Maktulün bir femme fatale olarak portresi
Nihal Bengisu Karaca yazdı.
Maktulün değil, katilin profilini çıkarmak esastır, ama katili yakalamak gibi bir görev tanımınız yoksa, sadece gazeteciyseniz yazarsanız kurban profilinden hareket ederek bir yerlere varmak da mümkündür.
Henüz 23 yaşında iken kendisine fazla bağlanmış erkek arkadaşı tarafından 'Benim misin değil misin?' sorusuna verdiği ret cevabı yüzünden öldürülen Feyza Usta'nın gazetelerde yayınlanan fotoğraflarını gördünüz mü?
Eskiden 3. sayfa haberlerine yansıyan maktul ve nadiren katil olarak görünen kadınlar eli yüzü düzgün bile olsalar,
güzelliklerinin farkında olmayan kadınlar olurlardı. Hiç dikkat ettiniz mi? Artık öyle değiller. Önce, mahcup da olsa çok makyajlı, çok bakımlı vesikalık fotoğraflar geldi. Sonra artistik, frapan, şuh ifadeler ve stüdyo çekimi gibi duran pozlar. Vesikalık değildi artık fotoğraflar. Ve en mühimi 'Ben güzel olduğumun çoook farkındayım' bakışı. Femme Fatale bir mağaza zinciri olsaydı şubesi Feyza Usta olurdu. Cazibe Feyza'ya avantaj sağlamadı. Bilakis ölümünü çağıran etkenlerden biri oldu.
İzmirli güzellik uzmanı Burcu Güçlü de, hayatı 19bıçak darbesi artı yakılma ile son bulanlardan. Feyza'nınki ile aynı açılardan yukarıdan çekilmiş göz alıcı bir fotoğrafı ile yer alıyor gazetelerin 1. sayfasında. Maktulun fotoğrafı böyle 'güzel' ve fotojenik oldu mu, haber 3. sayfa olmaktan çıkıyor bu arada, 1. sayfada yer alıyor. İyi fotoğraflara sahip olmak için bir neden daha. Bu arada Burcu'nun iki kez evlenip boşandığını öğreniyoruz; şüpheler doğal olarak eski kocaların üzerine yoğunlaşmakta.
Feyza'nın hikayesindeki o minik detay gözden kaçmamalı. O İsviçre'ye gitmek istiyor. Arkadaşları Feyza'nın başına bela olan ve sonunda hayatına da mal olan uzatmalı sevgilisi İsmail Demir yüzündenm İsviçre hayali kurduğunu söylüyor. Fakat bunun 'kaçma' değil 'yırtma' hayali olduğunu görmek için Feyza'nın fotoğraflarına bakmak yeterli. Feyza'nın dramını güzelliğin gücünü abartmış kadınların trajedisiyle yan yana etiketleyebilir miyiz? Bir Madam Bovary sendromu daha. Belki.
Jonh Fowles'ın Koleksiyoncu'sunda da ayartıcı güzelliğin birileri tarafından kafese konulmak gibi maliyetleri olabileceği anlatılıyordu. Baudrillard'ın Koleksiyoncu için yazdığı şu cümlelere bakın: "Bu bir işkence öyküsü değil. Heyecan verici bir aşkın en güzel kanıtının ötekinin arzusuna saygı göstermek olduğunu kim söyleyebilir? Güzelliğin ve baştan çıkarmanın bedeli belki de hapsedilmek ve öldürülmektir'
Yoksa sorun 'dadı' olması mı?
Angeline Jolie aldatılmış... Jennifer Aniston'un, Jolie'ye oranla çok çok avantajsız bir durumda olan sade ve 'normal' kadına yapılanlar bakımından bu durumun son derece adil bir sonuç olduğunu düşünebiliriz. Jolie'nin olaya verdiği tepkiyi okuduk; bağırmış çağırmış. Çok klasik. Ama star evlilikleri, klasik evlilikler değil ki. Yıldızlarının evliliğinin açık evlilik olduğunu herkes bilir. Onların evliliğinde 'sadakat' olsa olsa bir fantezidir. 'Bunların hepsi şerefsizdir' noktasına gelmeyeceğim, söylemek istediğim, bu tür şeylerin bir iletişim stratejisi olabileceği, ne malum? İşte komplo teorim: Belki Jolie uzun zamandır Pitt'i umursamıyordu, hatta ondan kurtulmak istiyordu ve Pitt'in itibarını düşürecek ama kendisine avantaj sağlayacak bir fırsat bulunca değerlendirmek istedi. Böylece Jolie kamuoyunda güzelliği, sınıfı, statüsü kendisininkiyle kıyaslanabilir olan birinin kendisine tercih edildiği gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalmamış oluyor. Ve Pitt eşini dadıyla bile aldatabilecek rezil herif gibi görünüyor.
nbkaraca@htgazete.com.tr
