Aslında çok daha fazlası var! Peki, neden zeka potansiyelimizin altında bir performans gösteririz?
Her insan doğuştan gelen bir takım yetenekleri beraberinde getirebilir. Ancak doğuştan sahip olunan yeteneklerin geliştirilmesi onu ileriye ya da geriye götürür. Zeka kavramı da buna dahildir. Biz doğduğumuz andan itibaren sahip olduğumuz zeka seviyemizi ilerletmek ya da potansiyelimizin çok altında performans göstermek bizim elimizde. Feuerstein, yetersiz öğrenmenin en önemli sorununun pasiflik olduğunu vurgular. Zeka ise olguları elde etmek değil olguların nasıl elde edileceğini öğrenmekle gelişir. Bu noktada kendimize dürüst olmalıyız. İşte sahip olduğumuz zeka potansiyelinin çok altında performans göstermemize sebepler…
Korkmak
Bir hedefiniz var ama yalnızca korktuğunuz için arkanıza bakmadan kaçmak kendinize yapabileceğiniz en büyük haksızlıklardan biri olabilir. Elbette belirsizlik insanı yaradılış gereği korkutur. İyi de nasıl ileriye doğru bir adım atacağız? Öyle olsa insanlık 1 santim ileri gidemezdi herhalde. Adım atmaktan korkmayın!
Minimum direnç prensibiyle hareket etmek
Hiçbir alanda mücadele etmeyip zorlukları ve diğer her şeyi boğuşmadan kabullenmek mutluluğu ve iyi yaşanmış bir hayatı pek vadetmiyor. İnsanın direnç göstermesi, değiştirebileceği kadar şeyi değiştirmek için çabalaması, bazen de istediği şeyi gidip tutup söke söke almayı bilmesi gerekiyor.
Geçmişe fazlaca bağlı kalmak
İleriye doğru bir adım unutmak anlamına gelmiyor. Sizi geride tutan olayı unutmanız gerekmez; kendinizi geçmişe bağlamayın yeter.
Zihni devamlı olumsuzluklarla işlemek
Zannettiğimizin çok üzerinde bir kapasitesi ve genişlemeye müsait sınırları olan zihnimize sürekli olarak negatiflik empoze etmek beynimizin kötü yönde gelişmesine sebep olduğu gibi, karşımıza çıkan her fırsatın da sadece zorluklarını algılamak tüm fırsatları bir bir kaçırmamızla sonuçlanır.
Bünyeyi fiziken ve ruhen tembelliğe alıştırmak
Ataletin daha çok ataleti doğurması etkisiyle, bedeni hareketsizliğe, ruhu tembelliğe ne kadar alıştırırsak o kadar daha içinden çıkamadığımız bir girdaba giriyoruz.
Mükemmeliyetçilik
Evet şu başlığı gören her mükemmeliyetçinin bir parça kanı çekildi şu an. Önce gözleri kapatıp bir nefes alalım. Ve kendimize hatırlatalım; gerekirse saat kurup gözümüzün içine sokalım: Dünya mükemmelin etrafında dönmüyor!
Bir işi fazlaca karmaşıklaştırmak
En sık düştüğümüz hatalardan biri. Aslında kontrolü tamamen bizde olduğu halde, herhangi bir konuyu kendi ellerimizle sağa sola saçmak ve konu üzerinde kontrolü kaybetmek.
Dikkatimizin anında dağılabilmesi ve nasıl toplayacağımızı bilememek
Dikkatin hızlıca dağılması maalesef sık yaşadığımız bir problem. Ancak işin doğrusu, bu kısım biraz kişinin kendi elinde. Dikkat dağıtıcı unsurları etraftan uzaklaştırmak üzerine iki dakika kafa yorarsanız konu hallolabilir. Örneğin Facebook ve Twitter bildirimlerini kapatmakla başlayın. İşiniz bitince yahut mola verdiğinizde bakarsınız?
Kendimize inanmamak
Başarılı olacağımıza inanmıyorsak, bununla alakalı ciddi bir atılım yapabilmemiz de çok olası değil. Herhangi bir şeyi başardığınız zaman hakikaten de onu gerçekleştirmeye kadir olduğunuzu hiç takdir etmediniz mi? Küçük küçük şeyler büyük farklar yaratıyor.
Her şey için başkalarının onayını beklemek
Neden daima bir onay mekanizmasına ihtiyaç duyarız? Kendi ürettiğimiz şeye pek güvenmediğimizden mi yoksa basitçe bir pohpohlanma ihtiyacı mı? Her şeyden önce kendi kendinizin patronu olun ve yaptığınız, becerdiğiniz şeyi kimseye onaylatma ihtiyacı duymadan evvela kendiniz takdir edin.
Her 'olmayan' şeye mazeret üretmek
Çözüm bulup karar vermek ve bir kararı 'kararlılıkla' uygulamak yerine her türden dış bağlantıya mızmızlanmak da diyebiliriz.
Hedefsizlik
Herhangi bir alanda başarının birinci anahtarı, olduğumuz yerle yetinmeyip az ötesine geçmeye çalışmak. Açıkçası her güne bir hedef belirleyip onu gerçekleştirmek için bir miktar kendimizi zorlamamız gerekmekte. Aksi durum uyuşuk olmamıza neden oluyor.
Kendi iç sesimizi duymazdan gelmek
Gerçekten sizi en iyi o tanıyor ve bir bildiği var. Sizinle konuşan hatta bağıran bir ses var; bir kulak kabartıp muhakeme etmenizde sonsuz fayda var.