Eski YÖK Başkanı Yekta Saraç: YÖK'ü, halılarının altı tertemiz olarak bırakıyoruz
Görev süresinin dolmasının ardından Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı'na atanan eski Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, görevi boyunca yükseköğretim sistemini yeniden yapılandırma yolunda önemli mesafeler katettiklerini söyledi. Saraç, "YÖK'ü, halılarının altı tertemiz olarak bırakıyoruz. Hamdolsun, görevimizi alnımızın akıyla başımız dik olarak tamamladık" açıklamasında bulundu
Cumhurbaşkanı Erdoğan imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre; görev süresi dolan Prof. Dr. Yekta Saraç'ın yerine Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığına, Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erol Özvar atandı.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığına atanan Yekta Saraç, bir veda mesajı paylaştı.
"YÖK'ÜN GEÇMİŞİNDEKİ ALIŞKANLIK VE REFLEKSLERİ TERK ETTİK"
Yekta Saraç, şu açıklamalarda bulundu: "İki dönem başkanlığını yürüttüğüm Yükseköğretim Kurulu'ndaki üyeliğim, 20 Temmuz 2021 tarihinde sona ermiştir.
Bu süre içinde, bir çoğu ülkemiz için "yeni ve ilk" olan pek çok projeyi hayata geçirdik ve bunların sonuçları da alınmaya başlandı. Sosyal adalet, fırat eşitliği, kalite, şeffaflık, liyakat, yetki devri ve paylaşımı, popülizme düşmeme ve ilkeli olma gibi temel prensip ve değerler çerçevesinde yükseköğretim sistemini tedrici bir şekilde yeniden yapılandırma yolunda önemli mesafeler katettik. Bu yolda yürürken olabildiğince YÖK'ün geçmişindeki alışkanlık ve refleksleri terk ettik; yükseköğretimi yeniden felsefi bir bakış açısıyla şekillendirmeye çalıştık. Müdahaleci YÖK'ü geçmişte bıraktık, yetki devreden ve yetki paylaşan yeni YÖK'ü inşa sürecini başlattık. Somut çıktılar üzerine odaklandık. Kısa vadede sonuç üretenlerin yanı sıra 4-5 yıllık orta vadeli projeler de yaptık. Tüm projelerimiz planlamamıza uygun olarak hayata geçirildi ve sonuçları alınmaya başlandı.
Yaklaşık beş bin genç bilim insanının bulunduğu YÖK 100/2000 Projesi'nin dört yıldan sonra artık mezun vermeye başlaması da bu orta vadeli sonuç üreten projelerin sadece bir örneğidir."
"YÖK'Ü HALILARININ ALTI TERTEMİZ OLARAK BIRAKIYORUZ"
Saraç, sözlerini şöyle sürdürdü: "'Yeni YÖK' konseptiyle pek çok "yeni ve yenilikçi proje" ortaya koyduk. Türkiye'de ilk defa bilim hayatımızın gelişmesi ve ülkemizin kalkınması için öncelikli alanları belirledik ve bu alanlarda insan kaynağı yetiştirme süreçlerini başlattık. Belli alanlarda başarılı olan öğrencilerimizi, "sadece başarıları" dikkate alınarak karşılıksız burslarla destekleyen yeni mekanizmalar oluşturduk. Bu proje ve girişimlerimizin sürekli destekleyicisi olan Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür ederim. Meclisteki yasama süreçlerinde YÖK kaynaklı teklifler, YÖK yönetimine duyulan güven ve olumlu bakış neticesinde başta hükümetimiz olmak üzere bütün siyasi partiler tarafından desteklenmiştir. Bu destekleri için hepsine teşekkür ederim. Ayrıca "çalışkan, donanımlı ve ahlaklı" bir ekip olan YÖK üyelerimize, danışmanlarımıza, kurulumuzdaki personele; geniş ekibimiz olan tüm rektörlerimize, dekanlarımıza; hocalarımıza ve elbette eğitim ve öğretimin merkezi olan bütün öğrencilerilerimize bu süreçte verdikleri destek ve katkılar için teşekkür ederim. YÖK'ün yeni başkanı Sayın Prof. Dr. Erol Özvar'a da çalışmalarında başarılar dilerim. Eminim, başlatmış olduğumuz projeleri devam ettirmek ve yükseköğretim sistemimizi daha ileriye götürmek için çaba sarf edecektir.
Başkanlık ettiğimiz ve Yeni YÖK olarak adlandırdığımız dönemin, yükseköğretimle ilgili tasarım ve hayallerin havada uçuştuğu bir dönem olmadığını; YÖK tarihinde "sonuç üreten projeler dönemi" olarak yerini alacağına inanıyoruz.
Yeni YÖK olarak, Türk yükseköğretim sisteminde yapısal bir değişimin ve dönüşümün zeminini oluşturduk; bütün icraatımızı ahlaki prensiplerden taviz vermeden gerçekleştirdik. Esasen eğitim ve öğretim, tüm kademeleri ve her türlü yönetim uygulaması ile birlikte, "ahlaki temeller" üzerinde yükselmelidir. Bu durum binalardan, laboratuvarlardan ve kadro sayılarından daha da önemlidir. Diğer taraftan eğitim ve öğretimde karar vericilerin, "ahlaki ve kültürel değerlere" bağlı olarak hareket etmeleri de gerekmektedir. İşgal edilen makam ve mevkilerin, bu makamlarda bulunanların refah, konfor ve zenginliğini artırmak için değil; "millete hizmet için var olduğu" bilinmelidir.
Biz bütün icraatımızda buna dikkat etmeye çalıştık. Bunlara dikkat etmeyenlere karşı da sıfatlarına ve pozisyonlarına aldırmadan tavrımızı net bir şekilde ortaya koyduk. Kibirden uzak durduk, tevazuyla hareket ettik, şatafata gözümüz hiç ilişmedi. Kamu yararına her zaman öncelik verdik. Bulunulan makamların, liyakat ve ehliyetle ilişkili olarak 'kul hakkına girme' noktasında ne denli riskli yerler olduğunu da biliyoruz. Bunun için çalıştığımız insanları ve ekibimizi, liyakat ve ahlaki duruşlarına bakarak seçtik. İlkeli bir duruş sergiledik. Her kesimle iletişim kapılarını sürekli açık tuttuk. Yükseköğretimin, farklı dünya görüşlerinin ve ideolojilerin çatışma ve ayrışma noktası değil; toplumun uzlaşı noktası olması gerektiğine inanarak ona göre davranmaya gayret ettik. Aklın ışığı altında bilimsel zeminde hareket etmeye özen gösterdik. Elbette eksikliklerimiz ve yanlışlarımız olmuştur. Fakat eğilip bükülmeden, gücümüz nispetinde 'Emrolunduğun gibi dosdoğru ol' ilkesini unutmadan her türlü icraatta doğru olanı aradık.
Son olarak; YÖK'ü, halılarının altı tertemiz olarak bırakıyoruz Hamdolsun, görevimizi alnımızın akıyla başımız dik olarak tamamladık.
Sayın Cumhurbaşkanımıza bize kamuya hizmet etme imkanı tanıdığı için teşekkür ederiz."