Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Tarihe tanıklık etmek hoş bir his... Çok yakın bir geçmişte Usain Bolt'un 100 metreyi 9.58 saniyede koşarak dünya rekoru kırdığı, Mesut Özil'in Almanya formasıyla Türkiye'ye ilk golünü attığı statta tarihe tanıklık ettim. Ne şanslıydım ki; Kadınlar Dünya Kupası'nda ev sahibi Almanya'nın Kanada'yla oynadığı karşılaşmayı Berlin Olimpiyat Stadı'nda izleyen 73 bin 679 kişiyle beraberdim... Evet, bu rakam bir rekordu ve ben de oradaydım...

Üstelik, maçı izlemeye gelenlerin en az yarısı kadındı... Ne garip değil mi?.. Hemen önümde babasıyla maça gelmiş 6-7 yaşlarında renkli gözlü tipik bir Alman çocuğu, arkamda elindeki Kanada bayrağını sallayan 75 yaşlarında bir büyükanne... Sahada ise kıran kırana bir mücadele, erkekleri aratmayan kadife bilekler, makyajlı ön liberolar, 9 numaralı forma giyen stoper, 10 numaralı forma giyen sağ bek, Rapunzel misali sapsarı uzun saçlarıyla oradan oraya koşturan yorulmak nedir bilmeyen bir futbolcu... Enfes bir frikik golü, Meksika dalgasına katılan protokol tribünü, hiçbir pozisyonda hakeme itiraz etmeyen oyuncular, maçtan mağlup ayrılmasına karşın tribünleri selamlayan konuk ekip, onları alkış yağmuruna tutan ev sahibi topluluk ve Pazar akşamı saat 8'de biten bir futbol karşılaşması...

Ve... Korner dahil her duran top organizasyonunu müthiş bir ustalıkla kullanan Kanada takımı, diagonal pasları şahane uzatabilen bir ön libero (Simone Laudehr-Almanya), oyunu müthiş okuyan kadın bir teknik direktör (Silvia Neid-Almanya), tüm '10 numara'ları kıskandıracak nitelikte ara pasları veren Kamerun ve Fransa kökenli Alman bir futbolcu (Celia Okoyino da Mbabi-Almanya), kaleci arayışını sürdüren bir büyük takımımızda rahatlıkla oynayabilecek Kanada file bekçisi (Erin McLeod) ve kadın futbolu hakkındaki bilgi birikimini paylaşıp, sahaya farklı bir gözle bakmanızı sağlayan bir maç arkadaşı (Dağhan Irak-Eurosport)...

Yanı sıra... 73 bin 680 kişinin en fazla 5 dakikada boşalttığı tribünler, karı-koca-çocuk yani çekirdek aile gelinen muhteşem bir öğleden sonrası etkinliği, ferah stat çevresi, herkesin akın etmesine rağmen kimsenin kimseyi rahatsız etmeden yapabildiği bir metro yolculuğu, Kadınlar Dünya Kupası' yla ilgili onlarca yayım olduğunu görmek ve bu yayımlardan Almanya' nın 1 milyondan fazla lisanslı kadın futbolcusu olduğunu öğrenmek...

Yokyok, bunlar 'gerçek' olamazdı... Bu benim bildiğim bir şey değildi; ezberim bozuluyordu. Alışık değildim... Ama oradaydım...

Ne farkı var erkekle kadının?

Almanya-Kanada karşılaşması öncesi kadın futboluyla ilgili bir sergi gezme fırsatım oldu. 'Ayakkabı no 37' adlı sergide Berlin Türkiyemspor kadın futbol takımında oynayan Türklerin yaşadıklarını anlatan bir video gösteriminde erkek futbolcu ile kadın futbolcu arasındaki fark şöyle anlatılıyordu: "Erkek futbolcu hocasının bir sözüne bozuldu mu bunu çok fazla kafasına takmaz. Fakat kadın futbolcu buna ilk olarak alınır, bozulur, hocasıyla tartışmaya girer, daha sonra bu sözleri hocasının kendisine neden söylediğini iç dünyasında sorgular, devamında hocasıyla arasına mesafe koyar ve ancak birkaç gün sonra yeniden normale döner..."

AKLINIZDA BULUNSUN!

Bir kenara not düşün; Dünya Kupası'nda mücadele eden Avustralya'da Türk asıllı bir kadın futbolcu var; 1989 doğumlu Servet Uzunlar...

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar