Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Boeing Starliner kapsülündeki arıza yüzünden uzaydan dönüşleri uzunca bir rötara giren iki astronot için NASA ve Boeing “kesinlikle mahsur kalmış değiller” diyor ama dramatik hikayeler yazılmasını önlemek ne mümkün. Medya nezdinde, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda (ISS) mahsur kaldıkları su götürmez; pozisyonu anlatacak başka kelime yok. Gelecek şubatta SpaceX Dragon kapsülü istasyona varacak da, onları alıp dönecek de... 24 Eylül’de fırlatılması planlanan SpaceX aracının gidişi de koşullara bağlı olarak ertelenebilir.

        NASA astronotları Barry Wilmore ve Sunita Williams sekiz günlük misyon için gittikleri istasyonda sekiz ay kalmış olacaklar ama durumları Sergey Krikalev’den hallice. Kıdemli Rus kozmonot Krikalev 1991’de Mir uzay istasyonunda görevdeyken Sovyetler Birliği dağılınca, o siyasi ve ekonomik karışıklıkta finansman ve kozmonot rotasyon ayarları da bozulduğundan 10 ay uzayda mahsur kalmıştı. Yörüngede 5 bin dönüşten sonra Krikalev nihayet dünyaya döndüğünde, giderken bıraktığı SSCB’nin yerinde Bağımsız Devletler Topluluğu vardı. Wilmore ve Williams döndüğünde ise ABD’de rejim değil sadece yönetim değişmiş olacak; rejimin tonu 5 Kasım’da Kamala Harris veya Donald Trump’ın seçilmesine bağlı değişiklik gösterebilir, o ayrı.

        Sergey Krikalev
        Sergey Krikalev

        Rus kozmonot Krikalev’in problemi sadece uzayda yapayalnız mahsur kalmak değildi; yerçekimsiz ortamda kas ve kemikleri zayıflamış, sosyal izolasyon ve dünyadaki hengame yüzünden iletişim kopuklukları psikolojik yük bindirmişti. Yeryüzüne dönüşünde yoğun fizik terapinin yarı sıra değişen sosyal ve siyasal iklime uyum sağlaması da gerekmişti.

        Barry Wilmore ve Sunita Williams’ın daha önce ikişer kez sefere çıkmış askeri geçmişi de olan tecrübeli ve dayanıklı astronotlar olarak rötardan etkilenmeyeceği söyleniyor. Ticari uzay uçuşları için NASA ile 4.2 milyar dolarlık anlaşma imzalayan Boeing’in Starliner aracı 6 Haziran’da uzay istasyonuna kenetlenmişti, ancak helyum sızıntısı ve roket motorlarındaki problem nedeniyle dönüş yolunda insanlı uçuşu riskli bulundu.

        NASA astronotları Sunita Williams ve Barry Wilmore iş başında
        NASA astronotları Sunita Williams ve Barry Wilmore iş başında

        İki astronotun 2025’e kadar boş durmayacağı yönünde açıklamalar geliyor NASA’dan; bilimsel araştırma ve veri toplamaya devam edecekler, muhtemelen uzay yürüyüşleri de yapacaklar. Şubat ayında istasyona varacak SpaceX kapsülünde dört mürettebat bulunacaktı, ikisi dönüş yolunda Wilmore ile Williams’a yer açmak için sefere katılmayacak.

        RAY BRADBURY USULÜ KORKU

        Her ne kadar NASA itiraz etse de iki astronotun mahsur kalması, uzayın mahsurlarına dair kurgu kültürünü belleğimde canlandırdı. Mesela David Bowie daha “Space Oddity” şarkısına girerken o kaygılı ve temkinli tonundan Major Tom’un başına kötü bir şey geleceğini anlarsın, içine kasvet çöker. Yer kontrol, uzay gemisi arızalanan astronota bir takım talimatlar verir ama mesajları duyamaz Major Tom, “Dünyanın çok üstünde, bir teneke kutuda” yapayalnız ölümüne sürüklenir.

        Uçuş gerginliğimin tavan yaptığı günlerde kokpitlerin bir bileni Uğur Cebeci, “Sen havada kalmış uçak gördün mü hiç” demişti de içime su serpilmemişti! Ama uzay söz konusu olunca işler öyle yürümüyor, uzayda kaybolmak, yıldızlar arasında sonsuzluğa savrulmak da var. Uzay yolculuklarının henüz başlamadığı zamanlarda bilim kurgu üstadı Ray Bradbury’nin “Rocket Man” (1951) hikayesi böyle bir korku salmıştı, hiç yoktan. Hikaye yayınlandığında, Sovyetler Birliği’nin uzaya ilk insansız Sputnik uçuşunu gerçekleştirmesine daha altı yıl vardı.

        “Rocket Man”, bir ailenin uzay ve dünya arasında kalan ikilemli hikayesini anlatır: Astronot baba aslında yeryüzündeki hayatından, bahçesiyle uğraşmaktan, güneşin sıcaklığını hissetmekten büyük zevk alır ama görev icabı aylarca uzayda kalmak zorunda ve çelişkiler içindedir. Uzayda evini, evindeyken uzayı özler. Bu açmaz yüzünden oğluna “Sakın astronot olma” diye öğüt verir. Karısının içine bir daha asla dönmeyecek korkusu çöreklenir. Astronot babanın roketi son seferinde güneşe çakılır, anne ve oğlu uzunca zaman evden çıkmazlar, çünkü gün ışığı onlara acı kayıplarını hatırlatır.

        Bu hikaye yıllar sonra Elton John’un “Rocket Man” şarkısına ilham vermişti. Bernie Taupin’in yazdığı sözlerde astronot babanın, karısını ve dünyayı ne kadar özlediği, Mars’ın çocuk yetiştirmek için ne kadar uygunsuz soğuk bir gezegen olduğuna dair dizeler vardı. Single 1972’de piyasaya çıktığında, Sovyetler Birliği ile ABD arasındaki uzay yarışı hız kesmeden devam ediyordu. Sovyetler 1961’de Yuri Gagarin’le uzaya ilk insan gönderen taraf olmuş, ABD ise 1969’da Neil Armstrong’u Ay’da ilk adımı atan insan yapmıştı.

        Böylece pop kültürün uzay ve astronotlar üzerine üretim çağı da başlamıştı. David Bowie 1969’da çıkardığı “Space Oddity” şarkısında Major Tom’un trajik akıbetini yazarken, Stanley Kubrick’in epik bilim kurgusu “2001: A Space Odyssey”in finalinden etkilendiğini söylüyordu – Böyle Buyurdu Zerdüşt eşliğinde hale içindeki fetüsün uzay boşluğunda süzüldüğü sahne.

        Elton John 2019 yapımı Rocketman filminin prömiyerinde
        Elton John 2019 yapımı Rocketman filminin prömiyerinde

        Bu arada Elton John’un David Bowie’den kopya çektiği dedikodusu da hayli yayılmıştı, çünkü tesadüf eseri astronot temalı her iki parçanın da stüdyo kaydını yapan prodüktör Gus Dudgeon’dı. Elton John’un kariyer boyu ortağı Bernie Taupin, şarkıyı aslında kimden yürüttüklerini sonraları açıklayacaktı. Bugün artık unutulmaya yüz tutmuş Pearls Before Swine adlı Amerikan psikedelik folk grubu daha önce çıkarmıştı “Rocket Man” parçasını. “Bowie’den değil, Tom Rapp adlı başka birinden çaldık. Şarkı yazarlarının hırsız olduğunu herkes bilir” demişti Taupin açık açık. Grubun kurucusu Tom Rapp, Cape Canaveral üssü yakınında yaşadığı için roket fırlatmaları izleyegelmiş ve Neil Armstrong’un Ay’a indiği gün o şarkıyı yazmıştı. Ray Bradbury’den esinlenerek.