Yenidoğan çetesi olayı nedir, konuşma kayıtlarında neler var, hangi hastaneler kapatıldı?
Türkiye'nin kanını donduran Yenidoğan çetesinin son dakika haberleri gelmeye devam ediyor. İstanbul'da bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden olan ve haksız kazanç elde eden çete hakkındaki iddianamede şok detaylar yer alıyor. Yenidoğan çetesine" ilişkin fezlekede bebek ölümlerine neden olan ihmaller ise tek tek sıralandı. Peki Yenidoğan çetesi nedir, olayı nedir, hangi hastanelerin ruhsatı iptal edildi?
Yenidoğan çetesi olayı günlerdir konuşulmaya devam ediyor. Yaşanan bu acı olayın ardından 22'si tutuklu 47 şüpheliye ilişkin soruşturmada iddianame hazırlandı. Bir savcının takibiyle başlayan ihbar sonrası 21 Mayıs 2023'te Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne gönderilmesi üzerine Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldı. Peki Yenidoğan çetesi nedir, savcısı kim, olayı nedir, hangi hastanelerin ruhsatı iptal edildi?
Bakan Tunç'tan Yenidoğan çetesi soruşturması açıklaması
Yenidoğan çetesine ilişkin soruşturmanın derinleştirildiğini belirten Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Teknik takipler yapılıyor, deliller toplanıyor. Gözaltına alınan 47 kişiden 22'si tutuklandı." dedi. Bakan Tunç, devletin bebeklerin ölümüne müsaade etmeyeceğini de vurguladı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, yenidoğan çetesine ilişkin açıklama yaptı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, devletin bebek ölümüne müsaade etmeyeceğini vurgulayarak "Soruşturma derinleştirildi. Teknik takipler, deliller toplandı." diye konuştu.
Tunç'un açıklamalarından satır başları şöyle:
"Soruşturma derinleştirildi. Teknik takipler, deliller toplandı. Tespit edilen suç kayıtları bakımından suçlular bakımından yaklaşık 1 yıllık araştırmanın neticesinde 26 Nisan 2024 tarihinde 47 kişi gözaltına alındı. Bunlardan 4'ü doktor 18'i hemşire toplamda 22 kişi tutuklanmıştı. 11 doktor olmak üzere 25 kişi hakkında adli kontrol kararı verildi. İddianame Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesine sunuldu. Hiç kimse yargı mensuplarımızı tehdit edemez. Savcımızı tehdide yönelik kişiler hakkında da soruşturma açıldı. Mahkeme iddianameyi değerlendirme aşamasında. Devlet bebeklerin ölümüne müsaade etmez."
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN TALİMAT VERMİŞ
Dün Sayın Cumhurbaşkanımız Sağlık Bakanımızla bizi kabul etti. Bebeklerin ölümüne neden olan bir durum varsa ne gerekiyorsa yapılması kararlılığını iletti. Önümüzdeki günlerde iddianameyi değerlendirme hususunu hep birlikte takip edeceğiz.
Kamuoyu bu iddialarla ilgili suçlanan kişileri de görmüş olacak. Temennimiz bu sürecin hızlanması."
YENİDOĞAN ÇETESİ OLAYI NEDİR?
Yenidoğan çetesi soruşturmasının 18 aylık kronolojisi
CİMER üzerinden İstanbul İl Sağlık Müdürlüğüne gelen ihbarın 21 Mayıs 2023'te Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne gönderilmesi üzerine Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldı.
İstanbul'da, 112 Acil Çağrı Merkezi'nde çalışan kişilerle ortak hareket ederek, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri öne sürülen 22'si tutuklu 47 şüpheliye ilişkin soruşturmada iddianame hazırlandı.
SGK "YENİDOĞAN ÇETESİ" İNCELEMESİNİN TİTİZLİKLE YÜRÜTÜLDÜĞÜNÜ AÇIKLADI
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya: "Yenidoğan çetesi"ne ilişkin soruşturma titizlikle devam ediyor
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğüne 27 Mart 2023'te söz konusu olayla ilgili CİMER üzerinden ihbar geldi.
İhbarın 21 Mayıs 2023'te Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne gönderilmesi üzerine Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldı.
Söz konusu çalışmalar kapsamında 28 Eylül 2023'te İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünce il genelindeki tüm kamu, özel ve vakıf üniversitesi sağlık tesislerine olağan/olağan dışı yenidoğan yoğun bakım denetimlerinde temin edilen bilgi ve belgelerin (tutanak, epikriz, gözlem formu, tahlil, tetkik, hasta dosyaları vb.) incelenmesi, değerlendirilmesi, karara bağlanması, münferit veya ortak rapor hazırlanması amacıyla "Yenidoğan Yoğun Bakım Denetim Değerlendirme Komisyonu" kurulması istendi.
Yine soruşturma kapsamında şüphelilerin kimlik ve adreslerinin tespiti yapılıp mağdur ve tanıkların ifadeleri alındı. İlgili kurumlardan da evrak ve bilgi istenilen soruşturmada somut delillerin toplanmasının ardından harekete geçildi.
26 Nisan 2024'te İstanbul ve Tekirdağ'da, kimlikleri belirlenen şüphelileri yakalamak için eş zamanlı operasyon düzenlendi. Operasyonlarda toplam 47 kişi gözaltına alınırken, 22'si tutuklandı, ayrıca tanık ve mağdur ifadeleri alındı.
Mayıs ayında, söz konusu özel hastanelerden Medilife Sağlık Hizmetleri Hastanesinin faaliyeti askıya alındı.
23 Ağustos'ta Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda, çocuk hekiminin, pratikte hemşirenin izlemine bırakılan yenidoğan bebeklerin yüzde 90'ının hayat haklarının ellerinden alındığı da raporda yer aldı.
30 Ağustos'ta tutuklu şüphelilerin avukatı Aylin Arslantatar, soruşturmayı yürüten Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Savcısı Y.E'yi aradı ve daha sonra makam odasına giderek hakkında suikast planlandığını, babasına ve annesine zarar verileceğini söyledi.
Savcı Y.E, bunun üzerine bünyesinde görev yaptığı Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulundu, soruşturma başlatıldı. Sonrasında Avukat Aylin Arslantatar ve Mustafa Kemal Zengin'in savcıyla görüşmeyi talep etmesi üzerine, mahkemeden alınan izinle makam odasına kayıt cihazı yerleştirilerek, görüşme kayıt altına alındı.
Soruşturma sürecinde, eylül ayında ise Bağcılar Özel Şafak Hastanesinin faaliyeti askıya alındı.
9 Ekim'de soruşturmasını tamamlayan Savcı Y.E. fezlekesini hazırladı.
Fezlekede, bebeklere yapılması gereken ancak yapılmayan tedavi ve bakım yöntemlerine yer verilerek, hastaya pasif ötenazi (Türkiye'de aktif ve pasif ötenazi uygulanmamaktadır. Kalp atımı tespit edilen her yenidoğan uygun canlandırma ve tedavileri alma hakkına sahiptir.) uygulandığı ve yenidoğan bebeklerin yüzde 90'ının hayat haklarının ellerinden alındığı vurgulandı.
11 Ekim'de, Savcı Y.E'nin tehdit edilmesine ilişkin soruşturmada, kimliği belirlenen şüphelileri yakalamak için operasyon düzenlendi ve şüpheliler gözaltına alındı.
14 Ekim'de emniyette işlemleri tamamlanan şüphelilerden 4'ü serbest bırakılırken, aralarında 2 avukatın da bulunduğu 8 zanlı Büyükçekmece Adliyesi'ne sevk edildi. Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği 8 şüpheliden 5'inin tutuklanmasına, 3'ü hakkında ise adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verdi.
16 Ekim'de fezlekenin gönderildiği Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı iddianame hazırladı.
İddianamede, ölen 10 bebek "maktul", 5 kişi "müşteki", Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğü "suçtan zarar gören", 19 hastane ve sağlık şirketi "malen sorumlu", 47 kişi de "şüpheli" olarak yer aldı.
Doktor şüpheli Fırat Sarı'nın elebaşısı olduğu suç örgütünün sevk ve idaresini doktor şüpheli İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtilen iddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK'den üst sınırdan ödeme almak olduğu aktarıldı.
Şüpheli Fırat Sarı'nın elebaşısı olduğu suç örgütünün Akabe Sağlık Tesisleri AŞ'ye ait özel Avcılar Hospital, Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri AŞ'ye ait Özel Avrupa Şafak Hastanesi ve Özel İstanbul Şafak Hastanesi, Medilife Sağlık Hizmetleri ve Yonca Sağlık Hizmetlerine bağlı Özel Bağcılar Medilife Hastanesi ve Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Refik Arslan AŞ'ye bağlı Özel Bağcılar Şafak Hastanesi, Beymed AŞ'ye ait Özel Birinci Hastanesi, Doğamed AŞ'ye ait Özel Doğa Hospital, Reyap AŞ'ye ait Özel Reyap İstanbul Hastanesi ve Çorlu Reyap Hastanesi, Ekip Sağlık AŞ'ye ait Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Esenler Güney Hastanesi ve Silivri Kolan Hastanesi'nin yenidoğan yoğun bakım ünitelerini kiralayarak işletmesini devraldığı ve söz konusu hastanelerin tamamında doktorlar yerine hemşirelerin sağlık hizmeti sunduğu aktarıldı.
İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.
Aralarında doktor, hemşire ve sağlık görevlilerin de bulunduğu 18 şüpheli hakkında da bebeklerin ölümüne ilişkin "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" suçundan 10 ila 437 yıl 6 ay arasında hapis cezası talep edildi.
Bu arada, Savcı Y.E'nin tehdit edilmesine ilişkin soruşturma devam ediyor.
YENİDOĞAN ÇETESİ" SORUŞTURMASINDA İSTANBUL'DAKİ 9 ÖZEL HASTANENİN RUHSATI İPTAL EDİLDİ
112 Acil Çağrı Merkezi'nde çalışan kişilerle ortak hareket edilerek, bebek acil hastalarının önceden anlaşılan özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edilip ölümlerine sebebiyet verildiği ve haksız kazanç sağlandığı iddiasına ilişkin soruşturma kapsamında İstanbul'daki 9 özel hastanenin yönetimine ruhsat iptal kararı tebliğ edildi.
Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünden İstanbul İl Sağlık Müdürlüğüne yazı gönderildi.
Yazıda, "Teftiş Kurulu Başkanlığının 28 Eylül 2024 tarihindeki sayılı inceleme raporu ve ekleri ile mezkur rapora istinaden Bakanlık makamından alınan 18 Eylül 2024 tarihli onay gereği alınmış olunan ve yazı ekinde yer alan makam onayları doğrultusunda işlem uygulanması, uygulanan bu işlemlerin Özel Hastaneler Yönetmeliği'nin 'Faaliyetin durdurulması durumunda hastalara ilişkin işlemler' başlıklı 65/A maddesinde yer alan 'Özel hastanenin tamamında veya bir kısmında faaliyetin geçici olarak durdurulması veya ruhsatın iptal edilmesi söz konusu olduğunda müdürlük tarafından öncelikle mevcut yatan hastalarla ilgili tespit yapılır. Nakli mümkün olmayan hastaların tedavilerinin tamamlanmasından ve nakli mümkün olanların da diğer hastanelere nakillerinden sonra özel hastanenin faaliyeti durdurulur. Bu durumdaki hastanelere yeni hasta kabulü yapılamaz.' hükmü doğrultusunda yürütülmesi hususunda bilgilerini ve gereğini rica ederim." ifadelerine yer verildi.
HANGİ HASTANELERİN RUHSATI İPTAL EDİLDİ?
Söz konusu yazı üzerine soruşturmada adı geçen Özel Avcılar Hospital, Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Özel Birinci Hastanesi, Özel Güney Hastanesi, Özel Bağcılar Medilife Hastanesi, Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Şafak Hastanesi Bağcılar ve Özel Silivri Kolan Hospital'ın ruhsatları iptal edildi.
KARAR HASTANELERE TEBLİĞ EDİLDİ
Kararın ardından İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü görevlileri polis eşliğinde ilgili hastanelere gitti.
Hastane yönetimiyle görüşen ekipler, ruhsat iptali kararını bu kişilere tebliğ etti.
İlgili kararın muhataplara tebliğinin ardından bazı hastanelerin tabelaları sökülmeye başlandı. Polis ekipleri, hastanelerin çevresinde geniş güvenlik önlemi aldı.
Bazı vatandaşlar, kapatılan hastanelerde tedavi gören yakınları için hastanelere geldi.
Özel Güney Hastanesinin kapısına "Hastanemizde tedavi ve hasta bakım hizmetleri durdurulmuştur." yazısı asıldı. Bazı hastane personeli mesai arkadaşlarıyla vedalaşarak binadan ayrıldı.
Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesinin çalışanları, alınan kararı alkışlarla protesto etti, bazılarının ağladığı görüldü. Çalışanların buradaki bekleyişi sürüyor.
Özel TRG Hospitalist Hastanesinin binasının yanında bulunan Bağcılar Ülkü Ocakları üyeleri, slogan atıp hastaneyi protesto etti.
Tebliğin ardından, Reyap Hastanesi yazısı brandayla örtüldü. İşlemlerin tamamlanması sonrası hastanenin mühürleneceği öğrenildi.
HASTALARIN SEVKİ BAŞLADI
Ekipler tebliğ sonrasında hastanelerden ayrılırken, buradaki hastaların kamu hastanelerine sevki için çalışma başlatıldı.
Müdürlük koordinesinde yürütülen çalışmalar kapsamında, yenidoğan ve durumu ciddi olan hastalar öncelikli olmak üzere, hastaların ambulanslarla kamu hastanelerine sevk edilme işlemlerine başlandı.
Bazı hasta yakınları, durumu ağır olmayan hastalarını kendi imkanlarıyla hastanelerden alarak evlerine götürdü.
MAĞDURLAR HASTANE ÖNLERİNE GELDİ
Ruhsatları iptal edilen hastanelerde daha önce tedavi gören ya da hayatını kaybeden çocukların aileleri de hastane önlerinde toplandı.
Özel Avcılar Hospital'da torunu daha önce tedavi gören bir kadın, hastane önüne gelerek tepki gösterdi. Doğduktan sonra 2 ay boyunca torununun hastanede kaldığını söyleyen kadın, burada durumunun kötüleştiğini, çıkarıp eve götürdüklerinde kendine geldiğini anlattı.
Özel Güney Hastanesine gelen Nazlı ve Mesut Ahi çifti, 2023'te bebeklerinin 3 gün boyunca hastanede tutulduğunu, daha sonra Bağcılar Medilife Hastanesine sevk edildiğini söyledi.
Gözyaşlarını tutamayan anne Nazlı Ahi, tedavinin 6'ncı gününde bebeğinin öldüğü haberini aldıklarını belirterek "24 Nisan 2023'te doğum yapmıştım. Çocuğumu kaybettim, mağdurum. Bunun sonuçlanmasını istiyorum. Doğum yaptığım gece bebeğim gayet iyi, sağlıklıydı. Ertesi gün, 'Bebeğin üç damarında tıkanıklık, hipertansiyon, solunum sıkıntısı var.' dediler ve çocuğu üç gün yatırdılar. Sonra dediler ki 'Çocuğu sevk ediyoruz.' Medilife Hastanesine sevk edildi.'' dedi.
Anne Ahi, çocuğunun kendisine gösterilmediğini ve toplamda 6 gün hastanede kaldığını anlatarak "Çıkmasınlar içeriden. İçim kan ağlıyor dünden beri. Ben bir anneyim. Bu anneye yapılmaz. 3 tane daha çocuğum var, onlar gayet sağlıklı. Onlar devlet hastanesinde doğdular. O zamandan şüphelerim vardı. Çocuğum parçalansın, otopsi olsun istemedim. Şikayetçiyim. Bu davanın arkasındayım. Asla peşini bırakmayacağım. Deselerdi ki 'Çocuğunuz için para istiyoruz.' ben onlara trilyonlar verirdim ama çocuğumu benden almasalardı." diye konuştu.
"BAŞKA BİR HASTANEYE SEVKİNİ ALACAĞIZ ÇOCUĞUMUZUN"
Özel Avcılar Hospital'da dünyaya gelen bebeği tedavi altında olan Ercan Gökdoğan ise "Bebeğim 15 Ekim akşamı, saat 19.00 gibi dünyaya geldi. 2-2,5 saat bizim yanımızda durdu. Bebek annesini emmediği için solunum sıkıntısı var dediler, yoğun bakıma aldılar. Kuvöze aldılar. Pazartesi, çarşamba, cuma görüş günleri var. Annesinden süt sağıp getiriyorum ve çocuğumu görüyorum. Onda herhangi bir sıkıntı yok. Annem ve kardeşim bugün süt getirmeye gelmişlerdi. Haberi görür görmez buradan ayrılmamalarını söyledim. Yoğun bakım ünitesine bakan doktor var. Onunla görüştük. Evrakımızı hazırladık. Birazdan başka bir hastaneye sevkini alacağız çocuğumuzun. Endişe etmiyorum, gördüm çünkü çocuğumu az önce, herhangi bir sıkıntısı yok." ifadelerini kullandı.
İDDİANEMEDE ADI GEÇEN HASTANELER NELERDİ?
AA'da yer alan habere göre şüpheli Fırat Sarı'nın elebaşısı olduğu suç örgütünün Akabe Sağlık Tesisleri AŞ'ye ait özel Avcılar Hospital Hastanesi, Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri AŞ'ye ait Özel Avrupa Şafak Hastanesi ve Özel İstanbul Şafak Hastanesi, Medilife Sağlık Hizmetleri ve Yonca Sağlık Hizmetlerine bağlı Özel Bağcılar Medilife Hastanesi ve Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Refik Arslan AŞ'ye bağlı Özel Bağcılar Şafak Hastanesi, Beymed AŞ'ye ait Özel Birinci Hastanesi, Doğamed AŞ'ye ait Özel Doğa Hospital Hastanesi, Reyap AŞ'ye ait Özel Reyap İstanbul Hastanesi ve Çorlu Reyap Hastanesi, Ekip Sağlık AŞ'ye ait Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Esenler Güney Hastanesi ve Silivri Kolan Hastanesi'nin yenidoğan yoğun bakım ünitelerini kiralayarak işletmesini devraldığı ve söz konusu hastanelerden tamamında doktorlar yerine hemşirelerin sağlık hizmeti sunduğu aktarıldığı iddianamede yer almaktadır.
İddianamede, bir hastaneye yapılan denetimin ardından bir şüpheli ve hastane çalışanının konuşması şu şekilde yer aldı:
"A.K: Denetim geldi mi sana da diyecektim.
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Geldi. Bu çocuk entübe gözüküyor sistemde.
A.K: Benim burada üç koli dosya vardı, iyi ki onları fark etmediler.
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Bu normal değil. Ben on beş yıldır çalışıyorum. Hayatımda böyle bir denetime girmedim. Cezalık bir şey değil. Ceza kesmek istediğinde gelir iki tane şeye bakar cezasını keser, parasını alır, çıkar gider.
A.K: Doğukan sence sadece Fırat Hoca'nın işletmelerine mi yapıldı?
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Sanmıyorum. Fırat Hoca bu kadar önemli bir insan değil. İstanbul'da bu kadar koordineli bir iş yapmazlar."
Bebek bir hastanın durumuyla ilgili örgüt elebaşı olduğu değerlendirilen şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in konuşmalarıysa iddianamede şu şekilde yer buldu:
"Şüpheli İlker Gönen: Şimdi Serenay beni aradı. Sabah beş buçukta diyalize giren var ya, o ölecek ben diyalizi yandan takmak zorunda kaldım. İlk çalıştı sonra çalışmayı durdurdu.
Şüpheli Fırat Sarı: Durdu ha.
Şüpheli İlker Gönen: Ölecek zaten çocuk. Beş buçukta damar yolu gitmiş, Serenay damar yolu için gelmiş. Satılmış niye geliyorsun diye kızmış."
İddianamede, hayatını kaybeden bir bebekle ilgili Hemşire Çağla Durmuş ve Dr. İlker Gönen'in konuşmaları da yer aldı. Konuşmalar şöyle:
"Şüpheli Çağla Durmuş: Hocam Karakoç ex. Şu anda şey, kalp tepe atılması seksen, satürasyonu otuz ama o seksen de adrenalinle yani.
Şüpheli İlker Gönen: Adrenalinle, tamam yapacak bir şey yok.
Şüpheli Çağla Durmuş: Aynen öyle ölüm morlukları falan da oluştu.
Şüpheli İlker Gönen: Tamam.
Şüpheli Çağla Durmuş: Aileye de kötüleşti diye haber verdik şimdi şu adrenalin etkisi geçene kadar kapattım kuvözün entübe... Makinada birazdan ex kabul ederiz yani.
Şüpheli İlker Gönen: Hahaha, neyse bir şey diyecektim de...
Şüpheli İlker Gönen: Aspirasyondan mı öldü yani?
Şüpheli Çağla Durmuş: Yani, ya zaten rengi falan iyi değildi, onun öleceği belliydi ama şey yani aspire etmiş.
Şüpheli İlker Gönen: Sabah gördük hayvan gibi ağlıyo, tamam rengi kötüydü ama.
Şüpheli Çağla Durmuş: Onun bir o süreci kaybetmişiz yani biz, dönebilme sürecini.
Şüpheli İlker Gönen: Uff tamam, yapacak bir şey yok yani.
Şüpheli İlker Gönen: Hah yani neyse Dursun abiyi gönderme. Aile gelene kadar tamam mı?
Şüpheli Çağla Durmuş: Hı hı tamam. Ben dosyada kötüleşip entübe olmuş gibi göstereyim.
Şüpheli İlker Gönen: Tamam."
Bebeğin babasının şüpheli ölüm şikayeti üzerine ise şüpheliler arasında şu konuşma geçti:
Şüpheli İlker Gönen: O tedaviler IV görünsün ha. Oral görülmesin.
Şüpheli Çağla Durmuş: Tamam tamam.
Şüpheli İlker Gönen: Şöyle, Fırat abiyi aradım meşgul. Şöyle diyeceksin, böyle böyle kötüleşti, işte ondan sonra entübe ettik, solunumuna baktık kalbi düştü. Müdahalesini yaptık ıvır zıvır. Dursun abiyle ağzın bir olsun yani.
İddianamede, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden bebekle ilgili üç şüphelinin konuşmaları da yer aldı:
Şüpheli Bahar Kanık: Hocam kalbi, Halime'nin kalbi yokmuş, cpr yapalım mı?
Şüpheli Fırat Sarı: Cpr bir iki tane dokunun, dönerse döndü. Dönerse biraz daha yaşasın ben gelinceye kadar.
Şüpheli Bahar Kanık: Valla siz gelinceye kadar... Kusura bakmayın.
Şüpheli Fırat Sarı: Ölmesin ha.
Bahar Kanık: Sarıkaya'nın da valla fişini çekecem gelmezseniz.
Şüpheli Fırat Sarı: Nasıl?Haha dedemin fişi.
Şüpheli Bahar Kanık: Haha çekicem fişi haha.
Şüpheli Fırat Sarı: Ölen mi oldu Ecem?
Şüpheli Ecem Koç: Başımız sağ olsun hocam Halime.
Şüpheli Fırat Sarı: Öldü mü gerçekten?
Şüpheli Ecem Koç: Öldü hocam, cpr'ını yaptık, adrenalini yaptık. Cpr'la da adrenalinle de dönmedi. Adrenalin kalbi geldi bir kendi kendine gitti. Zaten cpr'a da yanıt vermedi.
Şüpheli Fırat Sarı: Tamam. Yarım saat, kırk dakikaya oradayım geliyorum.
Şüpheli Ecem Koç: Ha geliyorsunuz, tamam hocam biz şu an ellemiyoruz makinaya bağlı.
Şüpheli Fırat Sarı: Ellemeyin, bilgi de vermeyin, orada dursun.
Şüpheli Ecem Koç: Aynen aynen açık duruyor her şey monitörde açık... Hiçbir şey yapmıyoruz.
İddianamede, bebek bir hastaya müdahale edilmediğiyle ilgili konuşmalar ise şöyle sıralandı:
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Kanka hasta kötüydü de bir tane bebek ölüyordu diyecektim. Gizlice girip iki dakika cpr yap çocuğa diyecektim de...
Şüpheli Hüseyin Günerhan: Nerede?
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Güneyde.
Şüpheli Hüseyin Güneyhan: Güneyden bize ne? Bırak bebek ölsün ki rahat şikayet edek...
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Hoca demiş ki kayarsa tüpünü çek demiş, yaşamaz bu demiş.
İddianamede, bir kişinin çalıştığı hastaneyi CİMER'e şikayet etmesiyle ilgili şüpheliyle arasında geçen konuşmalar da yer aldı:
O.Ö: Şey gitmiş tabi bizim avukat .... Halil anlaşma olmamış. Tabii ben de şimdi mahkeme sürecine de giriyoruz SABİM'e, CİMER'e dayiyim, döşiyim diyorum.
Şüpheli Hüseyin Günerhan: Daya döşe kanka.
O.Ö: Nasıl bir şey yazayım?
Şüpheli Hüseyin Günerhan: Kanka şey yaz, usulsüz hasta alımlarını yaz 112'den.
O.Ö: Nasıl oluyor?
Şüpheli Hüseyin Günerhan: 112 ayağı olmadan hasta kabul ediyorlar de, protokolsüz hasta kabul ediyorlar diye yaz ondan sonra.
O.Ö: Mert olayı mı?
Şüpheli Hüseyin Günerhan: Hıhı Mert olayı kanka.
O.Ö: İsmini bile veririm de senin arkadaşın olduğuna dua etsin o.
Şüpheli Hüseyin Günerhan: İsmini de ver, benim umurumda değil o.
Şüpheli Hüseyin Günerhan: Kanka bunu yaz, ondan sonra erişkindeki dosya mosyaları yazabilirsin usulsüz diye.
O.Ö: Hasta çarşafları mı?
Şüpheli Hüseyin Günerhan: Hıhı hasta basamaklarını şişiriyorlar, usulsüzlükler, çarşafları şişiriyorlar dersin. Eks bekletiyorlar, yatışını uzatıyorlar hastaların diyebilirsin.
O.Ö: Aynen aynen bunları yazayım.
İddianamede, hastanede tedavi gören 6 aylık bebeğin ölümüyle ilgili iki şüphelinin konuşmasına şu şekilde yer verildi:
Şüpheli Tuğçe Toptemel: Besledikten sonra bebek kötüleşti. Ben başına gittim sonra Gizem geldi, sonra bebek kusmaya başladı, acaba aspire mi etmiş olabilir, bir akciğerine falan baksa mıydınız hani aspire etmiş olabilir mi?
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Yani aspire etmiş olabilir de bu çocuk büyük çocuk prematüre değil ki.
Şüpheli Tuğçe Toptemel: Bayağı bir kustu.
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Prematüre değil ki hemen ölsün çocuk yani orada bir yarım saatlik can çekişmesi lazım o çocuğun, yani ben bunun açıklamasını yapamam, çocuk ölü anladın mı yani çocuk ölmüş ve bu çocuk rahat 2-3 saat önce ölmüş, çocuk kaskatı buz kesmiş.
Şüpgeli Tuğçe Toptemel: Neyden ölü?
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Yani bu çocuk böyle anlık bir şey değil, bu çocuğa cpr bile yapılmaz, bu çocuk kim bilir ne zaman öldü, ya bir anomalisi yok, kalp anomalisi yok bir şeyi yok, genetik bir hastalığı yok, normal altı aylık çocuk, ben ailesine ne diyeceğim?
Şüpheli Tuğçe Toptemel: Desetüre hiç olmadı biz bakımındaydık hiç olmadı, kameraları izle istersen hiç olmadı çünkü gözüme bir de büyük bebek ya bir de siyahi, siyah bir bebek olduğu için gözüm hep ondaydı, acaba morarırsa görmeyiz diye.
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Ya Tuğçe birazcık morarsa anlaşılmaz da çocuğun dudakları mosmor. Yani ben bunu daha nasıl hocaya ne diyeceğim, hoca gönderdi dün çocuğu, ailesine ne diyecem, aile zaten yabancı ortalığı ayağa kaldıracak, ortalığı yıkacaklar hastaneyi zaten büyük çocuk, almam bile yasak onu oraya."
İddianamede, şüpheli Fırat Sarı'yla ilgili soruşturma olduğuna dair ise şu konuşmalar yer aldı:
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Hocam şimdi bu denetim Sağlık Bakanlığı falan fasa fiso, benim korktuğum şey bu değil, Fırat hocayı örgütlü suç işlemekten yargılayacaklar, adamlar dava açmış, ben Fırat hocanın kaç tane emniyet müdürlüğünden dosyasını topladım.
Şüpheli Şeyhmus Çelik: Ne örgütü ya, ne örgütü ya?
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Hocam, adamlar sen yalandan sahte yani tedavi yapıyorsun, doktor koymuyor dosyalarda oynama yapıyor, hocam bizim telefonlarımız bile dinleniyor olabilir, bunları kimseye hoca söylettirmiyor bana.
Şüpheli Şeyhmus Çelik: Telefon dinlenebilir, doğrudur.
Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Hocam dinleniyor, biz Whatsapp'tan konuşuyoruz Fırat hocayla hep, anladın.
Şüpheli Şeyhmus Çelik: Valla doğrudur, Whatsapp'tan konuşmak lazım, dinlenir doğrudur e yazdığın zaten."