Jean-Paul Belmondo boksta kırılan gururu sonrasında ulusal kahramanlığa ulaştı
Jean-Paul Belmondo Fransa'nın ulusal değeri olarak sürdürdüğü yaşamını 6 Eylül'de kaybetti. Belmondo, vefatından sonra Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından ülkesinin ulusal kahramanı olarak payelendirildi. Jean-Paul Belmondo'nun bu payelere sahip olmasının yolunu futbolda ve bokstaki başarısızlıkları açtı. Futbolda ve boksta başarılı olamadığı için oyunculuğa yönelen Belmondo, Hollywood'un yüksek kaşeli tekliflerini kabul etmeyerek Fransız sinemasının gelişimi için çalıştı. Jean-Paul Belmondo, bunun sonucunda ülkesinin ulusal değeri ve ulusal kahramanı oldu
Fransa'nın ulusal değerlerinden Jean-Paul Belmondo, 6 Eylül'de 88 yaşındayken Paris'teki evinde hayatını kaybetti. Sağlığında Fransızların en büyük onur nişanı olan 'Legion d'Honneur'e layık görülen Belmondo, vefatından sonra Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından 'Ulusal Kahraman' olarak nitelendirildi.
Jean-Paul Belmondo için cuma günü Les Invalides Müzesi'nde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un da katıldığı devlet töreni düzenlendi.
Adolf Hitler, 13 Haziran 1940'ta Eyfel Kulesi'nin önünde kibirle poz verirken 7 kilometre uzaklıktaki 7 yaşındaki Jean-Paul Belmondo, muhtemelen Neuilly-sur-Seine'deki evlerinde oyun oynuyordu.
Çocukluk yılları Nazilerin işgali altında geçen Jean-Paul Belmondo'nun kariyerinin şekillenmesinde II. Dünya Savaşı'nın önemli rolü oldu.
Savaş sırasında geniş kitlelerin açlık duyduğu etkinlikler arasında spor ve kültür-sanat da vardı. Savaşın sona ermesinden sonra tüm Avrupalılar gibi Fransızların da spora ve kültür - sanata olan ilgisi, Belmondo'ya icra edeceği mesleği seçmesinde fikir verdi.
Futbolculuk...
Hani çocukken mahalle maçlarında futbol kabiliyeti adına en küçük bir belirtiye sahip olmayanlar kaleye geçirilir ya... Jean-Paul Belmondo da o çocuklardan biriydi. Mahalle maçlarında yaptığı kaleciliği gençlik yıllarında amatör takımlara taşıyan Belmondo, file bekçiliğinde kendini geliştiremedi. Futbolda bir geleceği olmayacağını anlaması uzun sürmeyen Jean-Paul Belmondo, soluğu ringlerde aldı. Öyle ya, o yıllarda boks, futbol kadar popüler bir meslekti. Hatta boksörler, futbolculardan daha şöhretliydi. Dikkat çekme takıntısına sahip Belmondo için boksör olmak biçilmiş kaftandı.
Profesyonel olarak ringe 15 kez çıkan Jean-Paul Belmondo, futbolda olduğu gibi boksta da pek yetenekli sayılmazdı. Çıktığı 15 maçın çoğunu dikey olarak değil de yatay olarak tamamlayan Belmondo'nun gururunun daha fazla kırılmasını son maçında kırılan burnu engelledi. Burnu şeklini kaybetmiş olsa da iyileşebilirdi. Jean-Paul Belmondo, kırılan gururunun iyileşeceğinden ise pek emin olamadığı için boksa veda etti. Ki şekli bozulan burnu ileride görünümüne karizma katan unsurlardan biri olarak kendisine sinemanın yolunu açacaktı.
Ülkelerinin işgal altında geçtiği savaşın ruhlarına ve sosyal yaşamlarına verdiği büyük hasarı tamir etmek için Fransızların her fırsatta tiyatro salonlarına koşuşturması, Jean-Paul Belmondo'ya icra edeceği meslek için yeni bir fikir verdi.
Oyunculuk...
Paris'in ünlü konservatuvarı, Conservatoire National Superieur d'Art Dramatique'de eğitim alan Jean-Paul Belmondo, 1956'ya kadar oyunculuğu sadece tiyatro sahnelerinde icra etti.
Oyunculuğu, ne kaleciliğine ne de boksörlüğüne benziyordu. Belki doğal yeteneği belki de konservatuvar eğitiminin etkisiyle yeşil sahalarda ve ringlerde yapamadığını yaparak sahnelerde adeta döktürüyordu. Oyunculuk kabiliyetinin dönemin gelişen sektörü sinemanın ileri gelenlerinin dikkatini çekmesi uzun sürmedi.
Yönetmen Norbert Tildian'ın teklifiyle 1956'da 'Moliere' adlı 25 dakikalık kısa filmle sinemaya adım atan Jean-Paul Belmondo, 1960'a kadar 8 filmde daha rol aldı. 1960'ta rol aldığı 'Serseri Aşıklar', geniş kitlelerin dikkatini çekme takıntısını ziyadesiyle tatmin edecek kadar Belmondo'yu uluslararası şöhrete ulaştırdı.
Jean-Paul Belmondo'nun şöhreti, Jean-Luc Godard'ın yönettiği, Jean Seberg ile başrolü paylaştığı 'Serseri Aşıklar' ile Atlas Okyanus'unu aşıp ABD'ye ulaştı.
"Jean-Paul Belmondo'nun mu 'Serseri Aşıklar'a yoksa 'Serseri Aşıklar'ın mı Jean-Paul Belmondo'ya daha çok hizmet ettiği Fransa'da uzun yıllar tartışıldı. Bu tartışmada ortaya bir sonuç çıkmadı çıkmasına ama 'Serseri Aşıklar', sinemada devrim yapan filmlerden biri oldu. Sanatta pek de sıkı kurallar olmadığını vurgulayan bir yapıt olarak tanımlanan 'Serseri Aşıklar', Avrupa sinemasının Hollywood'a karşı üstünlüğünü tekrar ele alan bir film olarak Fransız sinema tarihine geçti.
Tıpkı bizim sinemamızda Yılmaz Erdoğan'ın 'Vizontele'sinin yaptığı gibi...
1980'den sonra üstünlüğü Hollywood'a kaptıran Türk sineması, 'Vizontele'nin başlattığı 'Yeni Dönem Türk Sineması' akımıyla 2001'den sonra hakimiyeti yeniden kazanarak kendi yapımları, yabancı yapımlardan daha çok izlenen birkaç ülkeden biri haline geldi.
Öyle ki elde edilen başarıdan yan komşu TV dizileri de nasiplendi. TV dizi sektörü, günümüzde yaklaşık 150 ülkeye, 350 milyon dolardan fazla miktarda ihracat yapacak kadar büyüdü.
Doğal olarak Hollywood, şöhretinden yararlanmak için harekete geçerekJean-Paul Belmondo'ya yüksek kaşeli tekliflerde bulundu. Savaş sonrası yeniden yapılanmada sinemanın önemli bir değer olduğunu gören Belmondo, Hollywood'un tekliflerine 'Hayır' diyerek Fransız yapımlarında rol almayı tercih etti. 1950'li yılların sonlarında ortaya çıkan 'Yeni Dalga' akımının zemininde ülkesinin sinemasının gelişmesi için çaba harcayan Jean-Paul Belmondo, Fransız sinemasının günümüze kadar uzanan bir ekol olmasında önemli bir paya sahip oldu. İşte o pay, Fransa'nın ulusal değerlerinden biri olmasının zeminini oluşturdu.
Yeni Dalga Akımı Nedir?
Dönemin çehresini değiştiren toplumsal ve siyasi değişimlerin sinemaya işlenmesi olan Yeni Dalga Akımı'nda yönetmenler, klasik film formunu reddederek bu konudaki tabuları yıktı. Kurgu, görsel biçim ve sinematografik anlatımlarındaki farklılıklarla muhafazakâr paradigmadan kesin bir kopuş sergilendi.
Jean-Paul Belmondo, başarısız geçen kısa kalecilik deneyimiyle Fransa futboluna hizmet edemedi. Ne var ki 12 Ağustos 1970'te kurulan Paris Saint-Germain'in kurulmasında pay sahibi olarak aktif futbolculuk günlerinde bulunamadğı hizmeti Paris Saint-Germain'un kuruluş aşamasında gösterdi. Günümüzün ışıltılı futbol takımlarından Paris Saint-Germain'in kuruluşundaki çalışmaları, Belmondo'nun ulusal değer olmasının altını çizen bir diğer hizmeti oldu.
Paris Saint-Germain'in şampiyonlukları şöyle;
Fransa'nın yüksek saygınlığa sahip isimlerinden biri olan Jean-Paul Belmondo'nun özel hayatı, hep ülke gündeminin ilk sıralarında yer aldı. Jean-Paul Belmondo, neredeyse tüm yaşamı boyunca sahip olduğu sansasyonel özel hayatı nedeniyle Fransızlar ve Fransa medyası tarafından hiçbir zaman alaşağı edilmedi. Elbette bunun nedeni kendisine duyulan yüksek seviyede saygı ve sevgiydi.
Öyle ki Jean-Paul Belmondo'nun özel hayatı Fransızların koruması altındaydı.
Kendisini dolandırdığına inanılan sevgilisi Barbara Gandolfi hakkında Fransızların suç duyusunda bulunmasıyla dava açıldı.
Jean-Paul Belmondo, oyunculuk kariyerinin başlarında tanıştığı dansçı Elodie Constantin ile 1952'de evlendi. Florence Belmondo, Patricia Belmondo ve Paul Belmondo'nun dünyaya geldiği evliliği, ilk Bond kızı Ursula Andress ile yaşadığı ilişkiyle çatırdadı.
Elodie Constantin, eşi Jean-Paul Belmondo'nun Ursula Andress ile ilişkisini sona erdireceği ümidiyle 3 yıl bekledi. Ne var ki beklentisi gerçekleşmedi. Bunun üzerine 1968'de boşandı.
Jean-Paul Belmondo'nun Ursula Andress ile 1965'te başlayan sansasyonel ilişkisi, 1972'ye kadar sürdü. İtalyan oyuncu Laura Antonelli'ye âşık olan Belmondo, Andress ile olan ilişkisini sona erdirdi. Antonelli ile nikah masasına oturan Jean-Paul Belmondo'nun 1980'de biten bu evliliğinden çocuğu olmadı.
Jean-Paul Belmondo, 2002'de emekli dansçı Natty Tardivel ile evlendi. 2003'te Stella Eva Angelina Belmondo'nun doğumuyla 70 yaşındayken yeniden baba olan Belmondo'nun bu evliliği de başka bir kadın nedeniyle sona erdi.
2008'de Belçikalı oyuncu Barbara Gandolfi ile birlikteliğe başlamasıyla Natty Tardivel'dan boşanan Jean-Paul Belmondo'nun bu ilişkisi Fransa'yı ayağa kaldırdı. Belmondo'dan maddi çıkar sağladığı iddia edilen Gandolfi, aşk yaşaması karşılığında ünlü oyuncudan 200 bin Avro almakla suçlandı. Bu suçlamayla hakkında dolandırıcılık davası açılan Barbara Gandolfi, 2017'de 5.500 Avro para ve 19 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Jean-Paul Belmondo'nun mahkemenin kararına itiraz etmesiyle Barbara Gandolfi, 2018'de beraat etti.
Fransızlar, cenaze töreni öncesinde Les Invalides Müzesi'ne konulan tabutu önünde Jean-Paul Belmondo'ya saygı duruşunda bulundu.
