Yeşilçam'ın 'kötü adamı' İhsan Gedik: Erotik filmde rol aldım, pişman oldum
Türk sinemasının yüzlerce filminde 'kötü adam' karakterine hayat veren İhsan Gedik ile buluştuk. 81 yaşındaki oyuncu, sanat yolculuğu ve şöhretli yıllarının yanı sıra yaşadığı pişmanlıkları da anlattı
AYTEKİN TEKER / ateker@haberturk.com
İhsan Gedik, gerçek bir Yeşilçam emektarı. Usta oyuncu, 'kötü adam' rolleriyle 55 yıllık kariyerine yüzlerce film sığdırdı. Türk sinemasının 'vurdulu-kırdılı' filmlerinin aranılan ismi oldu. Onu, Yılmaz Güney, Ayhan Işık, Cüneyt Arkın ve Tarık Akan gibi jönlerin karşısında gördük. Gedik, şimdilerde ise kendi adını taşıdığı kitabını satarak geçinmeye çalışıyor. Yeşilçam'ın usta ismi ile Beyoğlu'nda bir araya geldik ve hem geçmişi hem de bugünleri konuştuk.
Setlerle 16 yaşındaki tanıştığını söyleyen Gedik, oyunculuk hikayesini şöyle anlattı:
1960'lı yıllardı... Annem ile Samsun'dan İstanbul’daki akrabalarımızı ziyarete gelmiştik. Beyoğlu'nda gezerken Bayram Sokak'ta bir kalabalık gördüm. Bir sürü insanı minibüse bindiriyorlardı. Meğerse figüranları film setine götürüyorlarmış. Kalabalığın içerisinde bir arkadaşımla karşılaştım sonrasında beni de o ekibe dahil etti. Rahmetli Memduh Ün, sette çok çalışkan olduğumu görünce kısa sürede rol verdi. İlk filmim 1963 yapımı Hulusi Kentmen, Ayhan Işık ve Fatma Girik'in yer aldığı 'Yavaş Gel Güzelim' idi.
"BİZDEN JÖN OLMAZDI"
İhsan Gedik, "Neden hiç başrol oynamadınız?" sorusuna, "İnsan aynada kendini görüyor, bizden jön olmazdı. (Gülüyor) Başrol oyuncusu olsaydım bu kadar filmde rol almazdım." yanıtını verirken, "Dünyaya yeniden gelsem bu işi yapardım. Oyunculuk bir hastalık." diyerek sinema tutkusunu dile getirdi.
"YUMRUK ATMAK DA YEMEK DE SANAT"
Yaşamını Üsküdar'da sürdüren usta oyuncu, rol aldığı kavga sahneleri ile ilgili ise, "Sakatlık oluyordu ama gençtik tabi. Yumruğu atmak da bir sanat, yemek de bir sanat. Yumruğu alma tekniği vardır. Eğer yumruk yiyen kafasını zamanında çevirmezse, yumruk onun suratında gerçekten patlar. Mesela Cüneyt Arkın'a karşı yumruğu almazsan iyi vururdu." ifadelerini kullandı.
"EROTİK FİLMDE ROL ALDIM, PİŞMAN OLDUM"
İhsan Gedik, geçmişte yaşadığı pişmanlıklarından da bahsetti. Bir dönem erotik filmde rol aldığını ifade eden oyuncu, "Sinemada çok iyi para yoktu, kazandığımızı da elimizde tutamadık. İlerleyen dönemlerde erotik film furyası çıktı.Bu filmlerde çok iyi para vardı. Bir tanesinde oynadım. Akşam eve gittiğimde 'Ben ne yapıyorum, benim ne işim var bu filmlerde?' dedim. Pişman oldum. Erotik film derken bir yerimiz gözükmedi. (Gülüyor) O dönem sektörde eskisi gibi film üretilmiyordu. Sonra memleketim Samsun'a döndüm bir süre kahvehane işlettim." dedi.
"BENİ FATMA GİRİK EVLENDİRDİ"
Eşiyle Samsun'da tanıştığını ve evlenmek için İstanbul'a kaçırdığını söyleyen Gedik, Fatma Girik'in kendisini evlendirdiğini açıkladı. Usta aktör, "Tarladan 100 m2 yer sattım. 1980'de hanımı kaçırdım İstanbul'a. İlk olarak Cüneyt Arkın'ın evine gitmiştim fakat ön ayak olmadı. Ardından Fatma Girik'e gittim. Sağolsun bizi çok güzel karşıladı. 'Abla 10 gündür buradayım nikah kıyamıyorum' dedim. Fatma Abla hemen Sarıyer Kaymakamı'nı aradı ve 'Oğlum kız kaçırdı, evlendireceğim' dedi. Bir hafta içinde bizi evlendirdi. Fatma Abla bana analık yaptı. Öz annemin adı da Fatma, kızımın adı da Fatma..." şeklinde sözlerini sürdürdü.
Sinemadan uzak kalan İhsan Gedik, yeni nesil yönetmenlerin kendisine rol vermemesi hakkında ise, "Onlar kendi kabuğunda... Kendileri yiyip, kendileri içiyor, kendilerini besliyorlar. Bizi hiç çağırmıyorlar. Herkesin kendi jenerasyonu var. Belki onlar da haklı bilemiyorum." dedi. Gedik, yeni jenerasyondan ise Kenan İmirzalıoğlu'nu çok beğendiğini belirtti.
"VAMPİRLER KRALİÇESİ'NDE ROL ALDIM"
Gedik, ünlü yönetmen Ray Danton'ın bir kısmını Türkiye'de çektiği 1973 yapımı "Vampirler Kraliçesi" (Hannah, Queen of the Vampires) filmi hakkında da konuştu:
Ray Danton, film çekimleri için İstanbul'a geldi ve Yedikule Zindanları'nda oyuncu seçmeleri yaptı. Danton, 'Hayatın boyunca mağarada yaşamışsın gün ışığına çıkınca ne yaşarsın, onu yansıtmanı istiyorum' dedi. Yamyam gibi hareketler yaptım. Yabancı lisan olmayınca dilsizi canlandırdım. Sonrasında Barselona çekimlerine de dahil ettiler. O filmden iyi para kazanmıştım.
"TANJU KOREL GERÇEKTEN DÖVDÜ"
İhsan Gedik, 1971 yapımı 'Öldüren Yumruk' filmindeki bir sahnede Tanju Korel'in kendisine kasti bir şekilde vurduğunu söyledi: Sarıyer'in taş ocaklarında film çekiyorduk. Taş ocaklarında esirleri çalıştıran ve onlara eziyet eden bir barbarı canlandırıyordum. O esirlerden biri de Tanju Korel'di. Rol gereği elimdeki kırbaçla vuruyormuşum gibi yapıyordum. Sonrasındaki kavga sahnesinde bana gerçekten vurdu, gözüm şişti hastanelik oldum. Onlarca filmde oynamıştık halbu ki... Özür diledi ama 'yazıklar olsun' dedim. Filmden ayrılmak istedim, son bir sahne çekip ayrıldım.
Ayhan Işık, Yılmaz Güney ve Fatma Girik'in kendisinde yerinin çok farklı olduğunu ifade eden oyuncu, "Bizim dönemimizdeki yıldızlarda ego yoktu, bencilllik yoktu herkes birbirinin yardımına konuşuyordu. Figüranmış, başrolmüş ayırt edilmezdi. Filiz Akın çok paylaşımcıydı, Türkan Şoray yardımseverdi. Ediz Hun ise dünya tatlısı bir adamdır. Cüneyt Arkın'ı zaten anlatmaya gerek yok." şeklinde sözlerini sürdürdü.
"CÜNEYT İLE ÖLÜMDEN DÖNDÜK"
Gedik, Cüneyt Arkın ile rol aldığı 'Battal Gazi'de ölümden döndüklerini anlattı:
'Battal Gazi'de bir at sahnesi vardı. Beş kişi Cüneyt'i atla kovalıyorduk. Çölde boyun boyuna at üzerinde kavga ediyoruz. Beni boynumdan yakalayıp yere düşürdü, kendimizi atın üzerinden atacaktık ama ardından da atlar üzerimize düştü. 'Ölümden döndük' desem abartmış olmam. O sahne gerçekten yaşanan bir sahneydi. Cüneyt Ağabey de her zaman çok cesurdu, bu iş için yaratılmıştı adeta. Doktorluğunu bırakıp sinemaya adanmış bir hayattı...
KİTAP SATARAK GEÇİNMEYE ÇALIŞIYOR
Usta oyuncu, geçimini ise emekli maaşının yanı sıra kitap satarak sağladığını söyledi. Gedik, "Kendimizi kurtarmaya çalışıyoruz, günlük geçinelim yeter. İki çocuğuma üniversite okuttum. Türker İnanoğlu'ndan Allah razı olsun, Türk Sineması'nın babasıdır. Onun sayesinde emekli olduk. Tanju Gürsu da onun neferiydi. İkisi de sinema emekçileri için çok uğraştılar." diye konuştu.