Yeni dönemde ABD-Türkiye ilişkileri
ABD'nin yeni başkanı Biden'la birlikte Türkiye-ABD ilişkilerinin, ABD'nin Orta Doğu'da izlediği politikalardan, Rusya'yı çevreleme çabalarından, NATO'nun daha etkin bir güç olarak kürede kullanılıp kullanılmayacağından, ABD'nin Türkiye'den bölgeyle ilgili ne tür taleplerde bulunacağından etkilenmesi kaçınılmaz. Habertürk TV Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir, kritik başlıkları yazdı
ABD'de sancılı bir şekilde de olsa başkan değişiyor. Mevcut başkan Trump'a karşı kazanan Joe Biden, ABD'nin 46. Başkanı seçildi. Biden, izleyeceği politikalarla; ABD'yi küresel alanda tekrar dünya lideri konumuna taşıyabilecek mi; izleyip göreceğiz. Önümüzdeki 4 yılda ABD-Türkiye ilişkileri eskiden olduğu gibi yine, "stratejik ortaklık" seviyesine yükselecek mi? Trump'ın tehditkâr tutumu Biden'la birlikte yerini daha doğrudan ilişkilerin kurulduğu; tehdit mektuplarının veya twitlerinin olmadığı bir döneme mi bırakacak? Yoksa beklentiler haklı mı çıkacak? Söylendiği gibi Biden, Türkiye'ye karşı şahin politikalar mı izleyecek? Trump'ın uygulamadığı sert yaptırımları uygulayacak mı? Bunların hepsi zaman içinde görülecek ve Biden'ın kurmay ekibi şekillendikten sonra biraz daha netleşecek. Yeni ABD Başkanı Biden'ın izleyeceği ekonomi politikaları ve dış politikadaki başarısı da şüphesiz Türkiye ile olan ilişkilerini etkileyecek. ABD'nin dünya ölçeğindeki nüfuz ve etki alanını artırmayı amaçlayan Biden, ABD'yi yeniden dünya lideri yapmaya çalışacak. Trump gibi Biden'ın da hedefinde Çin merkezli yeni bir dünya düzeni kurulması ve Asya Pasifik'in ekonomik-politik-askeri yükselişinin önüne geçmek olacağını kestirebiliriz. Biden'ın geleneksel Amerikan politikalarını izlerken Trump'tan farkı, izlediği yöntemler ve üslup olabilir. Biden'la birlikte Türkiye-ABD ilişkilerinin, ABD'nin Orta Doğu'da izlediği politikalardan, Rusya'yı çevreleme çabalarından, NATO'nun daha etkin bir güç olarak kürede kullanılıp kullanılmayacağından, ABD'nin Türkiye'den bölgeyle ilgili ne tür taleplerde bulunacağından etkilenmesi kaçınılmaz. Başlık-başlık irdelenmesi durumunda; Türkiye ile ABD arasında sorun olan ve çözülmesi gereken başlıklar şunlar:
CAATSA YAPTIRIMLARI: ABD'nin, Kuzey Kore, İran ve Rusya gibi hasımlarıyla mücadele kapsamında yürürlüğe koyduğu yasa, Türkiye'ye de S-400 alım programı ve Rusya ile enerji işbirliği projeleri nedeniyle yaptırım uygulanmasını öngörüyor. Trump bu yaptırımları uygulamayıp dondurmuştu. Biden'le birlikte bu yaptırımların uygulanması gündeme gelebilecek. Senato'nun yapısı, Biden'ın ekibinde, "şahin" kanattan isimlerin yer alıp almayacağı da bu politikasını yakından etkileyecek. Bu konuda Türkiye'nin atacağı esneme adımları ya da vereceği tavizler de etkili olabilir.
SAVUNMA SANAYİ: Türkiye'nin ihtiyacı olan kritik savunma ve silah sistemlerinin satışında ABD, Kongre onayını ve farklı gerekçeleri öne sürerek satışa yaklaşmıyor. Türkiye'nin savaş uçağı ihtiyacı, F-35 programından çıkarılması ile başka alanlara kaydı. Patriot hava savunma sistemini ABD, Türkiye'ye satmaya yanaşmıyor. Zorunlu olarak S-400'lere yönelen Türkiye'ye ABD yaptırım uygulama yoluna gitti. Diğer stratejik savunma sanayi ürünlerinde de yaklaşım aynı. ABD, Türkiye'ye bir müttefik gibi davranmıyor. Bölgedeki diğer ülkelere ya da taktik işbirliği yaptığı terör gruplarına karşı bu konuda daha ılımlı tutum sergiliyor.
FETÖ İLE MÜCADELE: ABD, FETÖ terör örgütü elebaşı Gülen, mahrem imamlar ve örgüt isimlerini Türkiye'ye teslim etmeye bugüne kadar yanaşmadı. Biden döneminde de farklı bir tutum veya tavır değişikliği beklenmiyor. Buna karşın ABD, Türkiye'de FETÖ'ye bulaşmış kendi vatandaşlarını ya da konsolosluk görevlilerini bıraktırmak için Türkiye'ye yoğun siyasi baskı yapabiliyor. Trump, Rahip Brunson örneğinde olduğu gibi bunu tehdit boyutuna vardırmıştı. Biden'ın da bu konuda baskıcı bir tavır sergilemesi bekleniyor.
PKK/YPG İŞBİRLİĞİ: ABD'nin geleneksel politikası olmasa da son dönemde Suriye'de PKK/YPG terör örgütüne yoğun silah, malzeme, teçhizat yardımı yaptı. Biden'ın söylemlerine ve vaatlerine baktığımızda ABD'nin terör gruplarını daha aktif olarak destekleme yönünde tutum takınacağını öngörebiliriz. Daha önce buradaki bir terör devletçiği ile Türkiye'yi beraber çalışması konusunda teşvik eden ABD, Biden döneminde de Türkiye'ye bu konuda bazı telkinlerde bulunabilir. Türkiye bunu reddetmişti ve sınır ötesi büyük operasyonlarla terör örgütünün devlet kurmasını önlemişti. Yeni dönemde de terör örgütüyle eşleşme kabul edilmeyecek. Bu mesele de büyük bir sorun alanı olarak önümüzde duruyor.
NATO MİSYONU: ABD'nin önündeki büyük hedef Çin'in yükselişini önlemek. Ancak ABD'nin bu hedefine giderken önündeki en büyük engellerden biri de Rusya. ABD, son dönemde Türkiye ile Rusya'nın yakınlaşmasını da gerekçe göstererek bölgede, Türkiye dışında kendisine yeni müttefikler oluşturuyor. Yunanistan'da ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nde yeni üsler kurması bu amaca yönelik. ABD, Biden döneminde başarabilirse NATO'yu ve üye ülkeleri, Rusya'nın çevrelenmesi amacıyla daha aktif kullanmak isteyebilir. NATO'yu eski gücüne kavuşturmak amacıyla askeri olarak üye ülkelerden farklı coğrafyalarda destek isteyebilir. Doğu Akdeniz, Baltık, Karadeniz, Orta Doğu coğrafyalarında, "NATO misyonu" adı altında yeni görev güçleri görebiliriz. Son dönemde Atlantik İttifakı içinde tam manasıyla yer bulamayan ve terörle mücadelesinde ittifakın desteğini göremeyen Türkiye, bu taleplere nasıl yanıt verecek? Göreceğiz.
SURİYE VE IRAK: Trump, Suriye'den askerlerini çekme kararı almış, bir kısmını Irak'taki üslere çekmiş ancak manasıyla ABD'nin bölgeden çıkışı söz konusu olmamıştı. Trump başkan seçilseydi, yarım kalan işi bitirmesi söz konusuydu ancak Biden'ın ABD askerlerini ve silahlı gücünü, CENTCOM'u bu coğrafyalarda daha fazla kullanmak isteyebileceği söyleniyor. CENTCOM demek ABD'nin PKK ile ve devlet altı örgütlenmelerle daha fazla iş tutması anlamına geliyor. ABD'nin Irak'ta da terör örgütü PKK'ya alan açması ve Bağdat ve IKBY ile yaptığı anlaşmaları koz olarak kullanması işten bile değil. ABD'nin Irak'ta askeri üsleri bulunuyor.
EKONOMİK İLİŞKİLER: Trump, Türkiye'den istediklerini alabilmek için ekonomi silahını çekmekten de geri durmadı. Henüz ekonomik ambargo yürürlüğe girmedi ama F-35'in bazı parçalarının üretim-tedarik zincirinden Türkiye'nin çıkarılması, ikili ticari ilişkilerde 100 milyar dolarlık hedefin gerçekleşmesine yönelik adımların atılmaması, demir-çelik kotaları veya bazı ürünlerin alımı konusunda çok da istekli/hevesli davranılmadığına tanık olduk. ABD merkezli fonların speküle ataklarına tanık olmadık ancak ABD, küresel finans adımları, sermaye kontrolü açısından Türkiye aleyhine bazı adımlar attı. Türkiye'nin Katar'la ilişkilerinde de sermaye kontrolü ve blokajına yönelik geçmişte bazı adımlar attı.