Akşener ne yapsaydı?
Sonunda olması gereken oldu ve İYİ Parti İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu partisinden istifa ettiğini kamuoyuna deklare etti…
Hem de konuk olduğum Habertürk TV'de, Mehmet Akif Ersoy’un sunduğu Ana Haber’de…
(İzleyen izlemiştir mutlaka ama ben yine de izlemeyenler için o bölümün linkini iliştiriyorum şuracığa)
Gelelim yaşanan sürecin ayrıntılarına…
Dip notlarına!
Yavuz Ağıralioğlu’nun, TBMM’de yaptığı şu çok ses getiren malum basın toplantısı sonrası İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile yüz yüze bir görüşme yapmak istediği biliniyordu.
Ancak Akşener olumlu yanıt vermiyordu çünkü o söz konusu basın toplantısından bir gün evvel yapmış oldukları görüşmede böyle bir açıklama yapacağından Meral Hanım’a hiç bahsetmemişti.
Kızgındı yani Yavuz Bey'e...
Çünkü o görüşmede Ağıralioğlu'nun sadece: ”Eğer ben partide yetkili bir görevde olmazsam kampanya sürecinde etkili olamam!” teklifini yaptığı ve Akşener’in de buna karşılık: “Yavuz Bey, önümüz seçim… Şu anda ne sizin için ne de başka bir arkadaşımız için kadrolarda değişikliğe gidemem. Önce şu seçimi bir kazanalım. Ondan sonra zaten parti yeniden bir yapılanma yaşayacaktır. O gün gelince ne yapacağımıza bakarız. Ayrıca siz şahsınıza münhasır bir isimsiniz. Her türlü etkili olursunuz. Ön seçime girin ve lütfen aday olun” mealinde cümlelerle olumsuz yanıt verdiği biliniyordu.
İddialara göre Yavuz Ağıralioğlu’na o sert, rijit açıklamaları yaptıran şey, işte bu olumsuz yanıttı!
Doğru olabilir çünkü Akşener’in masadan kalkıp geri dönüş sürecinde Yavuz Bey hiç benzer bir tepki göstermemişti.
Aksine “suskun” kalmayı tercih etmişti.
Ve bu suskunluğunu sadece kamuoyu karşısında değil, parti içerisinde de sergilemişti.
Mesela geri dönüş kararını önce Divan’a, sonra da GİK’e götürdüğünde Akşener’e itiraz edenler arasında Ağıralioğlu yoktu!
Aksine Divan’da yapılan oylamada masaya dönülmesi konusunda elini kaldırıp onay verenlerden biriydi Yavuz Bey.
Bunu dün partinin kurucularından olan Rıdvan Uz, Twitter hesabından açık açık yazdı.
Bazıları da Ağıralioğlu’nun bu çıkışını, HDP’nin aday çıkarmayacağını açıkladıktan sonra yaptığını hatırlatıyor ve “Bunu hazmedemedi” diyor.
Külliyen yanlış bu yorum!
Çünkü aynı Ağıralioğlu son yerel seçimde başta İstanbul olmak üzere birçok büyükşehirde HDP’nin aday çıkarmayarak Millet İttifakı’nın adaylarını desteklediğini de basbayağı biliyordu.
Madem hazmedemiyor HDP’nin dolaylı olarak olsa da Millet İttifakı’na destek vermesini…
Peki bunu neden o günlerde dillendirmedi?
Bırakın dillendirmeyi, yerel seçimlerde kampanyada aktif rol alıp ve özellikle de İstanbul'da Ekrem İmamoğlu için kapı kapı gezip oy istedi.
Peki bugün, “Ben kendi adıma bu vebale ortak olmayacağım!” diyen Sayın Ağıralioğlu'na sormayalım mı şimdi, HDP'nin aday çıkarmayıp da açık açık destek verdiği 2019’daki yerel seçimlerde neden vebal aldığını!
Bu vebal denilen şey, iş belediyeler olunca akla gelmiyor da…
Genel Seçim olunca mı akla geliyor?
Bu arada istifası sonrası bir çok İYİ Partili ile görüştüm.
Aralarında Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu’nun da olduğu bir kısım çok öfkeliydi.
“Yavuz Ağıralioğlu’nun yaptığı bu çıkışlar iyi niyetli değil! Teşkilatların bunca yıllık emeğine, çabasına resmen darbe vurmak istiyor. Bu çıkışları ile sözüm ona İYİ Partililerin hukukunu koruduğunu iddia ediyor ama bu yaptıkları ile sadece karşı tarafın kampanyasına rüzgar veriyor!” diyorlardı.
Bir kısım ise Genel Başkanlarını suçluyor ve “Meral Hanım yine yaptığı yapacağını! Herkese eşit olacağım ilkesiyle yine dümdüz davrandı! Yanlış yaptı çünkü Yavuz Bey’in egosunu biliyor ve neler yapabileceğini de! Keşke bir kereliğine olsun taktik yapsaydı. Genel Başkan yardımcılığı teklifine evet demiyorsa bile, “milletvekili adaylığı için ön seçime girin” demek yerine milletvekilliği sıralamasında kazanacağı bir yerden garanti verseydi! Asla bu süreç yaşanmazdı” şeklinde kanaat belirtiyor.
Kusura bakmasınlar ama ben bu tür yorumlara da katılmıyorum.
Tamam siyaset başka bir kültür.
Ve belki de dedikleri gibi yapsaydı Sayın Akşener, yani en azından Yavuz Ağıralioğlu’na milletvekili seçileceği garanti bir yeri tahsis etmiş olsaydı son 1 haftadır yaşanan tüm bu olumsuzluklar yaşanmamış olacaktı.
Ama bir nevi “şantaj” manasına gelen bu tür eylemlere bir kereliğine bile olsa yol vermek, sonunu alamayacağınız bir rutine dönüşür.
Ben aksine Akşener’in siyaseten çok etik bir tavır sergilediğini düşünüyorum.
Ve bu tavrının da diğer tüm liderlere örnek olmasını temenni ediyorum.
Çünkü maalesef: “Ya istediğim pozisyonu verirsiniz ya da ortalığı dağıtırım!” yöntemi siyasette kökleşmiş bir yöntem ve bu yönteme tevessül eden de hemen her partide var.
Emin olun eğer Meral Hanım, Yavuz Ağıralioğlu’nun bu tehditkar tavrına boyun eğip, “Tamam” deseydi…
Yarın da bir Ahmetoğlu çıkar Kemal Bey’e aynı şeyi yapardı.
Veya bir Mehmetoğlu da Tayyip Erdoğan’a!
Ee pardon ama ne yapacak genel başkanlar?
“Yahu bu şahsın kamuoyunda büyük karşılığı var! Allah korusun çıkar konuşur, halkı yanlış etkiler, rüzgarı tersine çevirir!” korkusu ile milletin vesayetini resmen şantajla elde etmeye çalışanların ayaklarının altına mı serecek?
Bu çirkin yöntem üzerinden siyaseten güç devşirmeye kalkışan herkese boyun mu eğecek?
Hadi canım oradan!…
- Hoşçakalın…1 yıl önce
- Depremzede seçmenle ilgili tuhaf bir durum var1 yıl önce
- İnce'nin cevaplamasını istediğim soru şu!1 yıl önce
- Seccade…1 yıl önce
- Hatay ve gerçekler…1 yıl önce
- Bu seçim ertelenmeliydi!!!1 yıl önce
- Hayat devam ediyor rezilliği!1 yıl önce
- Salgın tehdidi1 yıl önce
- Size bir maliyet hesabı çıkardım1 yıl önce
- Teyitli bilgi: Masayı Akşener devirmedi!1 yıl önce