İnce'nin cevaplamasını istediğim soru şu!
Memleket Partisi Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce’nin son zamanlardaki hal ve tavırları, çok sevdiğim bir arkadaşımın her daim kullandığı sözü hatırlatıyor; “Öfke seni kontrol etmeden, sen onu kontrol et…”
Ne yazık ki Muharrem Bey bunu başaramıyor.
Özellikle de son günlerde.
Bir öfke bombası gibi.
Çıktığı tüm yayınlarda, halkla buluşmalarında onu tamamen teslim almış olan öfkesi adeta nirvanaya vuruyor.
Derler ya hani; “Ağzından çıkanı kulağı duymuyor!”
Gerçekten de öyle oluyor.
Milyonlarca insanın izlediği bir canlı yayında, ülkenin idaresine aday olduğunu unutuyor ve seviyesiz bazı ifadeler bile kullanabiliyor.
Mesela geçen gün Candaş Tolga Işık’ın TV100’de katıldığı programda…
Herhalde Candaş’ın televizyon hayatında en zor kontrol edebildiği yayınlardan biriydi.
Soru sordurtmuyordu ya da sorulan soruyu çarpıtıp, konuyu başka tarafa sürüklüyor ve tıkanınca da bir Cumhurbaşkanı adayına yakışmayacak avam kelimelerle saldırıya geçiyordu.
Yayının tamamında çok gergindi.
Candaş kendisinden Millet İttifakı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşmeleri, tekliflerin neler olduğunu ve kimlerin teklif yaptığını açmasını istediğinde…
Net cevap vermek yerine lafı dolandırdı önce.
Sonra kendisiyle görüştüğü kamuoyuna yansıyan, CHP’nin eski genel başkanlarından, eski bakanlardan ve sadece CHP cenahında değil, tüm siyaset dünyasında çok saygın bir yeri olan Hikmet Çetin’in sözlerini hatırlattı.
“Öyle bir şey demedim. Hikmet Bey’e WhatsApp’tan mesaj attım hatta. Gençlerin deyimiyle bayağı yürüdüm yani” cevabını verdi.
Candaş’ın bu ifadenin gençler arasında farklı manada kullanıldığını hatırlatması üzerine; “Neyse yani… Ağabeyimizdir ama…” deyip konuyu değiştirdi.
Ardından benim daha evvel yine TV100’deki bir yayında beraber olduğumuz parti sözcüsü İpek Sayan Durkal’a sorduğum ve bir türlü yanıtını alamadığım banka hesapları konusunu gündeme getirmeye çalıştı Candaş.
Adımı duyar duymaz, son derece çiğ, avam ve cinsiyetçi ifadelerle şahsımı hedef aldı ve soruyu da geçiştirerek cevap vermemeyi yeğledi.
Twitter’dan 3 mesajla hem tavrını yadırgadığımı aktardım hem de Candaş’a sordurmadığı o soruyu tekrar sordum.
Yine cevap vermedi.
Bir de buradan sorup, doğru cevap almayı deneyeceğim izninizle…
Yanıt verirse de aynen paylaşacağım.
İŞTE O SORU
Sayın İnce... Siz CHP’den istifa ettikten sonra önce Memleket Hareketi altında bir oluşum başlattınız.
Ve harekete destek için de doğal olarak şahsi bir hesap açtınız.
İş Bankası Akay Şubesi’ndeki bu hesaba size destek verenlerin bağış yapmasını istediniz.
Ama sonra hareketiniz partileşti ve Siyasal Partiler Kanunu gereği de yine aynı bankada ve aynı şubede Memleket Partisi adına resmi bir hesap açtınız.
Ve Parti Meclisi üyelerine dediniz ki; “Şahsi hesabımı denetledikten sonra kapatacağım!”
Fakat kapatmadınız.
Bu arada partileştikten sonra giderler 10 katına çıktı.
Neydi mesela bunlar?
Ankara Çetin Emeç Bulvarı üzerinde yer alan 6 katlı Genel Merkez binasının kirası ve tüm giderleri…
2021 yılının Mayıs ayında epeyce tadilat yaptıktan sonra açılışını yaptığınız bu binanın yıllık kirası o yıl 1 milyon TL idi. (Son yapılan zamlarla ne kadar olduğunu tahmin etmek çok zor değil)
Elektrik, su, ısınma, telefon, internet ve tüm masraflar…
Ve parti bünyesinde kadrolu çalışanların maaşları, sigortaları…
Ve sizin kullanımınıza sunulan kiralık Mercedes Vito…
Siz bu masrafların çoğunluğunu şahsi hesabınızdan karşıladınız.
Haklısınız da zira partinin resmi hesabına gelen bağışlar çok çok cüzi miktarlara tekabül ediyordu ve tüm bu giderleri oradan karşılamanız mümkün değildi ve doğal olarak şahsi hesabınızdan aktarım yapıyordunuz.
Ama ısrarla bu hesabın tıpkı resmi hesapta olduğu gibi başta parti Genel Saymanı Serkan Ufuk Akgün, Genel Sekreteri Prof. Dr. Hakkı Akalın olmak üzere MYK üyelerinin de görmesine izin vermiyordunuz.
Bu konuyu her gündeme getirdiklerinde; “Merak etmeyin… Denetleteceğim size ve kapatacağım” dediniz.
Dediğinizi yapmadınız ama.
Ve yukarıda adını saydığım isimler, “Siyasal Partiler Yasasına göre bu suçtur. İleride başımıza dert açar. En azından biz denetleyelim ki, olası bir soruna önlem alalım” dediklerinde yine izin vermediniz.
Bu durum partide sorunun başlangıcı oldu ve başka sorunlar eklenerek mesele giderek büyüdü ve en sonunda da, sizinle birlikte CHP’den istifa edip gelen başta Prof. Gaye Usluer olmak üzere, kurucular Hakkı Akalın, Meryem Şengül Kala, Serkan Ufuk Akgün, Prof. Dr. Ali Rıza Büyükuslu ve Dr. Oğuz Giray istifa etti.
Usluer, istifasını çok sert ve net bir açıklama ile sosyal medya hesabından duyurdu.
Akalın da benzer açıklamalar yaptı. Ancak siz çok önemli kurmayların bu istifasının ardından tek cümle etmediniz.
Neden?
Ayrıca…
Memleket Hareketi kurulduğu gün açılan ve sonra da partinin neredeyse tüm giderlerini karşıladığınız şahsi hesabınızı neden denetlettirmek istemediniz?
Bu arada… Partinin resmi hesabının Sayıştay tarafından denetlendiğini biliyoruz.
Peki bu şahsi hesabınızın da denetlenmesi için bir çağrıda bulundunuz mu Sayıştay’a?
Bulundu iseniz ne zaman ve acaba bunun dokümanlarını kamuoyuyla tıpkı diğer hesap gibi paylaşmanız mümkün mü?
Sorum bu kadar…
Ve gazeteci olarak kamuoyu adına soruyorum ve sizden de yanıt vermenizi bekliyorum.
Saygılarımla…
Not; Söz konusu hesapların IBAN dahil bütün belgeleri mevcut. Ve hatta bazı dekontlar da. Ve hatta parti içerisindeki bazı grup yazışmaları da. Ancak bunları yasal olarak paylaşmam mümkün değil. Eğer Sayın İnce soruma yanıt vermek yerine yazımı mahkemeye taşır ise elimdeki belgeleri elbette ki Yüce Mahkeme ile paylaşacağım…
- Hoşçakalın…1 yıl önce
- Depremzede seçmenle ilgili tuhaf bir durum var1 yıl önce
- Seccade…1 yıl önce
- Akşener ne yapsaydı?1 yıl önce
- Hatay ve gerçekler…1 yıl önce
- Bu seçim ertelenmeliydi!!!1 yıl önce
- Hayat devam ediyor rezilliği!1 yıl önce
- Salgın tehdidi1 yıl önce
- Size bir maliyet hesabı çıkardım1 yıl önce
- Teyitli bilgi: Masayı Akşener devirmedi!1 yıl önce