İran’da yaşanan hadiselerin elbette konuşulacak daha çok boyutu var. Ama bir yandan da iç siyasetin kendi gündemi akıp gidiyor.
Dün AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. Bu toplantının perde arkasından bazı notlar aktarmak istiyorum size. Kuşkusuz dış politikada Gazze ve İran başta olmak üzere önemli başlıkları vardı toplantının. Hazine ve Maliye ve Milli Eğitim bakanlarının kendi gündemlerine dair de sunumları vardı.
Bunlara geçmeden önce, AK Parti’nin seçim sonrasındaki muhasebe süreci ve bunun değişime dair takvimine bakalım.
“CUMHURBAŞKANININ ELİNİ RAHATLATMAK”
Önce bir habere dikkat çekmek istiyorum. Sürece dair önemini de anlatacağım. Dün AK Parti Rize İl Başkanı Hikmet Ayar, istifa ettiğini duyurdu. Ayar, son iki yerel seçim sonuçlarını kıyaslayarak "Rize Türkiye birincisi olmasına rağmen kendimizi başarılı addetmiyoruz." dedi. Asıl dikkat çekici olan, istifa kararını “Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın elini rahatlatmak adına" adına yaptığını söylemesiydi.
Rize Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın memleketi. Ülke geneliyle kıyaslanamayacak düzeyde de başarılı oldu seçimlerde. Ancak buna rağmen istifa kararı var ve gerekçelerini de az önce aktardım.
Burada asıl konu şu. 31 Mart seçimlerinden sonra muhtelif zeminlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, sonuçlara dair değerlendirmelerde bulundu. Gayet net eleştirileri de oldu. Fakat burası çok ilginç. Neredeyse hiç kimse, mesela bir il başkanı çıkıp kendisini sorumlu gördüğünü ifade etmedi. İstifanın adı bile anılmadı.
KONGRE TAKVİMİ HIZLANACAK
O nedenle “Cumhurbaşkanının elini rahatlatmak adına” ifadesinin altı çizilmeli. Bu arada dün itibarıyla il başkanlarından peş peşe istifaların geleceğini de bir duyum olarak aktarmış olayım. Adıyaman’dan gelen istifa haberinin devamı da var anlayacağınız. Özellikle de kaybedilen illerde bu sürecin hızlanmasını bekliyorum.
Bu arada bildiğiniz gibi milletvekilleriyle yapılacak değerlendirme toplantısı erkene alındı ve 30-31 Mayıs’ta gerçekleşecek. Bir başka ayrıntı Kızılcahamam’daki bu kampa milletvekilleri eşleri olmadan gidecek. Belediye başkanlarıyla yapılacak değerlendirme ise tekrar değişmezse parti genel merkezinde gerçekleşecek.
İl ve ilçe kongrelerinin de Haziran sonunda başlayıp hızla tamamlanması bekleniyor. Bu elbette büyük kongre takvimini de hızlandıracak.
CUMHURBAŞKANININ FARKLI TEMASLARI
Bu süreçler devam ederken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir başka trafiği daha var. Pek çok ilde geçmişte siyaset ve yol arkadaşlığı yaptığı isimleri arıyor. Değerlendirme yapıyor. Bulundukları illerde siyaset yapacak yeni isimlere dair önerilerini dinliyor. Bunların önemli ölçüde genç isimler olması, ama belli bir düzeyde tecrübenin de yanlarında olması bekleniyor.
Parti yönetimindeki değişimde de bu akışı yönetebilecek tecrübeli kimi isimlerin "yeniden" sistemde olması bekleniyor. İki isim özellikle gündeme gelebilir. İkisinin de uzun yıllardır Erdoğan’la siyaset arkadaşlıkları var. Yeni dönemde onların parti yönetiminde olmaları ve teşkilatlardaki bu değişime ağabeylik yapmaları şaşırtıcı olmayacak. İsimleri şimdilik aktaramıyorum.
ŞİMŞEK ÖNEMLİ BİR SUNUM YAPTI
Dünkü MKYK toplantısında özellikle Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yaptığı sunum büyük bir dikkatle dinlenmiş. Şimşek’in aktardıkları genel olarak son derece pozitif ve gerçekçi bulunmuş. Bu arada kendisine bir hayli soru yöneltilmiş ekonominin geleceğine dair. Enflasyonun ne zaman düşeceği ve bir anlamda tünelin ucunda ışık görünüp görünmediği soruların ortak paydası.
Bakan Şimşek sunumunda hem mevcut durumu, hem de gelecek perspektifini örneklerle aktarmış. Sunumunun hayli dikkatle dinlenmesi ve yöneltilen soruların yoğunluğu, Şimşek’in programına yönelik beklentilerin ve inancın da arttığını gösteriyor.
Mehmet Şimşek’le ilgili bir kulis bilgisi de ben ekleyeyim bu tabloya. Önümüzdeki günlerde kendisinin ekonomi yönetimindeki inisiyatif alanının daha da genişleyeceğini görebiliriz. Bunun ne anlama geldiğini, süreci daha yakından takip edenler çok daha iyi bilecektir eminim.
NORMALLEŞME SEKTEYE UĞRAR MI?
Kuşkusuz son grup toplantılarında MHP ve CHP arasında birbiri ardına gelen sorular ve sert eleştiriler, 31 Mart sonrası ortaya çıkan normalleşme havasını nasıl etkiler endişesini de beraberinde getirdi. Burada yazdıklarım sadece kendi analizim ve öngörüm. Bu tarz eleştirilerin devam etmesi mümkün, hatta yüksek ihtimal. Ancak devam eden müzakere ve normalleşme sürecinin dinamikleri bunları aşan bir güce sahip. Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen haftaki grup konuşmasında normalleşmeye dair “Milletimizin talep ettiği bu iklimin, siyasetin normali haline gelmesini istiyoruz” ifadesini kullanmıştı.
Bu kararlılık sıradan bir politik sürece ya da geçici bir uzlaşma zeminine işaret etmiyor. Siyasetteki mevcut ittifaklar, dizilişler ve pozisyon alışların ötesinde Türkiye’nin geleceğine dair bir yol haritası bu. Kimsenin üzerinde inatlaşma ya da kavga üreteceği bir zemin değil.