Dedikodu hakkında tüm bildiklerimiz yanlış mı? Dedikodu yapanlar daha başarılı!
Toplumsal açıdan dedikodu yapmak hoş görülmese de birçok kişinin dedikodu yaptığı bilinen bir gerçek. Her kültürde ahlaki değerlere uymayan bu eylem hakkında yapılan araştırma sonuçları ise oldukça şaşırtıcı. ABD'deki Stanford Üniversitesi'nde 216 kişinin katılımıyla gerçekleşen araştırmaya göre, dedikodu yapanların daha mutlu ve sağlıklı olduğu tespit edildi. Peki dedikodu hakkında şimdiye kadar tüm bildiklerimiz yanlış mı?
Araştırmaya katılanlar arasında dedikodu yapanların, işbirliğine daha yatkın ve egoistlikten daha uzak olduğu gözlemlendi. Genel ahlaki kurallar açısından pek de hoş karşılanmayan dedikodunun aksine bazı ufak sohbetler, kötü bir söylenti yaymak yerine uzun zamandır saklanan gerçeklerin ortaya çıkmasına sebep olabiliyor. Araştırma sonuçlarına göre dedikodu 'erken uyarı sinyali' olarak görülüyor.
Psychological Science Dergisi'nde yayımlanan araştırmanın sonuçlarıyla ilgili değerlendirme yapan Dr. Matthew Feinberg, "Katılımcıları gruplara böldük ve yaptığımız deneylerde dedikodu yapanların başarı yüzdesinin yüksek olduğunu, bu kişilerin güvenilmeyen grup üyelerini dışladığını belirledik. Elde ettiğimiz bulgular toplum ve grup çalışmaları için önemli olumlu yanları olduğuna işaret ediyor" dedi.
KİM DAHA ÇOK DEDİKODU YAPIYOR? KADINLAR MI ERKEKLER Mİ?
Genellikle dedikodunun kadınlar tarafından yapıldığı söylenir. Peki, bu ne kadar doğru? Erkeklerin dedikodu yapmadığını nereden biliyoruz? Yapılan bir araştırmada 'dedikodu' kelimesi için yapılan Google aramalarının yüzde 67’sinde kadın, yüzde 7’sinde erkek ve yalnızca yüzde 31’inde hem kadın hem erkek görsellerinin çıktığı tespit edildi. Bu da erkeklerin dedikodu yapmadığına dair imajı pekiştirse de araştırmalar kadın ve erkeklerin aynı oranda dedikodu yaptığını ortaya koydu.
DEDİKODU YARARLI BİLGİNİN AKTARMANIN YOLU
Dedikodunun geçmişinin dilin kökenine kadar uzandığı biliniyor. Üstelik Evrimsel Psikolog Robin Dunbar, dilin insanların dedikodu yapabilmesini sağlamak için evrimleştiğini savunuyor. Dedikodu, geçmişten günümüze kime güvenebileceğiniz veya güvenemeyeceğiz konusunda sosyal olarak yararlı bilgiler aktarmanın bir yolu olmuştur.
DEDİKODU KELİMESİNİN ANLAMI ZAMANLA DEĞİŞTİ
Geçmişte sosyal çevrede uyum ortamı yaratan dedikodunun çatışmayı hafiflettiği biliniyor. Orta Çağ boyunca, dedikodu kelimesi (eski İngilizcede 'vaftiz baba' anlamına gelen godsibb), doğum sırasındaki kadınları destekleyen kadınları tanımlamak için kullanıldı.
Zamanla, dedikodu terimi bir tanıdık, bir arkadaş ve daha sonra 'tanıdık veya boş konuşma yapan herkes' anlamını kazandı. Bugün, bu terim dedikodu davranışında bulunan belirli bir kişiye ve yapılan eyleme verilen isim oldu.
ÖNCEDEN OLUMSUZ BİR ANLAMI YOKTU
16-18. yüzyıllarda Avrupa’daki cadı avlarına kadar dedikodunun olumsuz bir anlamı yoktu. Ancak sonrasında dedikodu, büyücülük ve büyücülük suçlamaları için kullanılan bir terim haline geldi. Bu durum da kelimenin 'kadın konuşması' olarak olumsuz bir şekilde klişe haline gelmesine sebep oldu.
Ancak, 17. ve 18. yüzyılda 'dedikodu' kelimesi İngiliz kafelerinde (coffee house) erkeklerin konuşması olarak da tanımlandı. Eğitimli ve zengin erkeklerin buluşma noktası olan bu kafelerde erkekler entelektüel sohbetler yaptı. Bu da kadınların söylenti yayarken erkeklerin ciddi konuşmalar yaptığı algısını güçlendirdi.
ERKEKLER DEDİKODU YAPMAZ MI?
Westminster Üniversitesi'nden Kathryn Waddington yaptığı araştırmada dedikodunun genelde önemsiz ve tehlikeli bir kadın konuşması olarak görülmesini yıkan bazı kanıtlara ulaştı. Sonuçlara göre erkekler, iş yerinde dedikodu deneyimleri hakkında konuşurken genellikle "Ben dedikodu yapan biri değilim ama…" diyerek başlarlar ve daha sonra dedikoduyu stratejik ve politik olarak nasıl kullandıkları hakkında konuşmaya devam ederler.
ERKEKLER FARKLI SORULAR TERCİH EDİYOR
Dedikodu anlamını farklı bir yöne çekmek için 'dükkan konuşması', 'toplantı sonrası bilgi alma' ve 'koridor sohbetleri' gibi alternatif ifadeler kullanılıyor. Erkekler bu terimleri kullanırken daha rahat hissediyor gibi görünüyor. "Hiç yeni dedikodu var mı?" demek yerine "Her şey nasıl gidiyor?" diye sormayı tercih ediyorlar. Sorular farklı olsa da niyet temelinde aynı.
İŞ YERİNDE DEDİKODU YAPMAK ETİK Mİ?
İş yerinde yapılan dedikodu ise bambaşka bir kategoride yer alıyor. İş arkadaşlarını çekiştirmek veya arkasından konuşmak ortaya olumsuz yargıların çıkmasına sebep olur. Ancak dedikodu yapmak hem olumlu hem de olumsuz duyguları ifade etmenin bir yolu ve sosyal adaletsizliğe yöneltilen duygusal bir tepkidir.
DEDİKODU 'ERKEN UYARI SİNYALİ' OLABİLİR
Dedikodu aynı zamanda etik olmayan veya profesyonel olmayan davranışlarla ilgili bir endişenin tartışılmasına olanak sağlayabilir. Örneğin cinsel istismarla ilgili konuşmak hiç kimse için kolay değildir ama 'dedikodu' başlığı altında bu bilgiyi paylaşmak daha kolay olabilir. Dedikodu yapmak, gözardı edilmemesi gereken konular olduğunda 'erken uyarı sinyali' görevi görebilir.
Elbette dedikodunun önemli bilgileri ortaya çıkarması 'iyi' bir davranış olduğunu göstermez. Dedikodu, insanların veya kurumların saygınlığına zarar verebilir. Biri hakkında dedikodu çıkarmak ve yalan yanlış bilgi yaymak bir çeşit zorbalık olabilir.
DEDİKODU GERÇEKLERİ ORTAYA ÇIKARDI
Ancak dedikodu, son 25 yıl içinde yavaş ama büyük bir değişim geçirdi. İletişim ve iş dünyasında bir araştırma konusu olarak önem kazanan dedikodu, olumsuz anlamından sıyrılmaya başladı.
Özellikle ABD’de doğan #MeToo hareketi dedikodu algılarını değiştirdi. Bu hareket, korku ve ayrıştırma olmadan psikolojik anlamda güvenli bir ortamın yaratılmasında ve bireylerin kendilerini rahat bir şekilde ifade edebilmesinde büyük rol oynadı.
Dedikodunun bir problem olmaktan çıkmasıyla, problemin arkasında gizlenen gerçeğin ortaya çıkması bir oldu.
Dedikodu yapmanın faydalı olup olmadığını uzmanlar yanıtladı…
'RAHATLAYICI BİR YÖNÜ VARDIR'
Psikiyatr Dr. Ayhan AKCAN;
"Kültürden kültüre fark eder. Bizim kültürümüze göre dedikodu iyi bir davranış değil. Dedikodu, eğer başkalarına zarar vermiyorsa, onları zora sokmuyorsa, insanları paranoya, kıskançlık ve öfke durumuna getirmiyorsa makuldür. Ancak bizim kültürümüzde böyle değil. Dedikodu, daha çok çatışmaları olan, konuşarak veya iletişimle olayı çözmek istemeyen içe dönük, dışa dönük olmayan insanlar yapıyor. Dedikodu, belli bir noktadan sonra kavga ve mahkemelik olmaya kadar gidiyor. Kişinin hayatını etkileyen bir durum yoksa dedikodunun rahatlatıcı bir yönü vardır. Dedikodu deşarj ve dışa vurum olarak ortaya çıkıyor."
'BAŞKALARININ DA SORULARININ OLDUĞUNU BİLMEK İNSANLARI RAHATLATIYOR'
Psikolog Mehtap GÜNGÖR;
"Kendini ifade etme konusunda olumlu etki yaratır. Böyle bir gerçek var. Yalnızlaşmayı azaltan bir durumdur. Dedikodunun türüne göre değişir. Diğer hayatları kıskanma, fazla önemseme kişiye zarar verir. Ama başka insanlarla konuşuyor olabilmek olumludur. Eskiden var olan ve halen Anadolu'da devam eden kadınların evlerde bir araya gelmesi, erkeklerin kahvehanelerde bir araya gelerek sohbet etmeleri iç dengeyi oluşturmak amacıyla yapılır. Sadece kendisinin değil başka insanların da sorunlarının olduğunu bilmek insanları rahatlatıyor."
'DEDİKODU YAPARAK İLETİŞİM KURMUŞ OLUYORLAR'
Psikiyatr Dr. Tanju SÜRMELİ;
"İnsanlar dedikodu yapmaktan mutluluk duyabilirler. Böylece iletişim kurmuş oluyorlar. Bu insanları iyi hissettirebilir. Dedikodu kültürsel olarak farklılık yaratmaz. Birçok toplumda dedikodu prestijli bir şey değildir. Bu çalışmada da insanlara dedikodu yaptırmışlar. Dedikodu yapmazlarsa gruptan atmışlar. Bu şekilde bencillik oluşmamış. Daha mutlu olmak değil daha çok iletişim kurdurulmuş. Bu kişiler yanlış yapmaları halinde dedikodunun bulunduğu grupta bunun duyulacağını bildiği için normlara zorlanmış. Burada dedikodu mutluluktan çok iletişim kurma becerilerini arttırmış."
'DEDİKODU, KİŞİYİ KENDİ HAYATINDAN UZAKLAŞTIRIR'
Davranış Bilimleri Uzmanı Aşkım KAPIŞMAK;
"Dedikodudan anladığımız başkalarının hayatlarını gizlice konuşmak ise bu tespit yanlış. Çünkü dedikodu insanı kendi hayatından uzaklaştırıp başkaları ile ilgili zanlar yaratmaya götürür. Zihne verdiği zarar ise; ön yargıyı arttırır, bir araya gelmiş insanların muhabbetlerinin içeriğini seviyesizleştirir. Biz buna boş muhabbet deriz. Aklı gereksiz bilgilerle doldurur. Hiçbir faydası olamaz sadece kendi acılarından o an için uzaklaştırır, uzun vadede ciddi ilişki zararları verir. Çünkü her dedikodu eklenerek abartılarak yapılır. Amerika gibi hedonizm olduğu ülkeler için sosyal gerçeklerden uzak kalmanın bir yöntemidir. Çünkü kendine odaklanırsa ciddi psikolojik zarar görecek, ne gerek var oysa bırak kendini, haklarını, doğrularını, aileni, konuş başkalarını rahatla!"
'BİRBİRİNİN AÇIĞINI ARAR ŞEKİLDE MUTSUZLUKLAR ORTAYA ÇIKABİLİYOR'
Psikolog Alanur ÖZAL;
"Dedikodu, yapan kişi için rahatlatıcı bir olay üstündeki ağırlığı atıyor. Bütün sıkıntıyı karşı tarafa gönderiyor. "Ben bendeki bilgiyi gönderdim, karşı taraf ne yaparsa yapsın." Yapan kişi için rahatlatıcı durum. Toplumda insanlar birbirleriyle konuşuyorsa, bu konuşmalar da olumlu karşılanıyorsa önemlidir. Bu konuşmaların olumlu karşılanması söz konusu değilse, birbirinin açığını arar şeklinde ise mutsuzluk ortaya çıkıyor. İnsanlar bunu yaparlarken neyi nerede söyleyeceklerini iyi ayarlamaları lazım."