Fındığı bekleyen tehlike
Demek istenince yapılabiliyor. Bu yıl fındık fiyatı hem hasattan önce ve zamanında açıklandı, hem de üretici tarafını kollayan bir oranda artırıldı. Üreticiyi memnun etti.
Açıklanan 22.5 liralık baş fiyat yüzde 32 artışa işaret ediyor. Yüzde 32 artmasında, ihraç ürünü olması nedeniyle fiyatının döviz bazında belirlenmesinin ve son bir yılda kurun enflasyonun üzerinde yükselmesinin etkisi bulunuyor. Dünya üretiminin üçte ikisinden fazlasını karşılayan Türkiye fındığın beşte birini iç pazarda tüketiyor.
Bu yıl açıklanan taban fiyat oran olarak yıldan yıla yüksek sayılabilir. Ancak düzey olarak geçmişle karşılaştırılınca öyle değil. Fındığın ihraç fiyatı kilo başına yıllardır 2.5-6 dolar arasında değişir. Yok yıllarında fiyat yükselir, var yıllarında düşer.
ORTALAMA İHRAÇ FİYATI 3.5 DOLAR
-Türkiye bu üründe dünya üretiminin yüzde 70’ini karşıladığı için, üretim artsa bile fiyat gerilediğinden ihracattan elde edilen toplam gelir aynı oranda artmaz. Bu nedenle kg başına ihracat fiyatı yıllar arasında büyük oynaklık gösterir. Yok yılı olan 2014 ürünü ortalama 6.4 dolardan satılırken, 2013 yılı ürünü 3.7 dolardan gitti.
-Fiyat bazında söylenebilecek olan ise 22.5 liralık fiyatın 3.2 dolara denk geldiğidir. Bu da son yıllardaki ihraç fiyatı civarındadır.
-Hatta fındığın uzun vadeli ortalama fiyatının altındadır. 2005-2020 arasındaki 15 yılda toplamda 7.6 milyon ton fındık ihraç ederek 27 milyar dolarlık gelir elde ettik. Kabuklu fındık olarak kilo başına ihraç fiyatı 3.5 dolara denk gelir.
-Dolayısıyla yüksek gibi görünün bu yılki fiyat aslında geçmiş yılların bir düzeltmesi ve uzun vadeli ortalamalara doğru yaklaşmasından başka bir şey değil.
FİYAT VE REKOLTE AYNI ANDA AÇIKLANMALI
-Bütün bu nedenlerden dolayı fındık fiyatının mutlaka zamanında, hasattan önce yani temmuz ayı içinde açıklanması gerekiyor. Bu yılki uygulama doğru ve gelecek yıllarda sürdürülmeli. Hükümetin fındık üreticisinden yana olup olmadığını en iyi şekilde yansıtacak kriter budur. Gecikmiş, hasat sonrası açıklanan fiyatlar ve destekleme alımları fındığın üreticilerine değil, nihai alıcılarına ve aracılarına yarar.
-Aynı titizlik rekolte tahmininde de gösterilmeli. Nasıl ki, taban fiyatı önemli bulduğundan dolayı Cumhurbaşkanı açıklıyor, rekolte de fiyatla aynı önemdedir. Hatta rekolte tahmini ile taban fiyatta belirlenip birlikte açıklanmalı.
-Fındık fiyatını rekolte üzerinden manipüle etmek ve fahiş kazanç sağlamak isteyenlere fırsat verilmemeli. Fındık piyasasının oyuncuları yanlış bilgilerle üreticiyi de nihai alıcıyı da yanıltmamalı, kendileri de zaman zaman yanılmamalı ve iflas etmemeli.
VERİMİ ARTIŞINDAN BAŞKA YOL YOK
-Türkiye daha fazla alanda fındık üretimi yerine, verimi artırmaya odaklanmalı. Fındık dikilen alanların büyüyor ama üretim aynı oranda artmıyor. Dönüm başına verim 100 kg ve üzerinde iken, 2008 ve sonrasında 100 kg altına indi. Son yılların ortalaması ise 77 kg.
-Üretimde dünya birincisi olduğumuz üründe verimlilikte ise sonuncuyuz. Dönüm başına ABD 254, Gürcistan 178, İtalya 177, Azerbaycan 162, İspanya 92 , Türkiye 77 kg ürün alıyor.
-Fındık uzun vadede dolar bazında fiyatı artmayan bir ürün. Bunda en büyük üretici olarak Türkiye’nin hatalı politikası etkili. Sürekli üretimi artırarak aslında fiyatların önüne engeli bizzat kendisi koyuyor. Üretimi artan bir ürünün fiyatı artar mı? Ekonominin işleyişine ters.
-Üretimde yapılacak küçük ayarlamalar ve kısıtlamalar, fiyatlara bir denge getirir ve yukarı yönde destekler.
VERİMSİZLİK PAZAR KAYBETTİRİR
-Türkiye’de kişi başına gelir 3 bin dolar iken de fındık fiyatı aynıydı, 10 bin dolara çıktığında da. Kişi başına gelir yükseldikçe, fındık fiyatları uluslararası alanda artmayacaksa fındık pazarını giderek rakiplere kaptırmak zorunda kalacağız.
-Çünkü fındık hasadı ve fındık bahçeleriyle uğraşacak düşük ücretli işgücü bulamayacağız. Kişi başına gelir artışına karşı fındık fiyatlarının yerinde saymasından kaynaklı tıkanıklığı ancak verimlilik artışıyla çözebiliriz. Rakip ülkelerden verimde bu kadar geri düşmemizin bedelini ileride fındık pazarını kaybederek ödeyebiliriz
MAKİNELEŞME YENİLENMEYE BAĞLI
-Türkiye’de fındık üretimi asırlardır hemen hemen aynı şekilde yapılıyor. Değişim ve gelişme çok az. En büyük sorun fındık ağaçlarının yaşlanmasında ve hasadın hala elle yapılmasından dolayı emek yoğun olmasında.
-Makineleşmenin fındık üretimine girebilmesi için, hem düz arazilere hem de fındık ağaçlarının yenilenmesine ihtiyaç var. Artık yaşlı hale gelen çok dallı fındık ocakların yerine tek veya ikili dal ocak sistemine geçilmeli ki, hem verim artsın hem de üretim makineleşebilsin.
-Türkiye’ye gelen fındığın en büyük alıcısı durumundaki Ferrero de anlaşmalı üreticilerle fındık ocaklarını yenileme yoluna gidiyor.
İŞİN UCUNDA BATIYA GÖÇ DE VAR
-Fındığın geleceği yenilenmekten, değişmekten ve makineleşmekten geçecekse göç etmesi de zorunlu. Ediyor da zaten. Fındık üretimi giderek Karadeniz’in doğusundan batısına doğru kayıyor. Artık bazı yıllar Batı Karadeniz üretimde öne bile geçiyor. Bölgedeki insana da göç etmekten başka çare kalmıyor.
-Düz ve verimli alanları fındık için mi, yoksa ithal ettiğimiz diğer tarım ürünlerinin ikamesi için mi kullanmamız gerektiği ise ayrı bir inceleme konusu.