Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Haftaya sakin başladık derken akşam saatlerinde ortalık yine karıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kabine toplantısı sonrası konuşması ile döviz kurları yeni zirvelere sıçradı. 11.47 TL’ye çıkan doların değer artışı yılbaşına göre yüzde 54’e, eylül ayı başına göre yüzde 38’e yükseldi. Buna göre Türk Lirası’nın dolar karşısındaki değer kaybı yılbaşından bu yana yüzde 35, faiz indiriminin gündeme geldiği eylül ayından beri yüzde 28’e vardı. Dünkü artışlar önce yüzde 2’yi bulmasına karşılık gece geç saatlerde yüzde 1.6’ya doğru indi.

        Aynı saatlerde ABD Başkanı Biden'ın FED’e mevcut başkan Powell’ı yeniden aday göstermesini piyasalar “merkez bankası bağımsızlığını korumak ve para politikasındaki istikrarı sürdürmek” şeklinde algıladı. Buna göre dolar güçlendi. Dolar Endeksi 96 bin seviyesinden 96.500’e çıkarken yüzde yarım yükseldi. Dolar karşısında gelişmekte olan ülke para birimleri sınırlı değer kaybetti. ABD 10 yıllık faizleri yüzde 1.55’ten 1.63’e kadar yükseldi. Hem dolar hem de faiz artışı karşısında altın fiyatları ons başına 1.849 dolardan 1.802 dolara sert bir şekilde geriledi ve yüzde 2’nin üzerinde değer kaybetti. Dış piyasalarda doların güçlenmesinin, yurtiçinde TL’nin kaybını ivmelendirmede belli bir etkisi oldu.

        REKLAM

        Ama asıl etkinin içeriden geldiği söylenebilir. Çünkü Cumhurbaşkanı dünyadaki gelişmeler karşısında “bilinçli bir tercih yaptıklarını, yüksek faiz düşük kur döngüsüne son verdiklerini” söyledi. “Politika faizindeki düşüşü memnuniyetle karşıladıklarını” söylerken, döviz kurunun artışından rahatsızlık duyup duymadığı konusunda bir ifadesi olmadı. Uygulamaya sokulan politikaları eleştiren ekonomistleri “mandacı” diye tanımlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasında seçtiğimiz bazı bölümler şöyle:

        CUMHURBAŞKANI NE DEDİ?

        “-Küresel ekonomide radikal değişiklikler olmadığı sürece faiz artırımına gitmeleri zor gözüküyor. AB tarafında parasal gelişmeye devam etme, faiz artırımından uzak durma yaklaşımı hakimdir. Çin'in de parasının değerini düşük tutmayı sürdüreceği anlaşılıyor.

        -Karşımızdaki bu tablo bizi bir tercihe zorlamıştır. Ya ülkemizde eskiden beri hakim olan anlayışı sürdürerek, yatırım, üretim, büyüme ve istihdamdan vazgeçecektik ya da kendi önceliklerimize göre yolumuza devam ederek tarihi bir mücadeleyi göze alacaktık. Türkiye ilk defa kendi ihtiyaçlarına uygun bir politikayı izlemeyi tercih etmiştir.

        -Bu politikayı bir anda hayata geçirmiş değiliz. Yüksek faiz düşük kur yerine büyüme odaklı politikamızla ülkemiz için en doğrusunu yapmaya kararlıyız. Bu politikayla biz ne yaptığımızı gayet iyi biliyoruz.

        -Biz yüksek faiz, düşük kur kısır döngüsü yerine yatırım, ihracat, büyüme odaklı politikamızda en doğru olanı yapmakta kararlıyız.

        -Kurdaki yükselişe bağlı olarak kimi ürünlerdeki fiyat artışı yatırımı, üretimi, istihdamı etkilemez. Tam tersine kurdaki rekabet gücü yatırımda, üretimde, istihdamda artışa yol açar. Ülkemizdeki durum tam da budur.

        -Kurun piyasadaki hareketlerini takipte özellikle kararlıyız. Kurdaki yükselişi bahane ederek hiçbir mantıklı izahı olmayan fahiş fiyat artışı yapanlara göz açtırmayacağız, hepsinin tepesine bineceğiz.

        -Politika faizinin düşük tutulmasını memnuniyetle karşılıyoruz.

        -Faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Bu tespitimiz ülkemizin bugüne kadar yaşadıklarından çıkardığımız derslere bağlıdır.”

        REKLAM

        FAİZ ENFLASYON MAKASI DAHA AÇILACAK

        -Dün Hazine tahvil faizleri de sert yükseldi. 2 yıllık gösterge tahvil faizi 1.5 puanlık artışla yüzde 19.5’e, 10 yıllık tahvil de 1 puanlık artışla yüzde 20.5’e dayandı.

        -Hem dövizin hem faizin hem de borsanın yükseldiği bir gün yaşandı. Dövizdeki artışın asıl nedeni faizlerin düşürülmesinden ve politika faizinin enflasyonun 5 puan altına indirilmesinden. Cumhurbaşkanı’nın dünkü konuşmasından ise faiz indirimlerinin devam edeceği çıkarıldığından, enflasyon ile faiz makası daha açılacak.

        -Çünkü hem faizler biraz daha aşağı çekilecek hem de enflasyonda düşüş beklenmiyor. Hatta kur hareketleri de dikkate alınınca önümüzdeki aylarda enflasyonda hızlanma bekleniyor. Bu durumda 5 puanlık makas veya negatif faizin boyutu daha artacak demektir. Hazine faizleri ikincil piyasalarda buna kendini uyarlıyor. Kur da bu nedenle yükseldi.

        -TL’nin değeri konusunda en hassas olması gereken kurum Merkez Bankası. Ama faizi düşürerek kurun artışını tetikleyen de kendisi. Merkez Bankası artık bilinen merkez bankası değil, normal bir devlet dairesi gibi.

        - Cumhurbaşkanı da durumdan memnun. Onun sözü üzerine söz söyleyecek siyasetçi, bakan ve bürokrat yok. Uyaran ekonomistler ise bir anda mandacı ilan edildi. İş dünyasının sesi cılız çıkıyor.

        -Döviz kurunun yükselişi önünde herhangi bir takoz yok. Bundan sonrası nereye giderse gitsin durumu gibi bir şey.

        Diğer Yazılar