Milli Takım'da 'tribünlere oynamak!'
ÖRNEK mi...
2008 Avrupa Şampiyonası elemelerinde 12 karşılaşmada;
İlk 11'de; Kalede 3, savunmada 11, orta sahada 11 ve forvette de 7 ayrı futbolcu sahaya sürmüşüz...
Yani 12 maçta; İlk 11'de oynayan futbolcu sayısı: 32, forma giyen futbolcu sayısı 39, kadroya davet edilen futbolcu sayısı: 45!
Örnek mi...
2010 Dünya Kupası elemelerinde çıktığımız 14 karşılaşmada;
İlk 11'de; Kalede 1, savunmada 13, orta sahada 12, forvette de 7 futbolcuyu sahaya sürmüşüz...
Yani 9 maçta; ilk 11'de oynayan futbolcu sayısı: 33, forma giyen futbolcu sayısı: 42, kadroya davet edilen futbolcu sayısı 52!
Ve bugün...
Hiddink'le 2012 Avrupa Şampiyonası elemelerinde 4'ü resmi çıktığımız 9 karşılaşmada;
İlk 11'lerde; Kalede: 2, savunmada 11, orta sahada 13 ve forvette de 7 ayrı futbolcuyu sahaya sürülmüş.
Yani 9 maçta ilk 11'lerde oynayan futbolcu sayısı: 33, forma giyen futbolcu sayısı: 35.
Ve şimdi Hollanda maçı için de milli takıma davet ettiğimiz 14 yeni isim daha var.
Baş döndürücü bir tablo değil mi?
Şaşırtıcı...
Dahası ürkütücü!
Böyle bir tablo karşısında başarıyı yakalamak mümkün mü?
Bunun için bugün; örneğin "Milli takımımızın forveti kimler?" diye sorulduğunda birbirimizin yüzüne bakıyoruz.
Bunun için bugün; İtalya'nın, Fransa'nın, İngiltere'nin, Almanya'nın, İspanya'nın forvet hattını nerdeyse hiç düşünmeden ezbere söyleyebildiğimiz bir yerde, ülke milli takımımızın forvet hattının kimler olduğunu söyleyemiyoruz.
Bundan daha acı bir şey olabilir mi?
Koca bir ülkenin bıraktık bir yılı, iki üç maç ardı ardına oynayan bir ideal forvet hattı olmaz mı?
Nasıl olsun?
Sinan Koloğlu'ndan, Hasan Kabze'ye kim varsa sarılmışız hepsine...
Mevlüt'ü, Halil'i, Mehmet Yıldız'ı, Gökhan Ünal'ı, Umut'u, Sercan'ı, Turgay'ı, Batuhan'ı, Semih'i, Nihat'ı...
Son iki yılda, hepsine forma vermişiz, hepsini denemişiz.
Ama sonuç; hâlâ yerimizde sayıyoruz.
Bugün gol umutlarımız, forvet hattı konusundaki son umutlarımız Nadir Çiftçi, Burak Yılmaz, İbrahim Akın.
Hadi hayırlısı!
Peki neden?
Her milli maç öncesi, "Milli Takım aday kadrosu" yerine "ayın karmasını" yaptığımız için...
Milli maç arefesinde bir iki maçlık başarı grafiklerine bakarak milli takım aday kadrosu belirlediğimiz için...
Dün...
Denizlisporlu Çağlar'ı, Kayserisporlu Turgay'ı, Antalyasporlu Uğur'u, Sivassporlu Mehmet Yıldız'ı, Kayserisporlu Gökhan'ı, A.Gücülü Ceyhun'u, Bursasporlu Yusuf Şimşek'i, Sivassporlu Sedat'ı, Eskişehirsporlu Batuhan'ı aday kadronun belirleneceği haftada sergiledikleri "üstün performanstan dolayı" milli takıma "layık" gördüğümüz için...
Bugün...
Kayserisporlu Serdar'ı, G.Antepsporlu Orhan'ı, Kasımpaşalı Yekta'yı, Manisalı Yiğit'i, İ.B.Belediyeli İbrahim'i, Beşiktaşlı Ersan'ı "aynı kriterler ile" milli takıma seçtiğimiz için.
Bizim 2002'den bu yana ideal bir milli takımımız olamadı.
Olamaz da...
İlkemiz yok ki, "ideal"imiz olsun!
Bu yüzden "takım" olamadık.
Çünkü hep tribünlere oynadık.
Honduras maçı aday kadrosu.
Sürpriz isimler; Onur Kıvrak, Emre Güngör, Caner Erkin, Giray Kaçar, Çağlar Birinci, Volkan Şen, Ozan İpek, Necip Uysal.
ABD kampı aday kadrosu. Sürpriz isimler... Sinan Bolat, MehmetTopuz, İbrahim Toroman, Mehmet Topal, İsmail Köybaşı, Sezer Öztürk, Turgay Bahadır.
Romanya maçı aday kadrosu.
Sürpriz isimler... Hakan Arıkan, İbrahim Kaş. Kazakistan ve Belçika maçı aday kadrosu. Sürpriz isimler... Cenk Gönen, Ömer Erdoğan, Özer Hurmacı.
Hollanda maçı aday kadrosu.
Sürpriz isimler... Ufuk Ceylan, Serdar Kesimal, İbrahim Öztürk, Ersan Gülüm, Gökhan Süzen, Yekta Kurtuluş, Yiğit İncedemir, Orhan Gülle, Mehmet Ekici, İbrahim Akın, Engin Baytar, Batuhan Karadeniz, Burak Yılmaz, Umut Bulut, Nadir Çiftçi, Eren Aydın.
Peki önceki yeni keşif (!) o "sürpriz isimlere" ne oldu, nerede onlar?
Demek ki, "milli futbolcu seçim" biçiminiz ve kriterleriniz yanlış.
Tıpkı geçmişte olduğu gibi... "Öncekilerin akıbetine bakarak " Hollanda maçı için kadroya davetedilen sürpriz isimlerin akıbetini kestirmek kolay.
Milli takım, iki idman- bir maçla futbolcu denemez...
Hele hele hedefin 2012 Avrupa futbol şampiyonasına katılmak olduğu, öncelikle iki yıllık bir planın yapıldığı yerde...
Ne böyle bir futbolcu sirkilasyonu olur, ne de böyle "basit bir seçim" biçimi.
Bizim için hedef 2012 değil daha ilerisi diyorsanız o zaman amenna!
Ama hedef 2012 ise, ki öyle o zaman 2012'ye milli takımı yap-boz tahtasına döndürerek gidilmez.