Kanserde güdümlü füze etkisi yaratan ilaçlar
Kanserde güdümlü füzeler gibi hedefe kilitlenip onu yok eden ve kişinin kendi hücrelerini kullanarak kanserle savaşma gücünü artıran ilaçlar, devrim niteliğinde
Kanser, sıklığı giderek artan bir hastalık. Her 6 kişiden biri yaşamının herhangi bir döneminde kansere yakalanabiliyor. Dünyada 1 yılda, 12 milyon yeni kanser tanısı konuyor ve kanser hastalarının 7 milyonu, 1 yıllık süre içinde kaybediliyor. Türkiye’de her yıl yaklaşık 180 bin kişi kanser hastalığı tanısı alıyor. Artışın böyle devam etmesi halinde 2020 yılında dünyada 1 yılda yaklaşık 25 milyon kişinin kanser hastası olacağı tahmin ediliyor. Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Şeref Kömürcü, “Bu noktada en büyük hedefimiz insanların bilinçlendirilmesi ve farkındalığın artırılması olmalı” diyor.
Gazete Habertürk'ten Ceyda Erenoğlu'nun haberine göre; kanserlerin büyük kısmına erken evrede tanı konabiliyor. Çok büyük bir kısmıysa tanı konmadan önleniyor. Yaşam şartları ve çevresel faktörlerin düzeltilmesi kanserlerin 3’te 1’inin hiç ortaya çıkmadan önlenmesi anlamına geliyor.
KADINLARDA MEME ERKEKLERDE AKCİĞER
Genetik faktörlere bağlı önlenemeyen kanserlerin oranınınsa 3’te 1 olduğu belirtiliyor. Bunun dışında ideal şartların sağlanması halinde çevresel faktörlere bağlı kanserlerin 3’te 2’sinin önlenebileceğine dikkat çekiliyor. En sık görülen kanserler kadın veerkeklerde bölgelere göre farklılık gösterebiliyor. Türkiye’de kadınlarda en sık meme kanseri görülürken, meme kanserini, akciğer kanseri, kolon kanseri, rahim kanseri ve tiroit kanseri takip ediyor. Erkeklerde en sık görülen kanser türünün akciğer kanseri olduğu belirtiliyor. Akciğer kanserinden sonra sıralamada, prostat kanseri, kolon kanseri ve mesane kanseri bulunuyor.
DOĞU BÖLGELERİMİZDE MİDE KANSERİ GÖRÜLÜYOR
Kanser sıklığı bölgelere göre farklılık gösterse de erkeklerde akciğer kanseri her bölgede ilk sırada yer alıyor. Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde mide ve yemek borusu kanserleri daha çok görülürken, Batı illerimizde kolon kanserine mide kanserlerinden daha fazla rastlanıyor. Bu, çevresel faktörlere bağlı olarak gerçekleşiyor. Gıdalardaki saklama, küf ve tuzlu beslenme oranları arttıkça mide kanserinin görülme sıklığı da artıyor. Karaciğer kanseri de küfle ilişkili kanserler arasında ve Doğu Anadolu’da daha sık görülüyor. Prof. Dr. Kömürcü, “Karadeniz Bölgesi’nde tiroit kanserine daha sık rastlanıyor. Bunun nedeninin karalahana olduğunu sanmıyorum. Karalahana guatra neden olsa da bu tiroit kanseri demek değildir. Çernobil kazası daha fazla suçlanıyor. Kuzeye daha yakın illerimizde tiroit kanserinde son 5-6 yılda artış var. Bu, radyasyona maruz kalınmasının, tiroit kanseri artışına işaret etmesi açısından iyi bir gösterge” diyor. Prof. Dr. Kömürcü, kan kanserlerinin bazı türlerinde meydana gelen artışın da bununla ilintili olduğunu söylüyor.
HORMONAL FAKTÖRLERİN VE BESLENMENİN ETKİSİ
Batı illerimizde meme kanserinin daha fazla görülmesinin beslenme ve hormonal faktörlere bağlı olduğu düşünülüyor. Avrupa ve Amerika’da hastalığın çok yüksek oranda görülmesi de bu gerçeğe işaret ediyor. Bu durum, gelişme düzeyi arttıkça meme kanserinin görülme sıklığının arttığını gösteriyor. Japonya, Çin ve Hong Kong gibi ülkelerde meme kanseri çok az görülürken, mide kanserine çok sık rastlanıyor.
AKILLI KANSER HÜCRESİYLE BAŞA ÇIKMAK ZOR
Kanserle mücadelede olumsuzluk olarak nitelendirilen en önemli şeyin kanser hücresinin yapısını değiştirebilme özelliği olduğu belirtiliyor. Tedaviler, akıllı tümör hücrelerinin kendi yapısını ve saptanan hedefideğiştirebilme gücü nedeniyle zorlaşıyor. Değişen tümör hücrelerini saptayarak oradaki değişime uygun bir hedef yakalayacak tedaviler gerekiyor. Çalışmalar bağışıklık sistemini çok etkin hale getirip farklılaşan tümörhücresinin hemen tanınmasını amaçlıyor. Çok akıllı olan kanser hücresinin sürekli şekil değiştirerek tedaviyi zorlaştırması, “Kanseri neden ortadan kaldıramıyoruz?” sorusunun da yanıtı oluyor.
İMMÜNOTERAPİ UMUDU
Yeni tedavi yöntemlerinin kemoterapiyi ortadan kaldırıp kaldıramayacağı sorusuna, Prof. Dr. Şeref Kömürcü, “Tamamen ortadan kaldırır diyemeyiz ama çok azaltır” yanıtını veriyor. Kemoterapi ihtiyacı bu tedaviler sayesinde her yıl biraz daha azalıyor. Kemoterapi kanserin büyümesi, gelişmesi ve ilerlemesini durdurucu bir tedavi yöntemi olarak kullanılırken, immünoterapi ve hedefe yönelik tedavi kullanımının artmasının kemoterapinin daha az kullanılması anlamına geleceğine dikkat çekiliyor.