Rüya görürken neler oluyor?
En fazla kaç dakika rüya görürüz? Rüyalar gerçekten geleceği gösterir mi? Görme engellilerin rüyası nasıldır? Rüya beynimize antrenman mı yaptırır? Rüya hakkında merak edilen bu soruları Yrd. Doç. Dr. Oytun Erbaş yanıtladı
Beynimizde, gördüklerimizi yorumlayan, kafamızın arkasında bulunan bir görüntü merkezi var. Görüntü merkezi, herhangi bir şeye baktığımızda çalışır ama rüya gördüğümüzde görüntü kayıtları buradan geçirilir. Rüya, beyin sapımızdan çıkar. Beyin sapından çıkan aktivite görüntü merkezimize uyarı gönderir ve biz de böylece rüya görmeye başlarız.
Rüyanın basit değil aksine komplike bir şey olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Oytun Erbaş, "Uyurken bile beynimiz uyanıkmış gibi çalışır. Esasında biz uyuyoruz ama beyin uyumuyor. Şöyle ki; bütün beyin lobları aktiftir. Rüyada aktif olmayan tek yer bilinçli beyindir. Yani rüyada beynin ön kısmı, alın lobu (frontal lob) çalışmaz" dedi.
"Alın lobunda sosyal, kültürel faaliyetlerimiz yani yaşama biçimimiz vardır ama orası uyurken çalışmaz" diyen Dr. Erbaş, o yüzden rüyalarımızda ahlak olmadığını; bu nedenle de mesela birisini rüyamızda kolayca öldürebileceğimizi söyledi.
GÜN İÇİNDE YARGILAYAMADIĞINIZ KİŞİYİ RÜYADA...
Peki, rüya neden var?
Rüya esasında bir iç tatmindir. Hayatımızda gün içinde birçok şey yaşarız bazıları bizi strese sokar. Ve bizi strese sokan şeyleri biz rüyalarımızda hallederiz. Yani insanın kendi kendini psikoterapisine 'rüya' denir. Ama bu psikoterapist gün içinde yoktur. Ne zaman uyudunuz, o zaman o psikoterapist ortaya çıkarak, sorununuzu çözdürüyor.
Rüyalarda savunma mekanizması yoktur her şey çıplaktır. Gün içinde çözemediğimiz birçok sorunları rüyalarımızda çözmek isteriz çünkü rüyalarımızda bir kontrol mekanizması yoktur. Rüyalarımızda bazı şeyleri de yargılarız.
Örneğin gün içinde kötü olan bir insanı yargılamayabiliriz ama rüyalarımızda kontrol mekanizması olmadığı için o kişiyi yargılar ve onun kötü olduğuna karar veririz. Bunun adı da ‘clear voice’ yani 'berrak görme' yani istiharedir. Buna neden olan şey rüyalarda beynin sosyal baskılardan kurtulmasıdır.
"BÜTÜN DÜNYA İNSANLARI BU RÜYAYI GÖRÜYOR"
Bütün dünya insanlarında görülen aynı rüyalar vardır: Brezilyalı da Japon da Danimarkalı da aynı rüyayı görüyor. Bunlardan biri uçma (yüzde 10-15 görülür) düşme, kaza geçirme, dişlerin çekilmesi ve hazırlıksız sınava girme.
Rüyaların yüzde 50’si veya 60'ı gün içindeki olaylardan bağımsız görülür. Ama yüzde 40'ı yaşadığımız günle alakalıdır. Örneğin o gün başımıza kötü bir şey geldi. Rüyamızda onu çözüp bellek kaydı oluştururuz. Rüya bir nevi sapla samanı ayırmaktır. Canımızı sıkan şeyleri halleder ve onu belleğe kaydederiz.
"TOPLULUKTA ÇIPLAK KALMAK KORKULARDAN BİRİ"
Rüyalardaki en büyük korku nedir?
Rüyalarımızda bir de korkularımızla yüzleşiriz. Örneğin tüm evrenin ortak korkusu ölümdür ve rüyalarımızda yüzleştiğimiz bir korkudur bu. Topluma açık bir yerde çıplak kalmak da bu korkulardan birisidir.
BİR ŞEYİ ÖĞRENMEK İÇİN UYUYUN VE RÜYA GÖRÜN!
Rüyalarımız öğrenme işlemi de sağlar. Rüya, bir cihazın kendi içinde işlemciyi çalıştırıp kaydetmesi gibidir. Örneğin ders çalışıp uyuyoruz ve rüya görerek çalıştığımız o konuyu öğrenmiş oluyoruz. Rüyaların bir amacı da öğretmektir. İlginçtir ki; rüya olmadan öğrenme olmuyor. Rüya bilgilerin hafızaya kazınmasını sağlar. Ders çalışıp uyursanız öğrenirsiniz. Çalışıp uyuyacaksınız ve rüya göreceksiniz işte o zaman öğreniliyor...
Örneğin, bir trafik kazası geçirdik. Bu kötü travmadan hemen sonra uyursak bir trafik kazası korkusu yani fobisi gelişebilir. Onun için derler ki; ‘bir şeyi öğrenmek istemiyorsanız uyumayın’. Örneğin başımıza kötü bir şey geldikten sonra uyumazsak o kötü olay belleğe kaydedilmez. Uyku ve rüya, bilginin harddiske kayıtlanması için gerekli.
"EN KISA RÜYA 15-20 DAKİKA SÜRÜYOR"
İki uyku dönemi vardır; Rüya görülen uyku ve rüya görülmeyen uyku. Sabaha karşı rüya görülen uykular uzar; rüya görülmeyen uykular kısalır. Rüya görülmeyen uykular bizi daha çok dinlendirir o yüzden çok yorgun yatarsak rüya görmeyiz. Dinlendikten sonra rüya görmeye başlarız. Rüyalarımız kısa değildir en kısa rüyalar 15-20 dakikadır ama 30 dakikayı geçmez.
Örneğin 90 dakika rüya görmeyiz sonra 20 dakika rüya görürüz. Sonra tekrar 90 dakika rüya görmeyiz ve 25 dakika rüya görürüz. Daha sonra 80 dakika rüya görmeyiz ve 30 dakika rüya görürüz. Yani sabaha karşı rüya görme dönemlerimiz uzar. Rüya görme dönemlerimiz uykunun başında 10-15 dakika sabaha karşı da 30 dakikayı bulur.
UYURKEN BÜTÜN KASLARIMIZ FELÇ OLUYOR
Hiç rüya görmeyen insanlar var mı?
Hiç rüya görmeyen insanlar da vardır. Rüya uykusunun adı REM uykusudur ve hiç REM uykusuna geçemeyen insanlar vardır. Kişiler REM uykusuna geçemediği için rüya görmez. REM uykusunda gözlerimizi hareket ettirebilir ya da açabiliriz. Rüya görürken bütün kaslar felç olur. Rüya görürken beyin bütün kaslara giden sinir sistemini kapatır. Rüya görmek için uyku kalitesi çok önemlidir iyi uyumamız gerekir. Rüya görebilmek için iyi uyumak gerekir buna da ‘uyku hijyeni’ denir.
"YATAĞIN SERİN OLMASI GEREKİYOR"
Uyku hijyeni deyince aklımıza şunların gelmesi gerekir; Yorulup uyumak uyku kalitesini artırır. Yatağın sıcak olmaması gerekir serin yatak daha iyidir. Odanın 23-24 derece olması lazım. Ortamın ise karanlık olması gerekir ve uykunun bölünmemesi gerekir. İnsanlar gün içinde de uyuyabilir. 'Siesta' denilen uykudur bu. Çok ilginçtir, siestalar da rüya daha çok görülür.
"ALKOL RÜYALARI BOZUYOR"
Alkol rüyaları nasıl etkiliyor?
Alkol rüyaları bozar ve rüya görmeyi önler. Bütün antidepresanlar da rüya kalitesini bozar. Tüm antidepresanların ve beyni etkileyen ilaçların rüya kalitesini bozduğunu ve bunun da iyi bir şey olmadığını söyleyebilirim.
“GÜNDÜZ ÇÖZÜLEMEYEN SORUNLAR GECE RÜYADA ÇÖZÜLÜYOR”
Gün içinde beynimiz birçok öğeyi kaydeder. Örneğin bir kişinin yaptığı hareket gün içinde hoşumuza gitmez ama ahlak kuralları olduğu için biz bu durumun kötü olduğunu karşımızdaki kişiye söylemeyiz. Ama kişinin bu konuyu gece uyurken halletmesi gerekir. Beyin bunu yazar ve akşam çözmeye çalışır.
Örneğin üzerime kahve döktünüz ve ben çok üzüldüm ama ağlayamadım. Rüyamda ise bu eylem gelişir. Rüyalar da imgeler değişebilir. Örneğin o gömleğin yerini bir yaprak veya güzel bir yere seyahat etmek alabilir. Örneğin siz üzerime kahve döküyorsunuz ve rüyamda beni silahla biri kovalayabiliyor çünkü bu da bir tehdit. Sonra o silahla kovalayan kişi ölüyor ve bu konuyu çözmüş oluyorum. Yani rüyalarımızda her şey imgeseldir. Bunları tabir etmek mümkün değil.
“RÜYA TABİRLERİ DİYE BİR ŞEY OLAMAZ”
Rüya tabiri diye bir şey olamaz. Çünkü hiçkimsenin iç yaşantısını bilemeyiz. Ama siz başınızdan geçen olayları daha önce anlatırsanız o zaman belki imgesel olarak, sizin üzerinize kahve döken, silahla kovalayan kişinin aslında gerçek hayatta sorun yaşadığınız kişi olduğunu tahmin edebiliriz. Yoksa tahmin edemeyiz. Herkesin rüyası özneldir.
"ANLATTIĞIMIZ VE GÖRDÜĞÜMÜZ RÜYALAR ARASINDA YÜZDE 40 FARK VAR"
Rüyalarımızı anlatırken de yorum katar bazı konuları sansürleriz. Çünkü bazen rüyalar müstehcen ve ahlak dışı olabiliyor. Anlattığımız rüyalar ile gördüğümüz rüyalar arasında yüzde 40 fark vardır. Rüyalarımızda birçok şey görürüz ve birçoğunu unuturuz. Rüyaların sadece uyanmaya yakın bölümde gördüğümüz kısmı hatırlanır.
Örneğin 12 de yattınız, 12 ve 2 arası görülen rüyalar hatırlanmaz. Çünkü bilince çok uzak kalır. Son görülen rüyaları hatırlarız ve belleğe yazarız. Örneğin; rüyada gebe bir kişi gördünüz ve evine gittiniz, çocuk doğdu. Gün içinde yaşadığımız birçok şeyi belleğimize yazıyoruz. Bir öğeyi belleğe yazmak için duygulanım gerekir. Gün içinde olan spontan şeyleri değil sıradışı olan şeyleri belleğe yazarız. İnsanlar duygularla çalışan cihazlar gibidir.
O yüzden aşırı duygulandığımız rüyaları da belleğimize kaydederiz. Binlerce rüya görürüz ve belleğimize kaydederiz. Beynimizdeki nöronların büyümesi ve dallanabilmesi için de duygulanım gerekir. Duygulanımı da rüya yapar, rüya da öğrenmeyi artırır. Yani görülen rüyalar, harddiske antrenman yaptırıyor.
Rüya görmek mükemmel bir şey; yani gece uyuyunca makineyi çalıştırıyor ve yeni güne adapte ediyoruz. Yeni kayıtlar oluşturabilmek için cihazı temizleyip, şarj edip, paslarından arındırıyoruz.
"RÜYALAR BEYNİMİZE ANTRENMAN YAPTIRIR"
Gördüğümüz saçma rüyalar bile belleğimize antrenman yaptırarak duygulanımı artırır. Rüya görmek; geceleri cihazı çalıştırıp, temizleyip şarj edip güne hazırlamak gibidir. Örneğin gün içinde bir arkadaşın doğum yapıyor ve hemen o konuyu buna uyarlarız. Üst üste getirme fenomenidir bu.
Örneğin rüyamız da biri para kazanıyor ve biz bunu önemsemiyoruz sonra da gerçek hayatta biri para kazınıyor ve 'işte ben bunu görmüştüm' diyoruz. Rüyalarımızda gördüğümüz birçok şeyi gerçek hayatta olan konuların üstüne oturturuz. O yüzden rüyaların çıkması gibi bir şey olamaz. Çünkü biz rüyayı zaten görüyoruz ve gerçek hayatta böyle bir durumla karşılaştığımız zaman rüyayla gerçeği üst üste oturtuyoruz.
KİŞİ DOĞUŞTAN KÖR İSE...
Görme engelliler de rüya görür. Sonradan kör olanların rüyaları bizim gördüğümüz rüyaların aynısıdır. Ama doğuştan kör olan kişilerin rüyası ise imgeseldir. Yani dokunduğu, hissettiği imgeleri görür. Örneğin köşeli, düz, soğuk, sıcak gibi... Yani duyu organlarıyla algıladığı şeyleri görürler. Yoğun bir şekilde rüya görürsek beyin de aktif olduğu için tam dinlenemeyiz.
"RÜYA GÖRMEK BEYNİ YORAR"
Çok rüya görmek gün içinde çok halletmemiz gereken konular olduğu anlamına gelir. İkisi de beyni yorar. Rüya görülmeyen NREM uykularında dinleniyoruz ama çok rüya görüyorsak o gün çok şey yaşanmıs ve çok şeyi rüyada halledeceğimiz anlamına gelir.
Psikiyatride şöyle bir şey var; Psikiyatrik hastaları erkenden kaldırırız ki rüya görmesinler ve mutlu olsunlar diye…Çok rüya görmesinler ve enerjileri azalmasın diye… Rüya görmeyen insanlar daha çok uyur evet ama gün içinde daha agresif olur. Rüya beyni yorar ama daha çok konuyu çözdüğümüz için daha rahat oluruz.
"UYURKEN BEYNİMİZ YIKANIR"
Bazen bir gecede 60-80 tane rüya görürüz. Rüya gören insanlar daha sağlıklıdır. Biz uyurken beynimiz yıkanır yani beyin omurilik sıvısı beynin içinden çıkar bütün nöronların yani sinirlerin arasından geçer ve dışarı doğru fışkırır. İçten dışa doğru bir yıkama söz konusudur. Bu sadece rüyalarda aktiftir, uyanıkken olmaz. Bir de yan yatarken olur. En iyi yatma şekli yan ve sırt üstü yatmaktır. Yüzükoyun yatarsak beyin yıkanmaz. Ama yüzükoyun yatmamak gerekir.
Yan ve sırt üstü yatan, çok uyuyan kişilerde Alzheimer ve Parkinson hastalıkları daha az görülür. Yaşamları daha uzun olur. Bazı kültürlerde "uyku tanrıdır, tapının" denir. Buna göre; Rüya görün, çok uyuyun ve yan yatacaksınız…
"BOŞ ZAMANLARINIZDA UYUYUN"
Boş zamanlarımızda gereksiz işler yapacağımıza uyumamız gerekir. Alışveriş yapmak ya da dedikodu yapmak yerine uyumak daha mantıklı. Gün içinde de uyuyabilme alışkanlığı kazanmak gerekiyor. Rüya görülen uyku beyin için, rüya görülmeyen uyku da beden için bir yenilenme metodudur.
İnsan uyuduğu zaman bütün kök hücre genleri aktive olur ve beyin yenilenir. Çok uyumak kanseri de önler. Alzheimer’ı önler, damar sertliğini önler. Kısaca uyuyanlar uzun yaşıyor. Bununla ilgili çok fazla çalışma var.
SESLER, KOKULAR RÜYALARIMIZI DEĞİŞTİRİR
Duyu algıları rüyalarımızın içeriğini değiştirir. Açık kalmış bir klima ya da üzerimize damlayan su rüyaları farklılaştırabilir. Örneğin televizyon açık uyuduk duyduğumuz ses rüyamızı değiştirebilir. Ya da uyurken üzerimize bir su damladı kendimizi denizde görebiliriz. Rüyalarımızda kaslar felç olduğu için vücut ısısı düşer. Soğuk bir ortamda da görülen uyku, rüyayı uzatır. Vücudu soğutmak rüyaları uzatır, 'üstü açık kaldı' deyimi de oradan gelir.
RÜYALAR ZEKA GÖSTERGESİ OLABİLİR Mİ?
*Uyku bir zeka göstergesi değildir. Rüya ile zeka arasında hiçbir bağlantı yoktur. Rüya üç şeyle bağlantılıdır;
*Kendi psikolojik durumumuz ve halledilmesi gereken olaylar,
*Gün içinde yaşadıklarımız
*Öğrenmeniz gereken şeyler… O yüzden de çok ders çalışmak rüyayı uzatır.
Demet DEMİRKIR / HABERTURK.COM