"Vatandaş imkansızı istiyor"
Finansbank GM'si Güzeloğlu HABERTURK.COM'a konuştu
UFUK KORCAN / HABERTURK.COM
Son yıllarda en fazla tartışılan sektörlerin başında bankacılık geliyor. Özellikle alınan ücret ve komisyonlara yönelik yapılan eleştiriler ve düzenleyici kurumların aldıkları önlemler bankacılık sektörünü gündemin üst sıralarında tutuyor. Hem yoğun rekabet ortamı hem de alınan tedbirler sektörün “iş yapış” biçiminde yapısal değişikliklerin yaşanmasına neden oluyor. Kurumların neredeyse tamamı “maliyet hesabı” nedeniyle bireysel bankacılık faaliyetlerini dijital ortama yönlendirme çabasında. Sektörün düşen özsermaye karlılığı “büyüme-kredi” korelasyonunun tartışılmasına neden olurken KOBİ ve ticari bankacılığın önemi her geçen gün artıyor.
Böyle bir ortamda Finansbank Genel Müdürü Temel Güzeloğlu ile BDDK’nın aldığı önlemler, mobil-internet bankacılığının geleceği, Finanbank’ın planlanan yüzde 40 halka arzının ne şekilde yapılacağı, sektör ve Finansbank’ın hedefleri, Fed’in faiz artırım sürecinin Türkiye’ye etkilerini konuştuk.
İşte HABERTURK.COM’a konuşan Temel Güzeloğlu’nun yaptığı çarpıcı açıklamalar:
Medyada olduğu gibi bankacılıkta da dijitale yatırım artıyor. Artık şubelere ihtiyaç hergeçen gün azalıyor. Bu süreç bizi nereye götürüyor? İleride şubelere ihtiyaç kalmayacak mı?
-Hiçbir zaman şubelerin kapanacağını düşünmüyorum. Hala bankacılıkta birebir danışmanlık gerektiren işler var. Artı bireysel bankacılıkta digitalleşmeye gitse de hatta bu danışmanlığı paketlenmiş ürünler olarak tanıtsanız da KOBİ ve ticari bankacılığa geçtiğinizde hala orada olmanız lazım. O esnaf içinde organize sanayi bölgesi içerisinde olmanız lazım. Onların bir parçası olmanız lazım ki onlarda belli bir güveni, yardımlaşmayı, danışmanlığı ortaya koyabilin. KOBİ, ticari ve kurumsal bankacılık şubeler aracılığıyla olmaya devam edecek. Ama bireysel bankacılıkta şubeleşmenin çok çok azalacağını düşünüyorum ileride. Belki bundan 10 sene sonra bireysel bankacılık tamamen şubesiz yapılıyor olabilir.
ŞUBE SAYILARI ARTIK HIZLI ARTMAYACAK
Peki bireysel bankacılık şubesiz yapılacaksa bankaların şube sayılarında bir azalma olacak mı?
-Bizim Türkiye genelinde 670 civarında şubemiz var. Tamamında belki bir iki istisnai şube olabilir tamamında ticari nitelikli hizmetler sunuyoruz. Biz bu şubeleri bireyselden çok KOBİ bankacılığı ticari bankacılık için sahada tutuyoruz. Kendimiz için 670 şube rakamı azalacak diyemem. Azalırsak KOBİ bankacılığından yemek zorunda kalırız, biz bunu istemiyoruz. Türkiye’de 1200 şubeli bir banka olmak gerekir mi? Ondan çok emin değilim. Şu anlamda gerekebilir; “Her ilçeye şube açacağım ben” diyebilir bir banka. Ama gerçekten bizim gibi bir banka için bu boyut yeterli. Daha fazlasına ihtiyaç yok, ama daha aza da inemezsiniz. İnerseniz Türkiye’nin ticari haritasını tam olarak kapsayamayabilirsiniz.
O zaman şubelerin yerlerinin değiştirilmesi gündeme gelebilir…
-Biz bunu zaten yapıyoruz. Bu senenin başından bu yana çok sayıda şubemizin yerini değiştirdik. Böyle değişiklikler yapmaya devam edebiliriz. Çünkü biz bireysel bankacılığın ağırlıklı olduğu bir banka olarak bugüne geldik. Şubelerimizde bireysel yerlere daha yakın ticariye uzak kalmış yerlerimiz var. Bunları ticari alanlara yaklaştırıyoruz. Örneğin Bağdat Caddesi’ndeki iki şubemizin yerini ticari bölgelere aldık. Ben şunu merak ediyorum 1.000 şubeli bir banka 5 sene sonra bir miktar fazla şube elinde kalacak. Ya bu şubeleri ticari alanlara kaydıracaklar ya da kapatacaklar.
Finansbank’ta mobil bankacılığın geldiği nokta hakkında bilgi verir misiniz?
-Bizim şu an mobil +internet kanalları olarak baktığınızda para transferlerinin yüzde 95’inden fazlası elektronik kanallardan gidiyor. Bu belki tam ölçüt olmayabilir çünkü para transferleri en elektronikleşmiş alan. 500 bin tane mobil aktif kullanıcımız var. İnterneti dahil edersek bu rakam 800 bine çıkıyor. 3.2 milyon müşterinin dörtte biri bu kanallarda aktif.
GERİYE ÜÇ KURUŞ KALIYOR
Bu oranlar nerelere gider?
-Bu oranların yüzde 80’lere, 10-15 yılda yüzde 100’lere ulaşacaktır. Bunu bankalar da zorlayacaktır. Çünkü bunun altındaki itici güçler var. Masraf ve komisyonların azaltılması bankacılıkta müşterilerden gelen bir talep. Ama masraf ve komisyon neden var? Bankaların çok yüklü bir masraf bazı var. Şube dediğiniz şey aslında çok pahalı bir şey. Bugün İstanbul’da herhangi bir şubenin aylık kirası 50-60 bin TL. Üzerine yıllık lisans masrafı ve içinde çalışan arkadaşlarımızın masrafları, güvenliği, alarm sistemi eklendiğinde çok yüksek bir masraf bazı var. “Bankalar paradan para kazanıyor” görüşü Türkiye’de enflasyonun yüksek olduğu dönemlerden kalma bir düşünce. O zaman faizler yüzde 60-65’ti. Bankalar 50’yle para toplayıp 65’le sattığında 15 puan para kazanmış. Artık öyle bir durum yok. Banka 10’la topluyor, 11’le satıyor. Sattığının bir kısmı da batıyor zaten. Geriye üç kuruş bir şey kalıyor. Bankanın masraflarını karşılayacağı kalem de masraf ve komisyonlar. Tüketiciler “biz bunları ödemeden bankacılık yapalım” dediği zaman bankaların birşekilde kendi masraflarını azaltmaları lazım. O noktada da mobil-internet devreye giriyor.
Enpara.com bu düşünceyle mi ortaya çıktı?
-Evet. Masraf konusunu en uç noktaya çektik. Masraf yok, hatta daha düşük faiz marjıyla bile çalışabiliriyorum enpara’da. Mevduat faizini yüksek tutuyorum, kredi faizini düşük tutuyorum, hiçbir komisyon-masraf almıyorum. Buna rağmen hala enpara.com’u ayakta tutabiliyorum. Karlı bir müessese haline geliyor. Yani enpara.com, bankalar neden masraf-komisyon aldığına en güzel örnektir. Benim şubem olmasın, müşteri şubeye gelmesin, ben de masraf-komisyon almayayım…
Yani “enpara.com ayakta kalsın” sizin için yeterli bir gösterge mi?
-Hayır. Amaç uzun vadede oluşacak bankacılık örneğini bugünden en güçlü örneğini yaratmak. Enpara.com küçük boyutlarda karlı olmaz. Çünkü sabit maliyetleri var. Bu sabit maliyetleri aştıktan sonra enpara.com belli bir boyuta geldikten sonra karlı hale gelir. Enpara.com bugün yavaş yavaş başabaş noktasına gelmiş durumda. Önümüzdeki senelerde karlı bir birim olacak. Boyut büyüdükçe karlılık artar.
Ne kadar müşterisi var enpara.com’un?
-Yaklaşık 200 bin müşterisi var. Hergün 1.000 yeni müşteri ekliyor. 2015 sonunda 400 bin müşteriye ulaşacağımızı hedefliyoruz. 3.5 milyar TL mevduat hacmine ulaştı. Finansbank’ın toplam mevduat hacminin de yüzde 10’unu kapsamakta.İhtiyaç kredisindeki satış rakamları, Finansbank’ın toplam günlük ihtiyaç kredisi satışının yaklaşık yüzde 15’ini oluşturuyor. Günde yaklaşık 4-5 milyon TL tüketici kredisi veriyoruz. Yani enpara.com bankanın 60 ila 100 şubesine eş değer duruma geldi.
Tahsili gecikmiş alacaklar ne durumda enpara.com’da? Bankadan daha mı iyi?
-Evet bankadan daha iyi durumda.
Neden?
-Müşteri kitlesinin yapısından olduğunu düşünüyorum. İnternet dünyasına yakın olan kişiler buraya geliyorlar. Burada gerçekten yüksek standartlar uyguluyoruz. Kredi için kullandığımız skorlama daha yüksek. İnternete açık olduğu içinde dolandırıcılığa daha açık olduğu için skorlamamız daha sıkı. Enpara’da her işlem son derece basit ve sade olduğu için de bu kadar başarılı oldu. 27 Ağustos’ta yeni bir kredi kampanyası başlattık. Ürünü çok sade ve basit yaptık. Hiçbir masraf ve komisyon almıyoruz. Islak imzaya gerek olmadan sadece 1 dakikada kredi veriyoruz. Aylık faiz oranı ise yüzde 1.09. Bu kampanya da mobil-internet bankacılığın neden müşteriler için cazip olduğunun örneği.
KREDİ KARTI ARTIK KARLI BİR ÜRÜN DEĞİL
Kredi kartı her dönem neden tartışılıyor?
-Müşteri kredi kartına en fazla taksidi versin istiyor. En fazla para puan versin istiyor. Aidat da alınmasın istiyor. Kredi kartı çağrı merkezi ağır bir üründür. Müşteri çağrı merkezi de 30 saniyede açsın istiyor. Böyle bir ürün mümkün değil. Müşteri imkansızı istiyor. Kredi kartından bugün kar ediyorum diyen iki banka yoktur. Dışarıdan kredi kartı çok karlı bir ürün olarak görülüyor ama birçok banka kredi kartını zararına çalıştırıyor. Çünkü büyük müşteri tabanlarına bir ürünle penetre edebilmek. Bugünkü haliyle kredi kartı Türkiye’de karlı bir ürün değil. Bakarsanız bizim kredi kartında pazar payımız küçülüyor.
İnternet dolandırıcılığa açık bir platform değil mi?
-Dolandırılığı önlemede iyiyiz diyemeyiz tüm sektör olarak. Hackerlar her zaman yeni şeyler bulacak. Sizin de hazırlıklı olmanız lazım. Şu anda bankalar hackerların önünde gidiyor. Ama bütün dünyada hackerlar bankaları ürkütüyor. Şu ana kadar sistemde alınan önlemler nedeniyle Türkiye’de büyük olaylar olmadı. Umarım bundan sonra da olmaz.
BDDK’nın masraf ve komisyonları sınırlayan önlemleri sektörü nasıl etkiler?
-BDDK’nın aldığı sınırlamalar aslında tüketicilerin bugüne kadar istediği şeyler. Muhtemelen bunları koymasaydı muhtemelen rekabet zaten bunları bu noktaya getirecekti. Önemli olan bankaların bundan sonra yeni düzenlemeye uygun maliyet yapılarını gözden geçirmeleri. Bankalar zaten müşterilerin talebini dinliyordu. Rekabette fiyat avantajı da önemli bir kriter. Zaten gidişat bu yöneydi. Şimdi daha hızlı işeyecek bu süreç. Bankalar şimdi “biz bu masrafları alamıyoruz. Madem masraf-komisyon gelirlerimiz düştü. Biz de müşterilerimize sunduğumuz şu servisleri azaltıyoruz” diye düşünecekler. İyi olmayan durum şu oldu; bu geri çekilme rekabetle olacak. Yani bankalar servisleri daha yavaş geri çekecek. Bunun bankacılık sektörüne bir zararı olacak mı? Orta vadede olacak. Gelirler hızla düşecek ama giderler yavaş yavaş azalacak. BDDK şunu deseydi durum farklı olurdu, “Şu masrafları alamazsınız ama müşterileriniz telefonlarını da 30 saniyede açamazsınız. Şubelerde de 8 saat servis veremezsiniz, 3 saat vereceksiniz. Bunun yanında 1 gün içerisinde tüketici kredisi veremezsiniz, 7 gün içerisinde vereceksiniz…” O zaman biz de maliyetleri azaltma anlamında daha rahat olurduk. Rekabet maliyetlerin azaltılma hızını azaltıyor. Ancak gelinecek noktada bankaların telefonlara yanıt verme süreleri uzayacak… 1-2 sene sonra maliyetler ve giderler aynı noktaya gelir. Ama gelinen noktada daha az masraf daha az hizmete dönüşecek. Aynı servis seviyesi daha düşük gelirle sürdürülemez.
Peki bu süreç bankaları eleman azaltımına zorlar mı?
-Bunlar yaşanırken sistem büyüyor, bankaların müşteri sayıları artıyor. Bugüne kadar şöyle bir şey oluyordu: Biz her yıl eleman sayısında 500-600-1000 kişi büyüyerek gidiyorduk. Önümüzdeki dönemde eleman azaltımı olmaz ama yeni işe alımlarda büyüme de olmaz.
BANKA KARLARINI KISKANMAYI BIRAKALIM
Bankaların karlılığı neden göze batıyor?
-Sektörün karlığı aslında Türkiye’nin karlılığı. Bankacılıkta şöyle bir şey var: 100 TL krediniz varsa BDDK diyorki (bütün dünyada regülatörler söylüyor) 12-15 TL sermayen olmalı. 14 TL olarak biz hesaba katalım. Önümüzdeki dönem kredilerin büyümesi lazım. Ne kadar büyümesi lazım? En azından ekonomi kadar büyümesi lazım. Çünkü krediler ekonomi kadar büyümezse ekonomi bir süre sonra büyüyemez noktaya geliyor. Ekonomi ne kadar büyüyecek? Diyelimki Türkiye’nin büyüme iştahı reel yüzde 5. Buna yüzde 9 enflasyonu koyarsanız nominal yüzde 14’lük büyümeye denk gelir. Kredilerin de önümüzdeki sene ekonomi kadar büyüyecekse yüzde 14 büyümesi gerekir. Yani kredilerin gelecek yıl 114 TL olması lazım. 114 TL kredi olacaksa bunun yüzde 14’ü kadar sermayen olmalı. Yani sermaye de 16’ya çıkmalı. Peki bu sermaye nasıl artacak? Ya hissedar elini cebine atıp bankaya para koyacak. Ya da geçen yılki kar sermayeye eklenir. Yüzde 14’lük büyümeyi karın getirmesi lazım. Dolayısıyla Türkiye reel olarak yüzde 5 büyümesi gerekiyorsa kredi büyümesinin yüzde 14 olması lazım. Kredi büyümesi yüzde 14 olmayan bir bankacılık sektörü belli bir süre sonra ekonomiyi boğmaya başlar. Bankacılık sektörünün sermaye getirisi Türkiye ekonomisinin büyümesini belirler. Ben bunu daha önce birkaç defa söyledim. Bloglarda bunun altına şöyle yazanlar oldu: İyi iyi borçlandırın bizi.. Ben seni borçlandırmıyorumki. Ben sana iş kurman için para veriyorum. Tüketim de ekonomiyi büyütür. Eve mobilya almak için kredi vermezsek mobilyacı üretim yapamaz. Üretimi tüketim destekler. Bankalar hem üretim hem de tüketim tarafında.
Bankaların karlılığı bugün nerede?
-Bugün yüzde 3 sermaye karlılığı olan banka da var yüzde 13 olan var. Sistemde ortalama yüzde 10 civarında. Bu oran inşallah sene sonu yükselecek. Bankalar gelirleri konusunda daha disiplinli davranmalı evet. Ama şunu bilmemiz lazım, bankaların karlılığı, sermaye getirisi ülkenin büyümesinin altında olmaya başlarsa, yavaş yavaş memleketin büyümesi aşağıya gider. Artık bankaların karlılığını kıskanmayı bırakmalıyız. Çünkü bankalar karını sermayeye ekler, o da krediye dönüşür.
Gelecek yıl nasıl olur özsermaye karlılığı?
-Daha iyi olacak diye ümit ediyorum. Son masraf-komisyon düzenlemesi biraz aşağıya çekecek ama ciddi bir etkisi olmaz. Sermaye getirilerini yarım puan aşağıya çekebilir. Yüzde 14 civarı götürebilir sistem. Belki 14’ün bile bir miktar üzerine çıkabilir.
KREDİ KARTINDA YÜZDE 24 KÜÇÜLECEĞİZ
Kredi büyüme nasıl?
-Sektör açısından bu yıl iyi değil. Finansbank olarak bizim iyi. Toplamda biz ilk yarıda yüzde 7 civarı büyüdük. Seneyi de yüzde 15-16 civarı bitiririz. Bizim bireysel kredilerde büyüme hızımız çok düştü. Bunu özellikle yapıyoruz. Bankayı bireyselden KOBİ’ye yöneltiyoruz. KOBİ ve ticari kredilerde sene sonu yüzde 40 büyümüş olacağız. Bu sektörün iki katı bir büyüme ticari kredilerde. Bankayı son 2.5 senedir bireyselden KOBİ ve ticariye döndürmeye çalışıyoruz. Hızla da dönüyüruz. 2.5 yıl önce kredilerin yüzde 65’i bireyseleydi. Bugün bu oran yüzde 48. Bunu yüzde 70’i kurumlara diye çıkartacağız. Özellikle kredi kartında bu yıl yüzde 24’e yakın küçülmemiz olacak. Sektör de kredi kartında küçülüyor. Radikal küçülenlerden biri olacağız. Konut kredilerinde kısmen küçülüyoruz. Ama ticarilerde büyümemiz yüzde 40’ı da aşabiliriz. Sistemde ise toplam kredilerde yüzde 15-16 civarı bir büyüme görebiliriz.
Avrupa Merkez Bankası’nın Finansbank’ın anahissedarı National Bank of Greece’den (NBG) sermaye yeterliliği rasyosunu yükseltmesini istediği, geçen hafta açıklanan Finansbank’ın yüzde 40’ının halka arzının da bu çerveçede yapılacağı söyleniyor. Bana gelen bazı bilgilere göre halka arzın öncelikle yüzde 20 ile yapılacağı. Sonuçlara göre daha sonra geri kalan yüzde 20’lik kısmın da satılacağı…
Sermaye yeterlilik oranının artırılması için 2015 yılı sonuna kadar bu satışın olması istendi. Halka arzın hangi oranlarda olacağı şu aşamada belli değil. Şu an biz de NBG de sorgulama aşamasındayız, halka arzın nasıl olacağı konusunda. Parçalı da olabilir, yüzde 40 şimdi de olabilir, sonra da olabilir. Şimdi süreci yönetecek bir yatırım bankası seçme sürecine girdik. Yatırım bankalarını seçince onlar da bize fikir verecek. Belki ondan sonra yatırımcılarla görüşme süreci başlar. Hissedarlar arasında herkesin bir hipotezi var. Kimi “yüzde 40 tek seferde çok büyük” diyor. Kimi “tek sefer yüzde 40 iyidir” diyor. Daha hiçbirşey belli değil. Belli olan tekbirşey var o da 2015 sonunda bu yüzde 40 pay satılmış olacak. Daha doğrusu Avrupa Birliği’ne verilmiş bir söz bu. Biz de bu sürece başlıyoruz. Çok da iyi olacak. Bir bankanın halka açık olması iyi. Şu anda binde 2 halka açıklığımız. Bu oran çok düşük.
IFC BANKADAKİ PAYINI SATABİLİR
IFC’nin yüzde 5 payı var bankada. Onun da satılmak istenildiğini duydum…
-IFC bu payını galiba NBG’ye verecek.
Yeni merkeze ne zaman geçeceksiniz?
-Mayıs ayında geçeceğiz. Bu binayı almak Finansbank’ın Türkiye ekonomisine uzun vadeli güvencinin bir göstergesi. Biz gelip geçici yabancı bir banka değiliz, kalıcı bir bankayız. Biz çok büyük bir bankayız ama mevcut genel müdürlük binamız bunu tam olarak yansıtmıyor. O açıdan da önemli. Müşterilermizin bankamızın büyüklüğünü anlaması için çok fazla bilgiye sahip değil. O bina gerçeğimizi yansıtacak.
Fed’in faiz artırım süreci bize nasıl yansır?
-Piyasa kendi konuştuğundan daha yavaş faiz artış trendi olacağa yatırım yapıyor. İçeride faizler yükselecek bu süreçte. Ama içeride enflasyonun seyri de önemli. Yüzde 9 olan enflasyon ortamında reel getiriyi üzerine koyun yüzd e11 diyelim. Fed sıfırdan 1.5’e getirse en az 1.5 puan artar faizler. Yansıması gerçekte daha yüksek olur. Ama enflasyon düşerse Fed artırımlarının etkisi faizlere tam olarak yansımayabilir.