nun konuşmasını dinledim. Ben Meral Akşener olarak İYİ Parti Genel Başkanı olarak orada olmuş olsaydım konuşmamı yapıp inerdim. Hiyerarşi böyledir. Herkesin gözünden kaçan şey o oldu. Ben Ekrem İmamoğlu konuşurken yanında dikildim. Yalnız bırakmak istemedim. Ekrem Bey oranın öznesiydi. Ancak özne kalmadı. Sahiplenmemek kabahat olacakken sahiplenmek kabahat oldu. Bütünleşmeyi sağlayamadık.
Diyarbakır kongresinden memnun kaldınız mı?
- Çok memnun kaldım. Samimiyet vardı. Eğer fark ettiyseniz o salonda Diyarbakır dışından getirilmiş kimse yoktu. Tamamı Diyarbakırlıydı. Bakın ben Cumhurbaşkanı adayı olarak 8 bin 500 oy almıştım bu şehirden. Hepsi benim için çok kıymetliydi. Şimdi partimizin 13 bin üyesi var. Hatalarından ders alan biriyim. Üzülüp özeleştiri yaptıktan sonra o hatayı mutlaka düzeltmişimdir. Dolayısıyla bugünkü söylediklerim normal. Bakan olduğum yıllarda batıda doğup büyüyüp Diyarbakır'a en çok gitmiş siyasetçiyim. Oy verirler vermezler bakmayız. Buradaki mevzu hukuk ve rıza meselesidir. Kayyum meselesi de öyledir. Diyarbakır'da bu kez kongreye katılıp ayrıldım. Ama bir daha geleceğim ve esnaf ziyareti yapacağım.
MHP'deyken ve Meclis Başkanvekiliyken HDP'ye benden başka kimse söz vermezdi. Selahattin Demirtaş, "niçin siz?" diye sordu. "İçtüzük size bu hakkı vermiş. Yaptığım lütuf değil. Bu benim görevim. Siz de içtüzüğe aykırı şekilde hareket edemezsiniz" karşılığını verdim.
Milletvekili çıkarır mısınız sizce?
-Evet, Diyarbakır’da milletvekili çıkarabilir pozisyondayız. CHP de çıkarabilir. Şanlıurfa'da ortak listeyle 4 milletvekili çıkarabiliriz. Ben buna yürekten inanıyorum.
- Hoşçakalın…1 yıl önce
- Depremzede seçmenle ilgili tuhaf bir durum var1 yıl önce
- İnce'nin cevaplamasını istediğim soru şu!1 yıl önce
- Seccade…1 yıl önce
- Akşener ne yapsaydı?1 yıl önce
- Bu seçim ertelenmeliydi!!!1 yıl önce
- Hatay ve gerçekler…1 yıl önce
- Salgın tehdidi1 yıl önce
- Hayat devam ediyor rezilliği!1 yıl önce
- Size bir maliyet hesabı çıkardım1 yıl önce