Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Edebiyat Kıvanç Tatlıtuğ'un dedesi denilen şair

        Recaizade Mahmud Ekrem, Kıvanç Tatlıtuğ'un dedesi mi?

        Bu iddiada bulunan Ahmet Fazlı, Recaizade Mahmud Ekrem'in, anne tarafından Kıvanç Tatlıtuğ'un dedesi olduğunu dile getirdi.

        Gerçekten öyle mi?

        Değil. Her ne kadar Kıvanç Tatlıtuğ, fiziki olarak benzese de Recaizade Mahmud Ekrem ile hiçbir akrabalık ilişkisi bulunmuyor.

        Recaizade Mahmud Ekrem,1 Mart 1847'de doğdu.

        Babası Takvimhane Nazırı Recai Efendi'den Süryanice ve Farsça öğrenen Recaizade Mahmud Ekrem, öğrenim hayatından sonra 1862'de Hariciye Nezareti Mektubi Kalemi'nde memurluğa başladı.

        Recaizade Mahmud Ekrem, daha sonra Tanzimat ve Nafia dairelerinde baş muavinlik, Şura-yı Devlet üyeliği, Mekteb-i Mülkiye ile Galatasaray Sultanisi'nde öğretmenlik, Evkaf ve Maarif Nazırlığı ve Meclis-i Âyân üyeliği yaptı.

        Resmi görevle Trablusgarp'a gönderilen Recaizade Mahmud Ekrem, 1908'de 2'nci Meşrutiyet'in ilan edilmesinden sonra kurulan Kamil Paşa kabinesinde Maarif Nazırı oldu.

        Namık Kemal ile tanışmasının ardından edebiyat çevresine giren Recaizade Mahmud Ekrem,eşi Güzide Hanım'dan doğan oğulları Emced, Nijad ve Ercüment'in erken yaşlarda ölmelerinden duyduğu acıyı dile getirdiği şiirleriyle daha çok karamsar duygular çerçevesinde aşk ve ölüm temalarını işledi. Eski edebiyatı savunan Muallim Naci ile girdiği edebiyat tartışmalarıyla Edebiyat-ı Cedide akımının doğmasına zemin hazırlayan Recaizade Mahmud Ekrem, başta Tevfik Fikret olmak üzere döneminin genç şair ve edebiyatçılarını çevresinde topladı.

        Böylelikle Recaizade Mahmud Ekrem, Tanzimat ve Batı düşüncesinin yeni kuşağa benimsetilmesinde önemli rol oynadı.

        REKLAM

        Sanatta güzellik ilkesine bağlı kalan Recaizade Mahmud Ekrem, 'Sanat sanat içindir' anlayışını savunurken doğaya dönük, insanı doğa içinde ele alan şiirler de yazdı. Ömrü boyunca eski - yeni edebiyat tartışmalarının merkezinde yer alan Recaizade Mahmud Ekrem'in tek romanı olan, ailesinin parasını zevk ve eğlencesine harcayanları eleştirdiği 'Araba Sevdası', Türk edebiyatında realizmin ilk örneklerinden sayılıyor.

        Recaizade Mahmud Ekrem, 31 Ocak 1914'te 66 yaşındayken vefat etti.

        Ölümü nedeniyle okulların tatil edildiği Recaizade Mahmud Ekrem, büyük bir cenaze töreniyle Küçüksu Mezarlığı'nda oğlu Nijad'ın kabrinin yanına defnedildi.

        ESERLERİ

        * Nağme-i Seher

        * Zemzeme

        * Tefekkür

        * Pejmürde

        * Talim-i Edebiyat

        * Nijad Ekrem

        * Nefrin

        * Takdir-i Elhan

        * Takrizat

        * Zemzeme

        * Kudemadan Birkaç Şair

        * Araba Sevdası

        * Saime

        * Muhsin Bey Yahut Şairliğin Hazin Bir Neticesi

        * Şemsa

        TİYATRO OYUNLARI

        * Afife Anjelik

        * Atala Yahut Amerikan Vahşileri

        * Vuslat Yahut Süreksiz Sevinç

        * Görev Çağrısı

        * Çok Bilen Çok Yanılır

        * Muhsin Bey

        AH NİJAD

        Hasret beni cayır cayır yakarken

        Bedenimde buzdan bir el yürüyor.

        Hayaline çılgın çılgın bakarken

        Kapanası gözümü kan bürüyor.

        Dağda kırda rasgetirsem bir dere

        Gözyaşlarım akıtarak çağlarım.

        Yollardaki ufak ufak izlere

        Senin sanıp bakar bakar ağlarım.

        Güneş güler, kuşlar uçar havada,

        Uyanırlar nazlı nazlı çiçekler..

        Yalnız mısın o karanlık yuvada?

        Yok mu seni bir kayırır, bir bekler?

        Can isterken hasret odiyle yansın,

        Varlık beni alil alil sürüyor.

        Bu kaygıya yürek nasıl dayansın?

        Bedenciğin topraklarda çürüyor!

        Bu ayrılık bana yaman geldi pek,

        Ruhum hasta, kırık kolum kanadım.

        Ya gel bana, ya oraya beni çek,

        Gözüm nuru oğulcuğum, Nijad'ım!

        ŞEVKİ YOK

        Gül hazîn... sünbül perîşan... Bâğzârın şevki yok..

        Derdnâk olmuş hezâr-ı nağmekârın şevki yok..

        Başka bir hâletle çağlar cûybârın şevki yok..

        Âh eder, inler nesîm-i bî-karârın şevki yok..

        Geldi ammâ n'eyleyim sensiz bahârın şevki yok!

        Farkı yoktur giryeden rûy-ı çemende jâlenin.

        Hûn-ı hasretle dolar câm-ı safâsı lâlenin.

        Meh bile gayretle âğûşunda ağlar hâlenin!

        Gönlüme te'siri olmaz âteş-i seyyâlenin.

        Geldi ammâ n'eyleyim sensiz bahârın şevki yok!

        Rûha verdikçe peyâm-ı hasretin her bir sehâb..

        Câna geldikçe temâşâ-yı ufuktan pîç ü tâb..

        İhtizâz eyler çemen.. izhâr eder bin ızdırâb..

        Hem tabîat münfail hicrinle.. hem gönlüm harâb...

        Geldi ammâ n'eyleyim, sensiz bahârın şevki yok!

        YÂD ET

        Vakta ki gelip bahâr...Yekser

        Eşyâda ‘âyân olur tagayyîr,

        Vakta ki hezâr-i ‘aşk-perver

        Yapraklar ile edip tesettür

        Bilmem kime karşı hasretinden

        Bâşlar nev-hâta bî-te'ahir...

        Kıl gökyüzünüñ letâfetinden

        Sifiyet-i ‘aşkımı tahattur

        Yâd-et beni bir dakîka yâd et

        Bir leyl-i sükûn-nemada tenhâ

        Oldukta nesîminin serâb

        Kold-ı çeşmiñ ‘atf-ı semt-i balâ

        Sevdalar içinde nûr-ı mehtâb

        Oldukça derûnunâ gamm-ı efzâ

        Eyle o geçen demi tezekkûr

        Pîş-i nazarın da sath-ı deryl

        Ettikçe temevvic ü tenevvir

        Yâd et beni sâkitâne yâd et

        Vakta ki sabâha karşı nâgâh

        Bir zevrak ic; inde tek bir insân

        Hasretle çekip bir âteşin âh

        Titrek ses ile olur gazel-hân

        Ol âh hazîn ‘âşîkane

        Ol gamlı terâne'i tahassür

        Bî şebhe edince kalb ü hâne

        Îcâb te'essür ü tekeddür

        Yâd et beni gizli gizli yâd et!

        Bir kalb rakik-i nâ-tüvânla

        Firkatte be çektiğim bilinmez

        Hicrânla, sitemle, imtihânla

        Amma ki vefâ-yı dil silinmez

        Sevdimse seni bu türlü sevdim

        Sensiñ baña mâye-i tefekkür!

        Ettikçe lisânım üzre dâ'im

        Eskâr-ı muhabbetin tekerrür

        Yâd et beni sen de gâh yâd et

        Vakta ki hulûl edip eylül

        Müstagrak-ı hüzn olur tabi'at

        Vakte k ibir iğbirâr-ı meçhûl

        Eyler dilini esîr –i kasvet

        Seyret o sehâbeyi semâda

        Ettikçe hazin hazin takattur

        Bir rikkat ile hilâf-ı ‘âde

        Şâyet ola yaşla gözleriñ pür

        Yâd et beni ol zman da yâd et

        Vakta ki durup şu kalb-i gam-nâk

        Toprakta nihân olur vücûdum

        Vakta ki dolup dehânıma hâk

        Şevkiñle tamâm olur sürûrum

        Tenhâ geceler de bir hayâlet

        Manzûruñ olunca bittahayyür

        Yum çeşmini bâ-kemâl-i rikkat

        Bedbahtî-yi aşkım et tasavvur

        Yâd et beni gamlı gamlı yâd et

        PAZARTESİ: Nazım Hikmet

        'KORONA GÜNLERİNDE ŞİİR'İN DİĞER ŞAİRLERİ

        REKLAM
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ