Sağlık Bakanı Koca: Şiddete karşı düzenleme vicdanları rahatlatmalı
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, gündeme ilişkin Habertürk'e özel açıklamalarda bulundu. Sağlık çalışanlarının çözülmesini istediği şiddet sorunununa ilişkin açıklama yapan Bakan Koca, şiddeti önlemeye dönük etkin bir eylem planı üzerinde çalıştıklarını ifade etti. Tütünle mücadele kapsamında 'açık alanda sigara izni' kavramının da değişeceğine dikkat çeken Sağlık Bakanı Koca, obezite cerrahisi ile ilgili de çalışmalar yapıldığını vurguladı
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, gündeme ilişkin Habertürk'e özel açıklamalarda bulundu. Sağlık çalışanlarının çözülmesini istediği şiddet sorununa ilişkin açıklama yapan Bakan Koca, şiddeti önlemeye dönük etkin bir eylem planı üzerinde çalıştıklarını ifade etti.
Sigara paketlerinde uyarı alanlarının yüzde 85'e yükseltildiği standart sigara paketi uygulamasının temmuz ayında başlayacağı geçtiğimiz günlerde duyurulmuştu.Tütünle mücadele kapsamında başka çalımalar yapıldığına da dikkat çeken Bakan Koca,“Artık 'açık alanda sigara izni' kavramını değiştirmek istiyoruz.Sınırlanmış alanlarda, dışarıdan görülemeyecek şekilde kapatılmış, dışarı duman ve koku sızdırmayacak şekilde bir düzenleme olmalı" diye konuştu.
Nargilenin, birtakım kültürel öğelerin kullanılarak, geleneksel kodlarımıza vurgu yapılarak pazarlandığına dikkat çeken Koca, "Mevzuat kapsamında bu ürünlerin kullanım alanlarını da sıkı denetimlere tabi tutuyoruz. Önümüzdeki dönemde bu konuda da farklı mücadele mekanizmalarını devreye alacağız” açıklamasında bulundu.
Obezite ameliyatı sonrası yaşamını yitiren kişilerin ardından, geçtiğimiz aylarda obezite ameliyatlarının onay süzgecinden geçeceği belirtilmişti ve obezite ameliyatının kim tarafından hangi merkezde yapılacağına obezite merkezlerinin karar vereceği açıklanmıştı. Bu konuyla ilgili Bakan Koca, "Obezite cerrahisi uygulanacak hastaların uygunluğunun dijital sistemlerle kontrolünü sağlayacak bir yazılım üzerinde çalışıyoruz. Bu sisteme verileri girilmeden veya uygun verilere sahip olmayan hastaların cerrahi girişime tabi tutulmaması için gerekli tedbirleri alacağız" diye konuştu.
“HERKESİ İLGİLENDİREN, KAMU VİCDANINI RAHATLATICI GENEL BİR DÜZENLEMENİN YAPILMASI GEREKTİĞİ KANISINDAYIM”
Sağlık çalışanlarının çözülmesini istediği öncelikli konulardan birisi şiddet sorunu. Hastanelerde, üniversitelerde şiddete maruz kalan insanlar var. Şiddetin önlenmesi ile ilgili yeni çalışmalar var mı?
Sağlık maalesef toplumsal şiddetin yoğunlaştığı bir alan. Göreve geldiğim andan itibaren en hassasiyetle üzerinde durduğum konu bu oldu. Kutsal bildiğimiz bu görevi yaparken fedakârca çalışan, gece gündüz demeden üzerine düşeni fazlasıyla yapmaya çalışan sağlık çalışanlarına şiddeti asla kabul etmemiz mümkün değildir. Şiddet, sadece sağlıkçılara yönelik olarak değil, bütün insanlar için kabul edilemez bir durumdur.
Caydırıcılık kapsamında düzenlemeler yaptık. Sağlık personeline şiddet uygulayanların şikâyete gerek kalmaksızın doğrudan kolluk kuvvetlerince yakalanarak karakolda serbest bırakılmaksızın adli işlemler tekemmül etmek üzere Cumhuriyet savcılığına sevk edilmesi, Cumhuriyet Başsavcılığınca dosyanın tekemmül ettirilmesi, mağdur veya tanık olan sağlık personelinin ifadesinin yerinde alınması yasal zorunluluk haline geldi.
Ayrıca, belli durumlarda cezaların uygulanmadığını, ötelendiğini, paraya çevrildiğini görüyoruz. Ceza Kanunu’nda sadece sağlık çalışanlarına yönelik değil, bütün şiddet olaylarında, hırsızlık, gasp ve benzer olaylarda, herkesi ilgilendiren kamu vicdanını rahatlatıcı genel bir düzenlemenin yapılması gerektiği kanısındayım.Ancak, biliyoruz ki, konuya sadece bir asayiş sorunu olarak yaklaşmak ve çözümünü̈ sadece bir noktada aramak netice vermeyecek. Şiddeti önlemeye dönük etkin bir eylem planı üzerinde çalışıyoruz. Hasta ve sağlık personelinin buluştuğu fiziksel ortamların rehabilitasyonundan, çalışanların aşırı iş yükünün azaltılmasına, hasta hekim iletişiminin geliştirilmesinden, vatandaşların sağlık okuryazarlığını güçlendirilmesine bütün boyutlarıyla ele alarak şiddeti doğuran nedenleri ortadan kaldırmak istiyoruz. Bu çerçevede ilk adımlar olarak tüm hastanelerimizde Hasta Hakları Yerinde Değerlendirme Ekipleri oluşturduk. Ayrıca Sağlık Çalışanlarımız için Güvenlik Rehberi hazırlanarak tüm çalışanlarımıza ulaştırıldı. Önümüzdeki dönemde Şiddet Eylem Planımızı yayınlayarak bu konuda çok daha geniş tedbirleri uygulamaya başlayacağız.
"TELEVİZYONLARDA BUZLADIĞIMIZ GÖRÜNTÜLERİN TAMAMI GERÇEK HAYATTA ÇOCUKLARIMIZIN GÖZÜ ÖNÜNDE YAŞANIYOR"
Türkiye, toplum sağlığını tehdit eden tütün ile ciddi anlamda mücadele ediyor. Sigarayı bırakmak isteyenlere ücretsiz tedavi imkanı sağlandı. Pasif içiciliğin önlenmesi için 'Yeşil Dedektör' geliştirildi. Geçtiğimiz günlerde sigara paketlerinde uyarı alanlarının yüzde 85'e yükseltildiği standart sigara paketi uygulamasının temmuz ayında başlayacağı açıklandı. Tütünle mücadelede yapılması planlanan başka şeyler var mı?
Tütün ürünlerinin kullanımını azaltmaya yönelik tedbirleri almada kararlı bir irade sergiliyoruz. Gerek alınan yasal tedbirler, gerekse bütün kesimlerin desteğini almış toplumsal mücadele ile tütün kullanım oranlarında ciddi düşüş sağlanmıştı. Ancak son yıllarda yeniden artış yaşandığını biliyoruz. Yeniden kararlı bir mücadele dönemine giriyoruz. Halkımızın kapalı alanlarda sigara yasağı konusundaki duyarlılığını yeniden canlandıracağız.
AÇIK ALANDA SİGARA İZNİ KAVRAMI DEĞİŞİYOR!
Tütün ürünleri kullanımının yasak olduğu yerlerde ihlallerin denetimi yapılmaktadır. Hatta bu konuda iller arası çapraz denetimler ile denetimler sıklaştırılmıştır. Ancak tütün yasağının işlerliği ile ilgili bazı sıkıntıların zamanla ortaya çıktığını gördük. Öncelikle açık alan tarifinin istismar edildiğini ve aslında sigara kullanımına izin verilmeyen ortamların çeşitli yöntemlerle kanuna uydurulduğunu biliyoruz. Örneğin açılır kapanır tavanlarla açık alan tarifi istismar ediliyor ve kapandığında açık alan tarifine uymayan alanlarda işletmeler sigara içilmesine müsaade ediyor.
Ayrıca açık alan diye tarif ettiğimiz yerler işletmelerin giriş alanları ve bahçeleri. Dumansız alanda oturmak isteyen ve nüfusumuzun yüzde 70’ini oluşturan kesim oturacakları yere geçerken bu yoğun duman alanından geçerek, genellikle kapalı alanda “kendilerine ayrılan” yere oturuyorlar. Kurala uyup sınırları içerisinde sigara içirmeyen işletmelerinin kapısının önünde sigara toplulukları oluşuyor. Kaldırımdan yürüyüp geçmek isteyenler dumana maruz kalıyor. Televizyonlarda buzladığımız, gösterilmesine yasak koyduğumuz görüntülerin tamamı bu sefer gerçek hayatta çocuklarımızın gözü önünde yaşanıyor.
Bu sebeple artık “açık alanda sigara izni” kavramını değiştirmek istiyoruz. Sınırlanmış alanlarda, dışarıdan görülemeyecek şekilde kapatılmış, dışarı duman ve koku sızdırmayacak şekilde bir düzenleme olmalı. İçmeyen insanlarımız o dumana herhangi bir şekilde ne nefesiyle ne de gözüyle maruz kalsın istiyoruz. Artık sigaranın, tütünün insanların nazarında çekici bir yanı kalsın istemiyoruz. Diliyoruz ki sigara cazip bir şey olmasın, gençlerimizin ve çocuklarımızın bilinçaltında itici ve tiksindirici bir algı oluşsun.
Tütünle mücadele edilirken bir başka taraftan elektronik sigaranın daha az zararlı olduğu öne sürülüyor. Nargile ve elektronik sigara daha masum gösterilmeye çalışılıyor. Bu noktada kapalı alanlarda dahi kullanılan nargile, elektronik sigara vb. alanlarla mücadele için yeni çalışmalarınız var mı?
Tütün kullanımıyla mücadelede kararlı ve başarılı adımlar atıyoruz. Ancak tütün endüstrisinin yeni taktikleriyle de karşılaşıyoruz. Son yıllarda nargileyi birtakım kültürel öğeleri kullanarak, geleneksel kodlarımıza vurgu yaparak pazarlıyorlar. Bu kültürel propaganda ile sonuna kadar mücadele etmeye kararlıyız. Öte yandan bir takım meyve aromaları ve kokularla zararsız bir ürün algısı oluşturuyorlar. Oysa pek çok bilimsel araştırma nargilenin son derece zararlı bir tütün ürünü olduğunu ortaya koyuyor.
Geçtiğimiz yıllarda yaptığımız mevzuat düzenlemesi ile tütün içersin veya içermesin nargileyi ve elektronik sigarayı tütün ürünü olarak kabul ediyoruz. Bu ürünlerin, diğer tütün ürünlerinde olduğu gibi kanunla yasaklanmış alanlarda kullanımını, her türlü reklamını, sponsorluğunu ve 18 yaşından küçüklere satışını da yasakladık. Mevzuat kapsamında bu ürünlerin kullanım alanlarını da sıkı denetimlere tabi tutuyoruz. Önümüzdeki dönemde bu konuda da farklı mücadele mekanizmalarını devreye alacağız.
"OBEZİTE CERRAHİSİ UYGULANACAK HASTALARIN UYGUNLUĞUDİJİTAL SİSTEMLERLE KONTROL EDİLECEK"
Obezite cerrahisi operasyonlarının onay süzgecinden geçeceği belirtilmişti. Bu konuda bilgi verir misiniz? Kriterler neler olacak?
Obezite cerrahisi uygulamalarının çerçevesini belirleyen ve 2017 yılında yürürlüğe giren bir genelge mevcut. Ayrıca 2018 yılında ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumlarında açılacak obezite merkezlerinin çalışma usul ve esaslarını belirleyen bir genelgemiz daha yürürlüğe girdi. Bu genelge esaslarına göre, obezite merkezlerinde takip edilen veya tedavi gören hastalar ilgili branşların gerekli görmesi durumunda obezite cerrahisine yönlendiriliyor. Cerrahi uygulamaya farklı branşlardan oluşan heyet karar veriyor.
Mevcut genelgeyi, Kanıta dayalı tıp uygulamaları çerçevesinde geliştirme amaçlı çalışmalarımız sürüyor. Obezite cerrahisi uygulanacak hastaların uygunluğunun dijital sistemlerle kontrolünü sağlayacak bir yazılım üzerinde çalışıyoruz. Bu sisteme verileri girilmeden veya uygun verilere sahip olmayan hastaların cerrahi girişime tabi tutulmaması için gerekli tedbirleri alacağız.
"GEREKSİZ MALİYETİN ÖNÜNÜ ALACAĞIZ"
Sağlıkta dijitalleşme konusunda neler söylemek istersiniz? Sağlıkta dijitalleşmeyi sağlığın her alanında mutlaka uygulamak istediğinizi açıklamıştınız. Neler bu kategoriye girecek?
Sağlık Bakanlığı olarak sağlığın bütün alanlarında hızla dijitalleşiyoruz. Sağlık kayıtçılığında en güçlü aracımız dijitalizasyondur. Hastanelerimizin dijitalleşme seviyesini en küçük sağlık verisinin bile kayıt altına alındığı noktaya taşımayı amaçlıyoruz.
E-nabız projemiz, tele-tıp uygulamalarımız, elektronik rapor, elektronik doğum raporu sistemlerimizle önemli bir mesafe kaydettik. e-Nabız Projesi yüzde 100 milli sermaye ve milli teknoloji kullanılarak dünyada sağlık alanında hizmete sunulan en kapsamlı bilişim altyapısına sahip. 9 milyona yakın vatandaşımız kullanıyor. Sağlık bilgilerinin istedikleri kadarlık kısmını, istedikleri kişi ve hekimle, istedikleri süre ile sınırlı olarak paylaşabiliyor. Vatandaşlarımız, zaman ve mekândan bağımsız olarak internet erişiminin olduğu her yerden 7/24 kayıtlarına erişebiliyor. Tetkiklerin tekrarına gerek kalmıyor. Randevu alabiliyor. Aile hekimini değiştirebiliyor. En yakın hastane, eczane bilgileri mevcut.
Ambulanslarımızdan tıbbi görüntülemeye, hastane sistemlerinden hekimlerimizin özlük işlemlerine kadar her alanda hızla dijitalleşiyoruz. Var olan teknolojiyi değil; geleceğin teknolojisini öngörerek yatırımlarımızı yapıyoruz. Sistemlerimizi tamamen dijitalize ederek, hem vatandaşa hizmeti kolaylaştıracak, hem de gereksiz maliyetin önünü alacağız.
YARIN: OECD ülkeleri ve Türkiye'nin sağlık harcamaları, ilaçta yerlileşme, küresel sağlık hizmet ağının cazibe merkezleri olması hedeflenen şehir hastaneleri