Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        FUTBOLUN patronu diyor ki, bu iş yeni şiddet yasası çıkmadan çözümlenemez. Yani ona göre mevcut yasa ve mevcut futbol federasyonu talimatlarındaki yaptırımlar ile futbol terörünü önlemek mümkün değil.

        Özgener'e göre bunun nedeni...

        Biiir... Mevcut 5149 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliği Önlemeye Dair Kanunun yaptırımları caydırıcı değil.

        İkiii... Mevcut TFF Disiplin Talimatları'nın ise bu konuda verebildiği en büyük ceza saha kapama. Burada da olay çıkaranları değil, kulüpleri cezalandırıyorsunuz. Kulübünün örneğin iki maç sahasının kapanmasına neden olanlar üçüncü maç yine stattaki yerini alıyor.

        Yani başkana göre; ortada olayları önleyecek, caydırıcı bir yasa ve talimat yok.

        Başkan kısmen haklı. Aslında var... Bu ülkede hukuk var. Bu ülkede kasten adam yaralamanın bir cezası var. Bu ülkede mala zarar vermenin bir yaptırımı var.

        Bu ha Taksim meydanında olmuş, ha İnönü Stadı meydan muharebesinde. Taksim Meydanı'nda olan poliste de kelepçe var, İnönü Stadı'nın etrafındaki poliste de... Karakol, nezaret her yerde var. Türk Ceza Kanunu, bu toprakların her yerinde her noktasında geçiyor.

        TFF'nin talimatları yetmeyebilir. Peki ye TCK da mı yetmiyor?

        Suç suçtur... Suçun nerede işlendiği önemli değildir.

        Burada önemli olan, yaptırımları uygulamaktır. Cesur olmaktır. Kararlı olmaktır.

        Ne demişti futbolun patronu: Bu mevcut yasa ile bu mevcut talimatlar ile bu olayları önlemek mümkün değil. Nedeni; bunun zararını kulüpler çekiyor, olayı çıkaranlar değil. Olay çıkarıp kulübünün sahasının 2-3 maç kapanmasına neden olanlar 2 maç sonra tekrar stattaki yerini alıyor. Olan kulüplere oluyor. Onlar mağdur oluyor. Bu da bir gerçek. Ama bu iş tam tersine döndürülebilir...

        Nasıl mı? İşte formülüm.

        Örneğin bu son Beşiktaş-Bursa maçındaki olaylardan dolayı 2 takımın da diyelim ki 2'şer maç sahası mı kapandı.

        Peki olayların failleri belli mi? Belli. Kaç kişiler? Diyelim ki 8... O stadın 2 maç kapanmasının kulübe maddi zararı ne? Hasılat, reklam, sponsorluk vs ile birlikte, şu kadar... Bölün 8'e açın tazminat davasını.

        O olay çıkaran, kulübünün sahasının kapanmasına neden olanlar, olaylar sırasında yerlerde sürünenler sonra bir de adliye koridorlarında sürünsün bakalım... Bir de altındaki ev, araba, eşinin kolundaki bilezikler gitsin bakalım... Bir daha böyle bir şeye kalkışırlar mı? Veya bir başkası. Bunun için yeni yasaya ne gerek var? Sizce var mı? İki kere iki dört. Bu kadar basit.

        Örneğin bu sezon başı G.Antep'in bir maç sahası kapandı. Nedeni, tribünden atılan bir yabancı cismin yardımcı hakeme isabet ederek başının yaralanması. Fail belli mi? Belli. Peki ne oldu? G.Antep'in bir maç sahası kapandı. Olan kulübe oldu. Peki bu işin G.Antepspor'a maddi zararı ne? O da belli. Hasılat, sponsorluk, reklam vs... Toplarsın onları, açarsın o cismi, hakemin kafasına atana tazminat davasını, olur biter. Bak bakalım bir daha kimse tribünden aşağıya kibrit çöpü dahi atıyor mu?

        Peki bu ceza almalardan saha kapanmalardan mağdur olan başka kim var? Kombine bilet sahipleri. Peki onların mağduriyeti ne olacak ? Onlarda mağdur sıfatıyla kulüplerine tazminat davası açıp bu zararlarını mahkeme yoluyla tazmin edebilirler.

        Ne dersiniz federasyon başkanım. Ne dersiniz kulüp başkanlarım. Ne dersiniz kombine sahipleri...

        Yapın bunu. Bir de bunu deneyin. Örnek olsun bir taraftarlara.

        Hep kulüplerin mi canı acıyacak. Biraz da onların canı acısın bakalım.

        Cüneyt Çakır'a ödül zamanı

        Rubin Kazan-Barcelona...

        Chelsea-S.Moskova...

        Ve Werder Bremen-İnter...

        Üç dev maçın tek ortak ismi; Cüneyt Çakır.

        O Türkiye'nin gururu oldu. O Türk hakemliğinin göğsünü kabarttı. O Türk futbolunun Avrupa kupalarında tel tel döküldüğü bir ortamda ayakta kalan tek temsilcimiz oldu.

        Ardı ardına yönettiği dev maçlarda gösterdiği performansla Türkiye'nin yüz akı oldu. Türk hakemliği adına Avrupa futbol arenasında birçok ilke ve başarıya imza attı; Cüneyt Çakır...

        O bizi gururlandırdı?

        Peki ya biz onu ne kadar onurlandırabildik?

        Bu başarısının karşılığı ona sadece alkış tutmak mıdır?

        O'nun bu başarılarının; minderde, ringde, salonda ve sahada Türkiye'nin yüz akı olan ve bundan dolayı da haklı olarak "ödüllendirilen" o sporculardan aşağı kalır ne yanı var?

        Onların yaptığı tanıtım da, Cünyet Çakır'ın yaptığı ne?

        Hele hele kulüplerimizin yaptığı önemli transferlerden dolayı Türkiye tanıtım fonundan katkı almaya sulanabildiği bir ortamda!..

        Hele hele milyon dolarların döndüğü bu futbol arenasında ekmek parasını yaptığı o zorlu göreve karşılık maç başına aldığı 1-2 bin liralık çıkarabilen bir spor adamıysa bu...

        O, ülkesi adına gösterdiği başarıyla tanıtımın, en alasını yaptı, yapmaya da devam ediyor...

        O zaman sıra onu ödüllendirmekte...

        Yani top sizde; ülke ve futbolun büyükleri...

        Diğer Yazılar