Prediyabet: Hayalet Hastalık
Prediyabet neden önemli, bulguları nelerdir, tanısı nasıl konulur, kimler risk altında, korunmak için neler yapılmalı? İşte cevapları...
Prediyabet, diğer adıyla “gizli şeker” toplumda fazla bilinmeyen ama çok yaygın bir sağlık sorunu. Yapılan çalışmalar ülkemizde 6-8 milyon prediyabetli olduğunu gösteriyor. Farkında olunmazsa hastayı yüksek tansiyon, obezite, kalp hastalığı ve diyabete sürükleyen bu hastalık giderek toplumu tehdit eden sessiz bir tehlike.
NEDEN ÖNEMLİ?
Preklinik diyabet, şeker hastalığı henüz ortaya çıkmadan 10-15 yıl öncesinden başlayan sağlık sorunu. Doğrudan belirti vermiyor, araştırılmadıkça teşhisi neredeyse imkânsız. Belirti vermediği için hasta farkında olmuyor, hekimler de genel olarak atlıyor. Ama genç yaşta ortaya çıkan koroner kalp hastalıklarının, obezitenin ve diyabetin bir numaralı sorumlusu.
Prediyabetin ön önemli nedeni insülin direnci. İnsülin hormonu vücutta açlık duygusunu oluşturan hormon. En önemli görevi kandaki şeker düzeyini ayarlamak, kan şekerini 80 ile 140 mg/dl arasında tutmak.
Glikoz hücrenin tek ve en önemli enerji kaynağı. Ancak glikozun hücreye girmesi, insülinin hücreye girmesi ve glikozu hücreye taşıyacak transporter’ları harekete geçirmesiyle mümkün.Fakat genetik ya da hormonal nedenlerle başlayan bir insülin direncinde bu sistem bozulur, direnç nedeniyle insülin hücreye giremez ve kanda birikir, kanda açlık hormonu yükselince açlık atakları daha şiddetli ve daha kısa aralıklarla olur. Başka bir deyimle öğün süresi kısalır, tatlı krizleri, çabuk acıkma, hızlı yeme hep bu dönemde olur.
BULGULARI NELERDİR?
Prediyabetin kesin tanımlanmış bulguları yok. Ancak bazı belirtiler ön haberci olabilir. Hızlı yemek yeme ve açlıkta fenalık hissi, baş ağrısı, sinirlilik yakınmaları tanı için önemli.
Yemekten kısa bir süre sonra tekrar açlık hissi, açlığa tahammülsüzlük gizli şekeri düşündürebilir. Normalde insanlarda öğün süresi 4-5 saat kadardır. Gizli şekerde ise öğün süresi kısalmıştır, 2.5-3 saat sonra şeker düşer. Ani şeker düşmesiyle beyin içgüdüsel olarak karbonhidrata ihtiyaç duyar ve hamurlu gıdalara istek artar.
Klasik bulgulardan birisi de yemeklerden sonra aşırı yorgunluk ve uyku isteğidir. İlerleyen yıllarda hastalar kilo almaya başlar, kilo alma tipi tronküler obezite şeklinde olur. Yağlar özellikle karında ve kalça bölgesinde toplanır. Bir süre sonra kan yağları, kolesterol, trigliserid yükselir, hafif orta dereceli bir tansiyon yüksekliği başlar.
KARACİĞER YAĞLANMASINA DİKKAT
Karaciğer yağlanması, başlı başına tanı koymaya yardımcı bulgudur. Karaciğer yağlanmasının iki temel sebebi var. Kan yağları yüksekliği bunun ilk nedeni, ama kan yağlarının yüksek olması karaciğer yağlanmasına % 20 oranında katkıda bulunur. Asıl neden karaciğerde yağ yapımının artması yani aşırı şekerli beslenme.
Prediyabette, sık şeker düşme atakları, tatlı krizleri ve aşırı tatlı, karbonhidrat alımına neden olur. Fruktoz ve glikoz karaciğerde yağ yapımını hızlandırır ve “Hepatosteatoz” adı verilen karaciğer yağlanmasına neden olur.
TANI NASIL KONULUR?
Prediyabette açlık kan şekerleri genellikle normaldir, tokluk kan şekeri yükselir. Tokluk kan şekerinin 140 mg/dl’nin üstüne çıkması, “glikoz intoleransı” olarak isimlendirilir. Yemekten ilk iki saat içinde bu değerin bulunması tanı için yeterli. Glikoz intoleransı da bir erken prediyabet olarak kabul edilir.
Açlık kan şekerleri normalken tokluk şekerlerinin 200 mg/dl’nin üzerinde bulunması “asemptomatik” (belirti vermeyen) diyabet olarak isimlendirilir. Bu dönem prediyabet olarak kabul edilir.
Tokluk kan şeker ölçümü bilimsel olarak içinde 75 gr. glikoz olan bir şekerli su verilip dört saat kan şekerinin takibiyle yapılır. Burada amaç, bir öğün modeli oluşturmak. Bu yükleme testi, “mixed meal” denilen özel bir kahvaltıyla da yapılabilir. Yükleme testinin dörtsaatlik olması çok önemli. Bu testte ilk ikisaat içindeki kan şekerlerinin ne kadar yükseldiği kadar testin son ikisaati içinde ne kadar düştüğü de yani hipoglisemi noktası da önemli. Prediyabette ilk ikisaat içinde kan şekeri yükselir, son ikisaat içinde de şeker düşer, şekerin bu düşme saati, hastanın beslenme programının düzenlenmesi için çok önemli.
NE YAPMALI?
Prediyabette tedavinin üç temel halkası var. Doğru beslenme, düzenli spor ve gerekirse ilaç.
1-Hızlı emilen karbonhidratlardan uzak durun!
Karbonhidratsız bir yaşam mümkün değil, preklinik diyabetliyseniz, glisemik indeksi hızlı ya da kana çok hızla geçen karbonhidratlar insülin hormon salımını tetikler, açlık ataklarını artırır. Bu nedenle şekerli gıdalar, fruktoz ve meyve suları, beyaz unlu mamullerden uzak durmalısınız. Karbonhidratsız bir yaşam mümkün değil, ancak ihtiyacınız olan karbonhidratları tahıllar, bakliyatlardan alabilirsiniz. Yoğun tahıllı, yulaflı, çavdarlı ekmekleri, bulgur, mercimeği ihtiyacınız kadar kullanabilirsiniz.
2-Ara öğün yapın ve ihmal etmeyin!
Prediyabette açlıklar daha şiddetlidir ve acıkma sıklıkları artmıştır. Öğün aralıkları kısalır. Preklinik diyabetli 13 bin hasta üzerinde yapılan çalışmada, hastalarda oluşturulan öğün modelleme araştırmasında yemekten 2.5-3 saat sonra kan şekerinin, açlık şekerinin altına düşmeye başladığı bildirildi. Bu nedenle ara öğün kesin olarak şart. Özellikle öğle ve akşam arası yemek aralığı uzun olduğu için bu ara öğünün kesinlikle atlanmaması gerekir, ancak ara öğünde meyve, beyaz unlu mamuller gibi glisemik indeksi hızlı gıdalardan uzak durmak gerekli. Yoğun tahıllı, emilimi yavaş küçük sandviç ya da atıştırmalıklar alınabilir. Özellikle ülkemizde öğle ve akşam öğün aralıklarının uzun olması nedeniyle akşamüstü sandviçlerinizi ihmal etmeyin
3-Günde 10 bin adım atın!
10 bin adım, yaklaşık altı km kadar bir mesafedir. İnsanın yürüme hızı yaklaşık saatte altı km civarındadır. Tüm gün boyunca hareket süreniz bir saati bulursa ya da gün içinde tüm adımların toplamı 10 bine ulaşırsa aktivite oranınız yeterli demektir
4-İlaç kullanırken dikkat edin!
İnsülin direncinin en önemli ilacı metformin. Ancak insülin direnci olduğu düşünülen her hastada hemen metformin kullanmamak gerek. Hangi hastaya metformin başlanacağı konusunda tam konsensüs yok. Genel olarak açlık kan şekeri 200 mg/dl’nin üzerinde olan ya da HbA1C değer % 6’nın üzerinde olan kişilerde doktor kontrolünde ilaç kullanılabileceği yönünde ortak bir görüş var.
RİSK ALTINDAKİLER
-Ailesinde özellikle birinci-ikinci derece akrabalarında diyabet olanlar.
-45 yaş altı fazla kilolu kişiler.
-45 yaş altında yüksek tansiyonu, koroner kalp hastalığı ya da kan yağları yüksek olanlar.
-Karaciğer yağlanması olanlar.
-Doğum kilosu dört kilonun üstünde olan kişiler ve bu kişilerin anneleri.
Sonuç olarak kendinizi risk grubunda görüyorsanız, yukarıda belirtilen bulgular sizde de varsa, diyabet henüz ortaya çıkmadan bir hekime baş vurup kontrollerinizi yaptırın. Unutmayın ki diyabetin ve kalp hastalıklarının önleneceği tek dönem, preklinik diyabet dönemidir.
HABERTÜRK GAZETESİ/PROF. DR. TEMEL YILMAZ