Akademisyenler neden mobbing kurbanı oluyor?
Profesörlerin mobbing'e maruz kalması bilimsel kıskançlığın sonucu mu, iktidar savaşı mı?
ÖZLEM YILMAZ (AHT)
İstanbul'da 8 üniversitede, aralarında profesörlerin de bulunduğu bin 488 kişiyle görüşülerek yapılan araştırmada, akademisyenlerin yüzde 63.8'inin işyerinde mobbing'e maruz kaldıklarını açıklamaları polemik konusu oldu. Türk Eğitim Sen İstanbul Şubesi'nin; Boğaziçi, İstanbul Teknik, Yıldız Teknik, İstanbul, Marmara, Galatasaray, Türk – Alman ve Medeniyet üniversitelerinde bin 488 kişiyle görüşülerek yapılan araştırma tartışma yarattı. Araştırmaya göre, üniversitelerde görev yapan her 3 akademisyenden 2'si yani yüzde 63.8'i çalışırken mobbing'e (işyerinde psikolojik taciz) uğruyor. Başta profesörler olmak üzere akademisyenlerin mobbing'e maruz kalması, bilimsel kıskançlığın sonucu mu, iktidar savaşı mı? Yoksa akademisyenler pasif mi kalıyor? İşte uzmanların görüşleri...
"AKADEMİK KISKANÇLIK DA OLABİLİR,
SINIRLI KADROYA BİRDEN FAZLA TALİP DE ÇIKABİLİR"
Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beril Dedeoğlu: "Genel olarak mobbing'in üniversitelerde birden fazla sebebi olabilir. Nedeni akademik kıskançlık da olabilir, sınırlı kadroya talip olan birden fazla kişi de ortaya çıkabilir. Bazen gerçekten son derece anlamsız vakalarla da karşılaşıyoruz. Bir de kişinin mobbing'ten ne kast ettiği de önemli. İş standartlarına uymayı teşvik edecek her uygulamayımobbing kabul edenler de var. 'Neden saatinde gelmiyorsun?' demeyi dahi mobbing olarak kabul etme eğilimi yüksek. Bu ispatı zor bir alan. Hakikaten mobbing'e maruz kalanlar olduğu gibi, aksi olduğu haldemobbing'e uğradığını söyleyenler de olabiliyor. İspatı son derece güç. Bu durum, akademisyenin çalıştığı kuruma, bulunduğu şehre göre farklılaşıyor. Ama her dönemde karşılamak mümkün."
"KESİNLİKLE İKTİDAR SAVAŞI"
Davranış Bilimleri Uzmanı Aşkım Kapışmak: "Akademik kariyer yapan insanların kişilik gelişimi, kariyer algısı diğer meslek sahiplerinden biraz farklıdır. Birşeyler yapmaktan ziyade 'bir şey olmak' değerleri yüksek olduğundan senelerce o titre sahip olmak için çalışırlar. Genel ruh halleri soğuk, eşleşmez ve empati kurmada zorlanırlar. Ayrıca o titre sahip olduktan sonra kimliğin egosunu bazen taşıyamaz hale gelenler olur ve bunu bir üstünlük olarak kullananlar ekip içinde ciddi çatışmalar yaşarlar. Örneğin üniversitelerde hiyerarşik bir düzen vardır, yükseldikçe ego artar ve alttan gelenlere ciddi psikolojik baskı uygularlar. Kendi kariyer yolculuklarında yaşadıkları zorlukları alttan gelene aktarırlar. Mesleklerinde başarılı olabilirler ama ilişkilerde ciddi problem yaşarlar. Akademisyenlerin mobbing'e maruz kalmasının nedeni, kesinlikle iktidar savaşı. Çünkü iktidar savaşının içinde bilimsel kıskançlık da var. Mobbing, akademisyenlere çok uygulanıyor."
"PROFESÖRLERİN EĞİTİMLİ OLMASI,
ÇALIŞAN OLMALARI SONUCUNU DEĞİŞTİRMİYOR"
"Mobbinge Son Kampanyası" Aktivisti Çağla Oflaz: "Mobbinge ilişkin çok fazla istatistiki bilgi olmasa da,mobbing çalışma hayatında çok yaygın. Buna ilişkin mahkemelere yansıyan davalar var. Olayların fazlalığı, kişilerin bu meselenin daha fazla farkına varıp dava açmalarına yol açıyor. Mobbing'in, özellikle son 30 yılda çok daha fazla yaygınlaştığı biliniyor. Çalışma hayatındaki esnek koşullar, güvencesiz çalışma şartları ve işyerlerindeki örgütsüzlük nedeniyle çalışanlar mobbing gibi baskılara maruz kalabiliyorlar. Çalışma koşullarının getirdiği şartlar ve çalışanlar arasındaki rekabet mobbinge yol açıyor. Profesörler de sonuçta bu çalışma yaşamının bir parçası. Onların eğitimli olması çalışan olmaları sonucunu değiştirmiyor. Onlar da elbetteki her çalşan gibi bu tip uygulamalara maruz kalıyorlar. Yüzde 63.8 çok yüksek bir rakam ama zaten mobbing ülkemizde çok yaygın. Ast- üst arasında ya da çalışanlar arasında da çok sık yaşanan bir durum. Son yıllarda mobbing'in iş verimliliğini düşürdüğüne ilişkin tartışmalar var. İşverene veya yöneticilere bu konuda çok fazla yaptırımlar getirecek yasal düzenlemeler yok. Mobbing rekabet sonucu ortaya çıksa da, çalışanlar arasındaki güveni de zedeleyici bir problem. Aslında işyerlerinde örgütlenmeyi de engelliyor. Çalışanlar işyerlerinde arkadaşlarına mobbing uygulandığında birlikte hareket etmeliler. Mobing'i caydırıcı yasal düzenlemeler olmalıdır."
"BEN HİÇ MOBBİNG'E MARUZ KALMADIM,
AKSİNE HEP EL ÜSTÜNDE TUTULDUM"
İTÜ Maden Fakültesi Jeoloji Bölümü ve Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Şengör: "Ben tam tersini düşünüyorum. Bana üniversite çok iyi bakıyor, beni el üstünde tutuyorlar. Ben hayatım boyu, üniversiteye asistan olarak girdiğim günden bu yana hiç mobbing'e maruz kalmadım. Hatta bir dönem YÖK beni üniversiteden atmak istedi, yine de üniversitem beni korudu. Ben üniversite içinde böyle bir şey görmedim. Herkes için bu durum geçerli midir, onu bilemem. Kendi enstitümde böyle bir şey görmedim. İTÜ'de böyle birşey yaşanmaz, 240 senelik bir kuruluş, uzun zaman Türkiye'nin en akıllı çocuklarını toplamış bir kurum. Bazı asistanlar haklarımıza mani oluyorlar diyerek tepki gösteriyor. Rektörümüz, '6 yılda doktoranı bitiremiyorsan maaşını kesiyorum' dedi. Bence de haklıydı, ama bunu diyince çok tepki aldı. Bizde rektör mobbinge maruz kalıyor maalesef."
"AKADEMİSYENLER MECBUREN PASİF KALIYOR,
DIŞARIDA NE İŞ YAPACAKLAR?"
Mobbing ile Mücadele Derneği (MOBDER) Antalya Şube Başkanı Dr. Mehmet Ozan Uzkut, "Akademisyenlerin mecburen pasif kalma durumları fazla. Siyasi erkin önemi var, yerleşmiş hocaların önemi, kadroların önemi var. Kadrolarda yandaş olanların birbirini koruması da sözkonusu. Siyasi erk nerede zayıfsa, zayıf olan taraf mobbing'e uğruyor. Akademisyenler mecburen pasif kalıyorlar. Birçok öğretim üyesi, üniversiteden ayrılsa dışarıda ne iş yapacak? Dolayısıyla mobbing'e uğrayan birçok öğretim üyesi susuyor, durumu kabulleniyor. Depresyon tedavisi gören çok sayıda öğretim üyesi var. Bunun daha da acı tarafı, gerçekten de birşeyler yapmak isteyen öğretim üyelerinin önü kesilmiş oluyor. Mobbingyandaşları da çok fazla. Güçlü kişi mobbing uygularken, arada kalan kişiler mobbing'e uğrayanın değil, güçlü tarafın yanında yer alıyorlar. Çalışan birçok öğretim üyesi yurtdışına gitti. Sadece profesörler değil, doçentler, yardımcı doçentler de mobbing'e uğruyor. Hele asistanların uğradıkları mobbing'in haddi hesabı yok. Hocalar, maalesef asistanların ya da yardımcı doçentlerin yaptığı araştırmalara sahip çıkıyorlar.Mobbing'in engellenmesi için siyasetçilerin üniversitelerden elini çekmesi lazım. Siyasiler üniversiteye karışmazsa mobbing yüzde 50 oranında azalır."
"MOBBİNG, ÜNİVERSİTEDEKİ MUTSUZ
ORTAMIN ÜRÜNÜ OLSA GEREK"
Öğretim Üyeleri Derneği eski Başkanı Kadir Erdin: "Mobbing, insan ilişkilerinin bir parçası. Üniveriste bu toplumun entelektüel hizmet sunacak kurumlarıdır. Bu kurumlar, toplumun ayakları altından gidiyor. Bunun birçok nedenleri olabilir. Bana göre en önemli nedeni, özellikle kamu üniversitelerinin açılan özel vakıf üniversiteleriyle yarışamayacak konumda olup, genç akademisyen fidanlığının kurutulmasıdır. Çünkü asistanlığın bugün hiçbir çekici yönü kalmamıştır. Bu açıdan üniversitede genç akademisyenler arasında mutsuz bir akademik yaşam sürmektedir. Bunun olumsuzluk, bugün için hissedilmeyebilir, ama gelecek için sinyaller çok daha ürkütücüdür. Ben akademisyenlerin satın alma güçlerinin hemen iyileştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Üniversite çatısı altında daha mutlu, yürekten, özgür düşünen, eleştirel yaklaşan, sorgulayan gençlerin yetişebilmesi, bu gençlerin topluma öncülük edebilmeleri için onları yetiştiren akademik camianın da mutlu ve sorunları azaltılmış olması gerekmektedir. Mobbing herhalde böyle bir ortamın ürünü olsa gerek. Oysa bilim bir grup çalışmasıdır. Toplumdan kesit alındığında ortalama veriler her yerde geçerli. Bir ülkenin parlamentosu neyse üniversitesi de o."