Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Abdurrahman Yıldırım Sadece 10 yıllık fırsat penceresi
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        TÜİK’in dün açıkladığı “Nüfus Projeksiyonları, 2023-2100” öngörüleri çok önemli tahminler ve bulgular içeriyor.

        Öncelikle belirtelim ki, Türkiye’nin demografik fırsat penceresi tahmin edildiğinden de erken kapanıyor.

        ➔2040 civarında beklenen bu tarih doğurganlıkta meydana gelen hızlı azalma çerçevesinde yapılan yeni projeksiyonlara göre 2030’lu yılların ortasına yani 5 yıl kadar önceye çekildi. Yani şunun şurasında 10 yıllık fırsat penceresi kaldı.

        ➔TÜİK fırsat penceresinin tanımını ve kapanacağı tarihi şu şekilde ifade etti:

        “Bağımlı nüfus toplamının, çalışma çağı nüfusunun yarısından az olduğu dönem, ‘demografik fırsat penceresi’ olarak nitelendirilir.

        Çocuk nüfus olarak tanımlanan 15 yaş altı nüfusun toplam nüfusun yüzde 30'undan az, yaşlı nüfus olarak tanımlanan 65 yaş üzeri nüfusun ise toplamın yüzde 15'inden az olduğu dönemde demografik fırsat penceresinin açık diye değerlendirilir.

        Projeksiyon sonuçları 2030'ların ilk yarısında yaşlı nüfus oranının yüzde 15'i aşacağına ve demografik fırsat penceresinin kapanacağına işaret etmektedir.”

        2035’TE NÜFUSUN %15'İ YAŞLI OLACAK

        ➔Ortalama ömrün giderek uzaması iyi bir gelişme ama nüfusta yaşlıların ağırlığı artacak. Emekliler de çoğalacak.

        ➔Derler ki, yaşlılık zordur. Henüz zenginleşmeden yaşlı olmak daha zordur. Para da gençken ve henüz yaşlanmadan kazanılır.

        ➔Toplum olarak demografik fırsat penceresinin kaybedilmesi bunun gibi, refaha ve zenginleşmeye giden yolu uzatıyor ve zorlaştırıyor. Ekonomi dinamizmini kaybediyor.

        ➔Çünkü çalışma çağındaki 15-64 yaş grubun toplam nüfus içindeki ağırlığı giderek azalacak. Sosyal güvenlik sisteminin geleceğini toparlamak daha güç ve daha uzun zaman alacak.

        Artık ne yaptıysak önümüzdeki 5-10 yıl içinde yaptık, sonrasına geçmiş olsun.

        ➔2024 itibariyle 85.8 milyon toplam nüfusun 18 milyonu 15 yaş altında çocuklardan, 9.1 milyonu da 65 yaş üstü yaşlılardan oluşuyor.

        ➔Toplam nüfusa oranda çocukların payı yüzde 20.9, yaşlıların payı yüzde 10.6 düzeyinde. Yani yaşlılar çocukların yaklaşık yarısında. Bunun bir tablosu bitişikte yer alıyor.

        ➔2030 yılına gelindiğinde toplam nüfus 88.2 milyon kişiye ulaşacak. Bunun 15.5 milyonu çocuklardan, 11.9 milyonu yaşlılardan oluşacak. Çocuk sayısı azalırken yaşlı sayısı artacak.

        ➔2024’te 34.4 olan ortanca yaş da 2030’da 37.2 seneye çıkacak.

        ➔Toplam nüfusa oranı bakımından çocuklar yüzde 17.6’ya inecek, yaşlılar ise yüzde 13.4’e çıkacak. 2035’te ise yaşlı nüfus oranının yüzde 15’e çıkacağı tahmin ediliyor.

        ➔Bu durumda demografik fırsat penceresinin kapandığını gösteren iki kriter de yerine gelmiş olacak.

        BU DOĞURGANLIKLA 100 MİLYONU UNUTALIM

        ➔Nüfus projeksiyonlarından yapacağımız ikinci tespit ise 2030 yılında 88.2 milyona yükselecek nüfusumuz ana senaryoya göre en yüksek düzeyine 2053 yılında 93.9 milyonla ulaşıyor ve sonraki yıllarda düşüşe geçiyor.

        ➔Bu senaryoya göre 2100 yılında 77.9 milyon nüfusta kalacağımız tahmin edildi. Yani ana senaryoda Türkiye 100 milyon nüfusa çıkamıyor.

        ➔Ana senaryonun yanında bir kötü bir de iyi senaryo yapılmış.

        ➔Düşük doğurganlığın devam edeceği ve dış göç etkisinin sınırlı kalacağı kötü senaryoda ise nüfus 2044 yılına kadar çok yavaş yükseliyor ve bugüne göre sadece 4 milyon artışla 89.9 milyona ulaştıktan sonra düşüşe geçiyor. 2100 yılına gelindiğinde de 54 milyona iniyor.

        ➔Teşvik önlemleri alınması ve ekonomik koşulların düzelmesiyle doğurganlığın artacağı ve dış göçlerin de destekleyeceği iyi senaryoda ise nüfus ancak 2084 yılında 101.8 milyona kadar çıkıyor.

        ŞEHİRLEŞME, PANDEMİ, HAYAT PAHALILIĞI ETKİLEDİ

        ➔Son 10 yılda Türkiye’nin doğurganlık oranı hızla geriledi, nüfusu yatay seyrettirecek yüzde 2.1’den yüzde 1.45’e indi.

        ➔Ana senaryoya göre 2030 yılına gelinceye kadar doğurganlık oranının yüzde 1.40’a kadar düşeceği öngörüldü.

        ➔Kentleşmeyle gelen, diğer toplumların 30-40 yılda yaşadığı doğurganlığın düşüşünü Türkiye çok daha kısa süreye sığdırdı. ➔Bunda şehirleşmenin üzerine pandeminin ve son yıllarda gelir dağılımındaki büyük bozulmanın gelmesi de çok etkili oldu.

        ➔Başlayan düşüşün önce nerede duracağı, yüzde 1.40’da mı yoksa daha aşağıda bir yerde mi duracağı önemli olacak.

        ➔Sonra da şehirleşen toplumda hayat şartlarının iyileştirilmesi, gelir dağılımının düzeltilmesi ve çocuk yapmanın teşvik edilmesi doğurganlık oranının ne ölçüde toparlanacağını belirleyecek.

        EKMEK NERDE İNSAN ORDA?

        ➔Nüfus projeksiyonlarından çıkardığımız üçüncü sonuç illerle ilgili. 2023’ten 2030’a kadar 7 yılda Türkiye nüfusunun yüzde 4.6 artacağı dönemde Batı illerinin nüfusu artmaya devam edecek.

        Nüfusun İstanbul’da yüzde 4, Ankara’da yüzde 6, İzmir’de yüzde 4, Antalya’da yüzde 14, Bursa’da yüzde 9, Muğla’da yüzde 12, Kocaeli’de yüzde 14, Sakarya’da yüzde 10, Yalova’da yüzde 19, Tekirdağ’da yüzde 20 artacağı tahmin edildi.

        ➔Geçmişte göç verdiğinden nüfusu azalan iller olarak dikkati çeken Tunceli, Sinop, Kilis ve Şirnak gibi küçük illerde ise 2030 yılına kadar nüfus artacak.

        ➔Hatta bu artış Şirnak’ta yüzde 16’ya varacak. Herhalde Gabar Petrol yatakları ve bağlı olarak bölgeden yapılacak yatırımlardan dolayı ekonominin canlanacağından hareket edilmiş.

        ➔Oran olarak nüfusu en çok azalacak illerin başında yüzde 35 ile Gümüşhane, yüzde 19 ile Ağrı, yüzde 18 ile Bayburt geliyor. Erzurum, Kars, Ardahan da nüfusu azalacak ikinci grup iller olarak ortaya çıkıyor.

        ➔Özetle iş nerede varsa nüfus orada çoğalıyor.