'Taş atan gazeteciler'
“PENALTI oluyor, itiraz yok...”
“Hakem takımın aleyhine düdük çalıyor, çıt yok...”
“Rakiple kora kor mücadele yok...”
“Vakit çalma yok...”
“Kulübeden sahaya bir enerji yok...”
“Kısaca takımın G.Saray’a karşı ortaya koyduğu bir direnç yok...”
“Zaten hiç de olmadı...”
Peki o takım kim?
İstanbul Büyükşehir Belediye.
Abdullah Avcı’lı İstanbul B.Belediye.
Hani o, bir dönem G.Saray altyapısında antrenörlük yapmış Abdullah Avcı.
Birilerine göre de bu tablonun nedeni onun “G.Saray’da çalışmış” olması!
“F.Bahçe’ye, Beşiktaş’a karşı sahada çatır çatır oynayan, buna karşılık rakiplerinden genelde puan almayı başaran Abdullah Avcı ve talebeleri, sıra G.Saray’a geldiğinde adeta sahada ‘süt dökmüş kediler’ gibi duruyor! Bir değil iki değil, aralarında oynadıkları 8 maçta da fotoğraf hep böyle...”
Peki bunu kim söylüyor?
Usta gazeteci (!) Murat Çelik.
Devşirme spor yazarlarımızdan. Aynı zamanda Beşiktaş eski yöneticisi.
Belli ki, Beşiktaşlılığı gazeteciliğine ağır basıyor.
Soruyor;
“Neden G.Saray’ın Belediye maçları hep böyle kolay geçiyor?”
“Neden şu ana kadar G.Saray’a karşı bir galibiyetleri yok?”
“Neden F.Bahçe’ye, Beşiktaş’a kök söktürürken G.Saray karşısında kılları bile kıpırdamıyor?”
“Abdullah Avcı döneminde oynadıkları 8 maçta tek bir galibiyetlerinin olmaması bir tesadüf olamaz” diyerek bu konudaki “tesbitini” yapıyor.
Yeni kısaca Çelik, İstanbul B.Belediyespor’un G.Saray’a yattığını ima ediyor. Teşhisi bu...
Abdullah Avcı ve oyuncularını ‘töhmet altında, zan altında’ bırakıyor.
İmadan öte “Her şey ortada, görünen köy kılavuz istemez” diyor.
Ortada bunu ispatlayacak tek gerekçe, dayanak var; o da, 2 takım arasında oynanan maçların istatistliği. “Somut” (!) başka bir şey yok.
Bir değil, iki değil, Murat Çelik, bunu sık sık tekrarlıyor.
Ekranlardan kamuoyunu aydınlatıyor.
“Görevi o!”
Aynı zamanda o, Beşiktaş camiasında etkili bir isim. İlginç olan, Türkiye’deki tüm statlar içinde Abdullah Avcı’ya tek küfür edilen stat da Beşiktaş’ın stadı.
“Ama bakın Mehmet Özdilek’in takımı Besiktaş’a karşı nasıl direniyor, gördünüz?” diyerek “Abdulhah Avcı konusundaki” tezini örnek vererek güçlendirmeye çalışıyor.
“Benim anlatmak istediğim, İstanbul B.Belediye futbolcularının motivasyonu diğer maçlara göre G.Saray önünde farklı oluyor” diyerek verdiği bu “somut bilgiyle de!” tezini iyiden iyiye güçlendirmeye uğraşıyor. “Hakem aleyhine penaltı veriyor, çıt yok. Futbolcular bir tarafa Abdullah Avcı’nın 4. hakeme itiraz etmesini beklerdim ama o da yok” diyerek “Abdullah hocanın durumdan memnun!” olduğunun altını çiziyor.
Ve sonuç olarak; 4 yılda oynanan 8 maçta 2 beraberliğin dışında Abdullah Avcı’nın
G.Saray’dan puan alamamasının araştırılması gereken bir olay olduğunu söylüyor.
Kısaca o Çelik, İstanbul B.Belediyespor takımının teknik kadrosuyla-futbolcusuyla G.Saray
maçlarında “bir başka!” oynadığını söylüyor.
Yani G.Saray’ı hiç zorlamadıklarını sıkıştırmayacaklarını söylüyor.
Yani Belediye’nin hocasıyla, futbolcusuyla G.Saray’a “yattığını!” söylüyor.
Düşünsenize, bu hafta sonu Beşiktaş-İstanbul B.Belediyespor maçı olsa...
Neler olur o İnönü Stadı’nda?
O Abdullah Avcı, o Belediyeli futbolcular nasıl karşılanır?
...
Ne diyorum; tribün anarşisi, futbol terörü gökten zembille inmiyor.
Küfürün de şiddetin de terörün de bir kaynağı, bir sebebi var.
Bu ülkenin “Taş atan çocuklar” için çıkartılan yasa kadar, “Taş atan gazeteciler” için de ciddi bir yasaya ihtiyacı var!