12 Eylül'ün son baharı...
Darbeci zihniyetin ve askeri vesayetin izleri günlük hayatımızdan silinmeye başladı...
HABERTURK.COM / ÖZEL HABER
Ömer Faruk Setrek, 21 yıl sonra ilk kez o kapıdan girerken gözleri yaşardı. Şöyle diyor: "Arkadaşlarla birlikte orduevine gittiğimde inanılmaz bir mutluluk yaşadım. Kimliğimi aldığımda defalarca baktım. Gözlerim doldu. Haksızlığın ardından 21 yıl sonra da olsa bize iade-i itibarda bulunulması çok güzel." 30 Ağustos 1990'daki Yüksek Askeri Şura'da disiplinsizlik gerekçesiyle ordudan atılmış bir hava astsubay o. 12 Eylül 2010 referandumunda anayasa değişikliği kabul edilip YAŞ kararlarıyla ordudan ilişiği kesilenlere yargı yolu açılınca o da 'hak arama' hürriyetine kavuştu. Gidip asker kimliğini geri aldı ve arkadaşlarıyla buluşup hasret giderdi. Yeni çıkan kanunla yaşamlarının değiştiğini vurgulayan Setrek, devlete yarım kalan hizmet borcunu yeni atandığı Adana Defterdarlığı'nda tamamlayacak.
Kadir Günaydın, 12 Eylül'den önce İstanbul Teknik Üniversitesi'nde okuyordu. Bir gün bir kimlik kontrolüne denk düştü ve gözaltına alındı. Yaklaşık yedi yıl içerde kaldı, işkence gördü. Ama o, geçen ay şöyle diyordu: "En azından cezaevinde kaldığım günlerde yaşadığım işkenceler bir nebze olsun hafifleyecek." Ona bu sözleri söyleten, 12 Eylül mağdurlarının hizmet borçlanması için torba yasayla getirilen yeni düzenleme. Bu düzenlemeyle, darbe döneminde haksız yere cezaevlerinde tutulanların gözaltında veya tutuklulukla geçen süreleri borçlandırılarak emekliliklerine sayıldı. Günaydın, başvuru süresi 25 Ağustos'ta dolan torba yasadan faydalanmak için başvuran 605 kişiden biriydi.
Ahmet Kenan Evren, sağcı - solcu 650 bin kişinin gözaltına alındığı, 1 milyon 683 bin kişinin fişlendiği 14 bin kişi vatandaşlıktan atıldığı, 30 bin kişinin sakıncalı olduğu için işinden olduğu 12 Eylül darbesinin başındaki isimdi. Darbeden sonra bir süre daha generalleriyle ülkeyi yönetti. Hazırlattığı anayasayı kabul ettirdi, kendini cumhurbaşkanı ilan etti. Sonra Marmaris'e çekilip mutluluğunun resmini yapmaya koyuldu. Şimdi 95 yaşında ve yıllar sonra mutsuz. Nedeni sadece Marmaris'te adını taşıyan bulvarın tabelasının değişmesi değil. Kaderin cilvesi, 12 Eylül'deki referandumda Anayasa’nın geçici 15. Madde’si yürürlükten kaldırılınca darbecilere yargı yolu açıldı. Savcılıklara suç duyurusu yağınca Mayıs ayında bir ilk yaşandı. 12 Eylül darbesiyle ilgili soruşturmada Evren'in, arkadaşı Tahsin Şahinkaya'yla birlikte 'şüpheli' sıfatıyla ifadesi istendi. Evren ifadesinde şöyle dedi: "Türkiye sathında her gün 10 - 15 vatandaşımız terör olaylarında hayatını kaybeder hale gelmişti. 12 Eylül öncesi bu terör olayları nedeniyle kuvvet komutanları olarak bir araya geldik."
BİR DARBE DE 35. MADDEYE
Neden "12 Eylül'ün son baharı" dedik? İşte bunun için.
12 Eylül bitti, bir daha olmayacak. Ama Türkiye'nin asıl ayıbı, 12 Eylül ve kurumlarının zihniyetini yaklaşık 30 yıl yıkamamış, günlük hayattan askeri vesayeti kaldıramamış olmasıydı. Bu da öncelikle dönemin mağdurlarının mağduriyetini gidermek ve 12 Eylül zihniyetinin gizli gölgelerini ortaya çıkarıp silmekle mümkündü.
27 Nisan 2007'deki e-muhtıranın ardından bu yönde irade güçlendi. 12 Eylül'deki anayasa değişikliğiyle süreç iyice hızlandı. Şimdi sırada yeni sivil anayasa ve TSK İç Hizmet Kanunu'nun darbeye zemin hazırlayan 35. maddesinin değiştirilmesi var. Bu konuda Meclis'teki partiler uzlaşmış durumda. Muhtemelen Ekim'den sonra, yeni yasama döneminde bu madde değiştirilecek. Belki, yeni sivil anayasa üzerinde de uzlaşılacak.
Ve bu, 12 Eylül'ün son baharı olacak.
YASAL DAYANAK OLUŞTURULDU
Aslında 12 Eylül zihniyetine en büyük darbe, 27 Nisan e-muhtırasına gösterilen tepki oldu. Bu tepki, hükümeti sivilleşme adımlarını atma konusunda cesaretlendirdi ve yargıda, siyasette ve bürokraside kapsamlı bir 'sivilleşme' hamlesi başladı.
Bu hamlenin yasal dayanağı ise 12 Eylül'deki Anayasa değişikliği referandumuyla sağlandı. Yapılan düzenlemeler ve değişen yasalarla askeri vesayetin önüne ciddi bir set çekilmiş oldu.
Daha somut konuşmak gerekirse, 12 Eylül referandumuyla şunlar oldu:
Darbecilerin koruma zırhı kalktı: Darbecileri koruma altına alan Anayasa'nın geçici 15. maddesi kaldırıldı. 12 Eylül darbecilerine yargı yolu açıldı. 12 Eylül Anayasa'sı ile askerî personelin işlediği suçlara askerî mahkemeler bakıyordu. Bir asker demokratik rejime karşı suç işlese, darbe planı yapsa hatta uyuşturucu işine karışsa bile askerî mahkemede yargılanıyordu. Anayasa'nın 145. maddesinde yapılan değişiklikle darbe planı dahil, askerlik mesleği dışında işlerle uğraşanlar sivil mahkemelerde yargılanmaya başladı. Böylece Kenan Evren ve arkadaşlarının yargılanamaz ve hesap sorulamazlığı da sona erdi. 'Netekim' Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 12 Eylül darbesiyle ilgili soruşturmada, dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya'nın ifadesi alındı. Soruşturma sürüyor.
(Oysa 2000 yılında Adana savcısı Sacit Kayasu'nun Kenan Evren hakkında hazırladığı iddianame kabul edilmemişti. Kayasu HSYK tarafından kınama cezası aldı. Daha sonra Yargıtay tarafından "görevi kötüye kullanmak" ve "askeri kuvvetleri tahkir ve tezyif" suçundan mahkum edildi. HSYK onu meslekten ihraç etti. Avukatlık yapma hakkı dahi elinden alındı. Kayasu, ihraç kararı üzerine, AİHM'de dava açtı. 2008'de sona eren davada "ifade özgürlüğünü kısıtladığı" için Türkiye 41 bin Euro tazminata mahkum edildi)
YAŞ'ta ordudan atılanlara yargı yolu: YAŞ kararlarıyla ordudan ihraç edilen askerlere yargıya başvurma, hak arama hürriyeti ve savunma hakkı verildi. TSK'dan 'irtica' gerekçesiyle atılanlara yargı yolu açıldı. YAŞ kararıyla ihraçlar, 28 Şubat döneminde en üst seviyesini görmüş, 1997-1998 arasında 569 kişi ordudan atılmıştı.
(Ömer Faruk Setrek yalnız değil. YAŞ kararlarıyla ordudan atılan 1543 askere özlük hakları iade edildi. 513 mağdura iş verildi. Astsubay Kerim Akçakoyun ve Jandarma Astsubay Alaattin Yalçın diğer iki isim. Akçakoyun ve Yalçın 1998'de yine disiplinsizlik gerekçesiyle ordudan uzaklaştırılmıştı. İkisinin de ilk işi bayramda orduevine giderek birer keyif çayı içmek oldu. İtibarı iade edilen askerler, geriye dönük maaşlarını ve OYAK primlerini de alabilecekler)
Anayasa Mahkemesi'ne düzenleme: Siyasi parti kapatma başta olmak üzere aldığı kararlarla demokratikleşmenin önüne zaman zaman set çeken Anayasa Mahkemesi'nin yapısı köklü şekilde değişti. Anayasa'nın 146. maddesinde yapılan düzenlemeyle mahkemenin üye sayısı 11'den 17'ye çıktı. Artık üyelerin 3'ünü TBMM, 14'ünü cumhurbaşkanı seçiyor. Süresi bitenler yeniden seçilebiliyor.
Parti kapatma zorlaştı: Anayasa Mahkemesi'nin yapısı değiştiği için kapatma kararları eskisi kadar kolay alınmayacak. Eylem ve sözleriyle kapatmaya neden olan milletvekilleri partileri kapatılsa bile yasaklı hale gelmeyecek. Siyasete devam edecek.
HSYK'nın yapısı değişti: Önemli davalara bakan savcı ve hâkimleri görevden alarak tartışmalı kararlara imza atan HSYK'nın yapısı değişti. Kurulun yapısı ve işleyişi, gelişmiş ülkelerdeki demokratik standarda kavuştu. Önceden HSYK üyeleri Yargıtay ve Danıştay tarafından seçiliyordu. Bu iki kurumun üyeleri de HSYK tarafından belirleniyordu. Yapılan değişikliklerle HSYK üyeliği yüksek yargı dışındaki hâkim ve savcılara da açıldı. Üye sayısı 7'den 22'ye çıktı. Üyeler sadece Yargıtay ve Danıştay'dan seçilmiyor. Kurula, kürsü hakimlerini temsilen 11 hakim seçiliyor.
Meslekten atılan hâkime hak arama: Önceden, YAŞ kararları gibi HSYK'nın meslekten çıkarma kararları da yargı denetimi dışındaydı. Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkaya örneğinde olduğu gibi HSYK'nın meslekten attığı yargı mensuplarının hak arama yolu kapalıydı. Değişiklik paketiyle HSYK'nın meslekten çıkarma kararlarına karşı yargı yolu açıldı. HSYK kararıyla meslekten men edilen 52 hakim ve savcı mesleğe geri döndü.
(2005'te Umut Kitabevi'nin bombalanmasının ardından Başsavcı Ferhat Sarıkaya, Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir Genelkurmay Başkanı'nı hedef alan bir iddianame hazırladı. Sarıkaya iddianamede Yaşar Büyükanıt'ı yargıyı etkilemeye çalışmakla, bazı askerleri de suç işlemek için çete kurmakla suçluyordu. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 2006'da sanıklara 'adam öldürmek, çete kurmak ve adam öldürmeye teşebbüs' suçundan 39 yıl 5 ay hapis cezası verdi. Dönemin HSYK'sı, Nisan 2006'da Sarıkaya'yı meslekten uzaklaştırdı. Yargıtay, 2007'de 'olayda askeri yargının görevli olduğu gerekçesiyle' hapis kararını da bozdu. Mahkeme de dosyayı 'görevsizlik' kararıyla Van Askeri Mahkemesi'ne gönderdi. Aralık 2007'deki ilk duruşmada sanıklar tahliye edildi. Anayasa referandumundan sonra Savcı Sarıkaya hakkını aldı ve Ankara savcısı olarak atandı.)
Yurtdışı yasakları kalktı: 12 Eylül referandumunun ardından 71 bin 516 kişinin yurtdışı yasağı kaldırıldı. 528 kişinin tahdit kaydı silindi.
SİVİLLEŞMEDE İLKLER...
12 Eylül'le perçinlenen askeri vesayetin kaldırılması ve sivilleşme yolunda önemli başka adımlar da atıldı, atılıyor.
* Bunun en gecikmiş örneği, dört yıl orada kalan 27 Nisan e-muhtırası metninin, istifalar sonrasında Genelkurmay Başkanlığı'na Org. Necdet Özel'in atanmasının ardından Genelkurmay'ın internet sitesinden kaldırılması oldu.
* Ağustos başındaki Yüksek Askeri Şura'da, sivilleşme ve demokrasinin fotoğrafı çekildi. Önceki YAŞ'larda genelkurmay başkanlarıyla aynı hizada oturan Başbakan Erdoğan, o gün ilk kez tek başına oturdu; sağındaki sıranın ilk başında ise Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel yer aldı. Bu fotoğraf Türkiye demokrasi tarihinde çok önemli bir aşamaydı.
* 18 Ağustos'taki MGK toplantısında da yeni oturma düzeni dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün başkan olarak masa başında oturduğu toplantıda sivil ve asker üyeler ilk kez masaya karışık oturdu. MGK toplantılarında daha önce asker ve sivil üyeler ayrı ayrı ve karşılıklı oturuyordu.
* Bu yıl ilk defa 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 'başkomutan' sıfatıyla kutlamaları kabul etti. Bu da, Cumhuriyet tarihinde bir ilkti.
* Devlet protokol listesinde planlanan değişiklik başka bir adım. 12 Eylül döneminin izlerini taşıyan liste yeniden düzenlenecek. Üzerinde çalışılan yeni listenin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenleri öncesinde tamamlanıp Cumhurbaşkanı Gül tarafından onaylanması hedefleniyor. Eğer yetişirse, bu Cumhuriyet Bayramı törenlerinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile Başbakan R.Tayyip Erdoğan’ın hemen arkasında olacak. Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel ilk 10’da altlara inecek.
* TBMM Genel Kurul Salonu’ndaki localara da 'sivil düzenleme' geliyor. Genel Kurul salonunda Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının kullandığı özel loca kaldırılarak, bürokratlar için tek bir loca ayrılacak.
* Bu arada belediyeler de sembolik adımlar atmaya devam ediyor. Kenan Evren, emekliye ayrıldıktan sonra Marmaris'in Armutalan Beldesi'ne yerleşmişti. 18 senesi burada geçti ve bu sürede adı bir bulvar, iki cadde, iki okula verildi. Marmaris şimdi, Evren'in izlerini siliyor. Onun ismini taşıyan bulvarın adı değiştirildi, Cumhuriyet Caddesi yapıldı. Şanlıurfa Viranşehir'de de 12 Eylül darbesini hatırlatan mahalle isimleri değişiyor. Evren Paşa Mahallesi artık olmayacak.
DOLAYLI AÇILIMLAR
Dedik ya, 12 Eylül 12 Eylül'den ibaret bir şey değil. O zihniyet 30 yıl boyunca çok can aldı; 'devleti koruma' bahanesiyle kendine düşman üretti ve bu süreçte tarifsiz acılara, ölümlere, işkencelere, insan hakları ihlallerine imza attı.
Şimdi ise 12 Eylül'ün sembol binası Diyarbakır Cezaevi'nin ibret müzesi yapılması planlanıyor. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan alt komisyon, gözaltında kaybolanların akıbetini araştırıyor. Faili meçhul komisyonunun çalışmaları sonrasında toprak kazılıyor, mezarlar açılıyor, kemikler çıkarılıyor. Yakınları, en azından o kayıpların bir mezarı olacağı umuduyla bekliyor. Bütün bunlar ve yaşanan demokratik dönüşüm toplumda 'artık işlenen suçlar cezasız kalmayacak' duygusu yaratıyor.
Başta, TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesinin değiştirilecek olmasının ve yeni sivil anayasanın 12 Eylül'e vurulacak son darbe olacağını söylemiştik. Elbette bütün bunlar, üzerinden 31 yıl geçmesine rağmen hakların ve özgürlüklerin askıya alındığı darbe döneminin izlerini bedenlerden ve ruhlardan tamamen silmeyecek.
Ama Ömer Faruk Setrek, Kadir Günaydın ve Kenan Evren için yeni bir hayatın başlaması bile, bunun son 12 Eylül olduğunu göstermiyor mu bize?