Kayhan Yıldızoğlu: 'Param yok insanlığa önem verdim, hiç pişman değilim'
Usta Kayhan Yıldızoğlu, 83 yaşında ‘İsimsiz Yıldız’ adlı tiyatro oyununun yönetmenliğini ve başrol oyunculuğunu üstlenirken 63 yıllık kariyerine rağmen neden ev sahibi olamadığını ve emekli maaşından başka geliri bulunmadığını “Çünkü insanlığa önem verdim. Hiç pişman değilim” sözleriyle açıkladı.
Kayhan Yıldızoğlu 83 yaşında bir çınar. 63 yıldır oyunculuk yapıyor, hâlâ heyecanlı, hâlâ enerjik. Yönetmenliğini de yaptığı ‘İsimsiz Yıldız’ın sahneleneceği günü iple çekiyor.
Tuba Ünsal, aynı zamanda yapımcı olduğu oyunda başrolde. Yıldızoğlu, ‘İsimsiz Yıldız’ için neden Ünsal’a teklif götürdüğünü anlatarak başladığı röportajı genç meslektaşlarının hatalarına ve neden hiç parasının olmadığına değinerek bitirdi.
- ‘İsimsiz Yıldız’ için neden Tuba Ünsal’a teklif götürdünüz?
Tuba’yı çok severim, çok atik bir kızdır. Hayata bakış açısını, yaşam şeklini çok beğenirim. Kızım gibidir. Tuba’ya teklif götürdüm. o da oyunu çok beğenince paçaları sıvadık. Tuba, oyunu sahneye hazırlarken hiç problem çıkarmadı, hiç şikâyetçi olmadı ve son derece fedakâr davrandı.
Çalışmalarımız da son derece keyifli geçti. Mutlaka her tiyatro oyununda olduğu gibi ‘İsimsiz Yıldız’da da eksiklikler vardır. Öyle olur zaten. Sahneye çıkmadan bazı eksiklikler görülemez. İkinci kez sahnelendiğinde her şey yerli yerine oturmuş olur.
Sinema kariyerinizde ellinci yılınız. Neden size özel bir tören düzenlenmedi?
Türkiye’de de yurtdışında da birçok ödül aldım zaten. 50’nci yıl için özel bir törene gerek yok. Ben en büyük ödülümü halktan alıyorum. Sokakta beni kim görse gelip elimi öpüyor. Daha ne olsun? Böyle olmasının nedeni de kariyerim boyunca çizdiğim çizgiden kaynaklanıyor.
‘KÜLTÜRLÜYÜM VE EFENDİCE YAŞADIM’
- Nasıl bir çizgi?
Ben kültürlü insanım, bütün ressamları tanırım, bütün senfonileri, konçertoları, operaları ezbere bilirim. Bunun yanı sıra efendice yaşadım. İçki içip hadiseler çıkarmadım. Başkalarını katiyen küçük görmedim.
Şimdi bakıyorum da bazı gençler bir dizide oynadıktan sonra yanına yaklaşılmıyor. Çok ‘mühim’ oyuncu... Dizilerde oyunculuk yapılmaz. Suya yazı yazmak gibidir. Bir baksınlar, Türkiye’de ve dünyada hangi yıldız oyuncunun çıkışında televizyon dizisi vardır? Televizyon dizilerinde sanat yoktur, sadece eğlence vardır.
Bu şartları elbette biliyorum ama dizilerde boy gösterince oyuncu olduklarını sanıp çaka satanlara laf ediyorum. Bunun yanı sıra okumuyorlar. Kitabı geçtim, gazete bile okumuyorlar. Bunları onları küçümsediğimden söylemiyorum, sadece kendilerini geliştirmek için yeterince çaba harcamadıklarından yana eleştiriyorum.
Şöhret olmak da bana çok komik geliyor. Bütün mezarlıklar önemli şöhretlerle dolu. Ciplerde gezip pahalı evlerde oturuyorlar. Elbiseleri de marka. Peki ruhları marka mı?
- Birlikte çalıştığınız genç meslektaşlarınız sizden bilgi ve deneyimlerinizden faydalanıyor mu?
Bazı gençler bendeki cevherin farkına varıp peşimi bırakmıyor. ‘Hocam hocam’ diye sürekli etrafımda dolanıyorlar. Bu da hoşuma gidiyor. ‘Başkalarına aktarılmayan bilgi ıslak toprağa yağan kara benzer.’ Deneyimlerimin, bilgilerimin bende durmasının kime ne faydası var? İnşallah genç meslektaşlarıma yeterince faydalı oluyorumdur.
'KARİYERİM AÇISINDAN MUTSUZUM'
- Geriye dönüp baktığınızda kariyeriniz açısından mutlu musunuz?
Kariyerim açısından hiç mutlu değilim. Ama edindiğim dostlar açısından son derece mutluyum. Sinemada aklınıza gelecek hangi yıldız oyuncu ve yönetmen varsa onunla çalıştım. Hem de çok zor şartlar altında çalıştık.
Günümüzde eski filmleri eleştirenler yoğun bir sansür tehditi altında çalıştığımızı biliyor mu? Bu kadar dangalak bir devir yaşadık. Çok zor şartlar altında çalışırken bir de ahmakça kurallarla uğraşmak zorunda kaldığımız için kariyerim açısından mutlu değilim.
İsimsiz Yıldız’da Tuba Ünsal ile Kayhan Yıldızoğlu’na başrollerde Yiğit Pakmen, Melda Narin Güler, Hafız Şengir ve Sertaç Ataç eşlik ediyor.
‘SADECE EMEKLİ MAAŞIM VAR’
- Hayatınızın bu döneminde kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Biz Osmanlı terbiyesiyle büyüdük. Paraya değil insanlığa önem verdim. Bir kuruş param yok. Türker İnanoğlu’nun evinde oturuyorum. Sağ olsun benden kira almıyor.
Var olan paramı hâlâ kitaplara harcıyorum. Geçen gün bir adama rastladım. 85 yaşında ve hâlâ ev almanın peşinde. Kendisine dedim ki “Beyefendi bırakın katı matı.
Siz kefenle mezarınızı hazırlayın. Onlar hazırsa gidin bir çocuk okutun, 800 TL ile ailesine bakmaya çalışanlara yardım edin.” Hayatının sonuna gelmiş, ne bir çiçeğin ne de bir böceğin güzelliğinin farkında. Birine yardım etmenin yaşattığı mutluluğu ise hiç yaşamamış. Sonuç olarak boşa geçen bir hayat.
- Nasıl olur da bir eviniz bile olmaz?
Hiçbir şeyim yok. Yarın bir gün öleceğim. Gayrimenkul deyince tüylerim diken diken oluyor. Ne gayrimenkulüm ne bankada param ne arabam var. Sadece emekli maaşım var.
- Hiç pişmanlık duymadınız mı, kızlarınız kızmadı mı?
Hiç pişmanlığım yok. Kızlarım da hiç kızmadı. Çünkü onlar da benim gibi. Tabii onları ben yetiştirdim. Çok şükür iyi yerlerde çalışıyorlar. Onlar da benim gibi paraya değil kültüre, sanata ve insanlığa önem veriyorlar.
En büyük mutluluğum bu. Bu arada ben ölümden korkmam. Çünkü olmayan bir şeyden neden korkayım? Ölüm yoktur. Sadece ruhumuz kıyafet değiştirir. Ruh her zaman yaşar. Şimdi birisi gelip “Kayhan Bey ölüyorsunuz” dese “Çocuklar sigaram bitsin geliyorum” derim. Ölmek hiç umurumda değil.
Onun için zaten bu yaşımda dimdik ayaktayım. Benim gözüm çok iyi görmüyor, ayaklarımın biri de platin ama bakın bütün gün ayaktayım ve yaşamaktan keyif alıyorum.
HT MAGAZİN / Mehmet ÇALIŞKAN