Ekonominin yol haritası gibi
Geçen haftanın son iki gününde yoğun bir ekonomik veri açıklaması oldu. Ocak ayı bütçesini TCMB’nin rekor kârı ve kâr payını erken dağıtmasıyla fazla vererek geçtik.
Sanayi üretimi artmıyor, çift haneli rakamlara yaklaşan oranda daraldı. İşsizlikte de takıldık, genel işsizlik yüzde 12.3’e, tarım dışı işsizlik yüzde 14.3’e, genç nüfustaki işsizlik yüzde 23.6’ya çıktı.
- Ekonomi daralıyorsa ithalat da azalır ve sonuçta cari açık da daralır. 2018’de cari açık 27.6 milyar dolara indi ve beklenen GSYH’ya oran olarak yüzde 3.6’ya kadar geriledi. Revize edilen programda 36 milyar dolara indirilen cari açık bu sınırı 8.5 milyar dolar daha aşağı yönde aştı. Kısaca cari açığın, üretimin ve işsizliğin gösterdiği gibi ekonomi tahmin edilenden daha fazla daraldı.
CARİ AÇIK 10 MİLYARLI RAKAMLARA İNEBİLİR
- Cari açık daha da düşme eğiliminde olacak. Çünkü baz etkisi düşüş yönünde destek veriyor ve bu yıl ocak ayı dış ticaret açığı 2.5 milyar dolarla makul düzeylerde gerçekleşti. Geçen yıl 9.1 milyar dolarlık dış ticaret açığı vermiş ve bunun sonucunda 7 milyar dolarlık cari açık oluşmuştu. Dış ticaretin dışındaki kalemler cari dengeye yaklaşık 2 milyar dolarlık pozitif katkı vermişti. Bu yılki ticaret açığı 9 değil 2.5 milyar dolar kadar. Üstelik ticaret dışındaki gelirler arasında yer alan turizm gelirleri daha yüksek seyrediyor. Yani ocak ayında rekor açık yok, ya çok küçük bir açık oluşacak ya da çok az cari fazla verilecek. Bu da yıllık cari açıktan 7 milyar dolar daha azalma demek. 27.6 milyar dolardan bu kez 20 milyar dolarlık düzeye ineceğiz.
- Nitekim İzmir’de konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da bunu açıkladı. “12 aylık cari açık rakamları ocak ayı sonu itibariyle 20 milyar doların altına düşecek” dedi. Cari açıkta baz etkisinin pozitif katkısı temmuz ayına kadar devam edecek.
- Ağustos ile baz etkisi terse dönecek. Dolayısıyla bu yılın 7 aylık döneminde ekonomik canlanmanın olmayacağı varsayımı altında cari açıkta düşüş eğilimi sürebilir ve pekala aylarca 10 milyarlı rakamlarda kalınabilir. Bu da cari açık kaynaklı finansman ihtiyacının azalması demek.
DÖVİZDE KAZANMA BEKLEMEYE BAĞLI
- Belki bu eğilimin de verdiği güvenle konuşan Bakan Albayrak hafta sonu İzmir’de kur konusunda şu iddialı sözleri söyledi: “Dolar 8 lira olacak, 10 lira olacak... Al işte şimdi kara kara düşünüyor. 6’dan dolar aldık şimdi ne yapacağız, dolar 5’lere düştü. Siz tutmaya devam eden elinizde o dolarları bakın ne olacak. Bu iş böyle, siz daha çok beklersiniz.”
- Bakan’ın iddialı konuşması aynı zamanda bir Türkiye gerçeğini ortaya koyuyor. Dövize yatırım yapanlar bekleyebiliyor, yeterince sabredebiliyorsa eninde sonunda kazanıyorlar. Çünkü, Türkiye’de uzun vadede düşük ve sürdürülebilir enflasyona henüz ulaşılamadı. Bu nedenle geçmişte en yüksek kurdan dahi döviz alanların yıllar sonra kazandıkları görüldü. Dolayısıyla dövize yatırım yapanların uzun vadede net kaybı ancak enflasyonu kalıcı biçimde düşük tek haneli rakamlara indirmekten geçer. Bu da siyasetçinin elindeki bir şey.
- Makro ekonomiden başladık ve bu hafta finansal piyasaların kısmi sakinliğinden hareketle önemli bulduğumuz Bakan Berat Albayrak’ın konuşmasıyla devam edelim. Çünkü bu konuşma gelecek yıllarda ekonominin yol haritası gibiydi.
FAİZDE YOLUN BAŞINDA MIYIZ?
- Döviz kuru yanında faizlerin düşeceği konusunda da iddialı olan Albayrak şunları söyledi: “Faizler daha düşecek mi? Daha yeni başladı. İyi, çok iyi ama yeterli değil. İş dünyası için faizlerin daha çok düşmesi lazım... İkinci çeyrekte nisan ayıyla bir çok alanda rahatlamanın çok daha güçlü hissedildiğini, özellikle enflasyonun baz etkisiyle çok daha hızlı ve güçlü düşmesi, bununla faizlerin de çok daha hızlı ve sert düştüğünü göreceğiz.”
- Enflasyona bağlı bir faiz düşüşü olacaksa, faiz düşüşünde gaza sonuna kadar basılmayacaksa döviz kurunun seyri açısından sorun olmayabilir. Yerli ve yabancı kuruluşların da bu yıl için Türkiye politika faizindeki düşüş tahminleri 5-7 puana kadar varıyor. Türkiye benzer büyük ekonomiler içinde faizini en çok düşürebilecek ülke konumunda. Ancak son indirimlerle birlikte kredi ve mevduat faizlerinin politika faizinin altına gerilediği de bir gerçek.
KÖTÜ OLACAKSA SEÇİM ÖNCESİ OLUR
- Seçimden sonra işlerin daha kötü olacağı iddiasının bir nedeni de biriktirilmiş zamların yapılacağı varsayımına dayanıyor. Evet genelde zamlar seçim öncesinde biriktirilir ve seçimden sonra yapılır. Ama kur da Bakan’ın belirttiği gibi seyredecekse zam yapma ihtiyacının giderek azalması gerekiyor. “Seçimden sonra daha kötü olacak” iddiasına karşı Bakan’ın yanıtı “Kötü olacaksa seçimden önce kötü yaparlar. Nihat Bey (Zeybekçi) kazanmasın diye” oldu.
- Bizce de seçimden sonra ekonominin iyiye veya kötüye gitmesi ancak yapısal reformların yapılmasına veya yapılmamasına ya da hükümetin icraatlarına bağlı. Ama yapılmayan zamlarla bir yüzleşme de olacak gibi.
2021’E KADAR DENGELİ GİDİŞ
- Ayrıca Türkiye ekonomisinin nereye gideceği küresel ekonomik gelişmelere de bağlı. Bakana göre “Küresel iklim çok hassas gelişmelere gebe. Türkiye olarak bu süreçlere çok daha dikkatli ve hazır olmamız lazım.”
- Dolayısıyla 2021 sonuna kadar büyümenin gazına da, frenine de sonuna kadar basılmayacak. Bu konuda Bakan’ın altını çizdiğimiz ifadeleri şöyle: “Disiplin ve değişim odaklı bir motivasyonla 2021 yılı sonunda iktisadi faaliyetin tüm sektörlerde artık daha fazla yüksek katma değerli üretim yapan bir yapıya dönüşeceğini çok net görüyoruz....Ekonominin hem gazı var hem freni. Ama kimse bizden gazı köklemeyi yahut freni köklemeyi beklemesin...Hep dengeli, reel olarak artık üretime, dengeye dayalı, kaliteli, kırılganlıklara izin vermeyen ekonomi stratejisiyle yol alacağız.”
YENİ VERGİ DÜZENLEMESİ
- Geleceğe yönelik Bakan Albayrak’ın belirttikleri arasında bir de yeni vergi düzenlemesi yer alıyor. Hazırlıkları sürüyor, kanun değişiklikleri seçim sonrasında. IMF ile bir programın olmayacağı açıklandı. Buna karşılık vergi yeni vergi düzenlemesi yapılacak olması, belki de kaynak nereden sorusunun ipucunu veriyor olabilir.