Çay içmede dünya birincisiyiz sıra markalaşma ve ihracatta
Uluslararası çay fuarı ve toplantısı 10-12 Nisan’da İstanbul’da
Çay tüketiminde dünya birincisiyiz. Üretim, tüketime fazlasıyla yetiyor. Türk çayının kalitesi ve fiyatı yüksek. Bunu vurgulayacak bir stratejiyle Türk çayının markalaşma ve ihracat atağı başlatılacak.
Yoğurdu dünyaya armağan etmiş bir kültürün parçası olarak ayranın yeri elbette başka. Bununla birlikte son yarım yüzyılı aşan bir zaman diliminde hayatımıza yerleşen çay da milli içeceğimiz oldu. Sabah, öğlen akşam, yemeklerden önce, yemeklerden sonra, ara öğünlerde hep çay tüketir olduk. Türkiye’de en yaygın sosyalleşme mekânları olan kahvehanelerin temel tüketimi çay. Çay toplum hayatında, beslenmede bu kadar önemli. Ekmeğin, zeytinin, peynirin bir arada tüketimine çay muazzam bir sinerji katıyor. Sonuçta dünyada çay en yaygın biçimde Türkiye’de tüketiliyor. Dünya Bankası ve Avrupa İstatistik Kurumu’nun yan kuruluşu Euromonitor‘ün verilerine göre, Türkiye kişi başına yıllık 3.1 kg kuru çay tüketimi ile dünya birincisi. Bitişikte bunun bir tablosu yer alıyor, en yakın takipçisinin 1 kg üzerinde bir tüketime sahip Türkiye.
- Çayın tüketiminde birinci, üretiminde ise dünya beşincisiyiz. Dünya çay üretiminin yüzde 5.5’ini Türkiye üretiyor.
- Türkiye’nin üretimi tüketimine fazla fazla yetiyor. Geçmişte Çaykur tarafından satın alınan yaş çay denize dökülürdü, şimdi ise alımlara sınırlama getirildi. Sınırlı satın alma dolayısıyla çayın bir miktarı üretici tarafından toplanmıyor bile. Sayısı 200 bini bulan üretici bundan dolayı ekonomik bir kayba uğruyor.
- Yaş çayın, iç tüketime yetecek kadarı satın alınıyor, gerisi bırakılıyor. Çünkü Türkiye çayı ihraç edemiyor. Buradaki temel sorunu diğer ana üreticilere göre fiyat yüksekliği ve markalaşamaması.
- Pahalı olması, iklim koşullarından. Çaydan ancak üç sürgün alınabiliyor. Ana üreticiler ise yılda 8-9 sürgün alıyor. Fiyat burada farklılaşıyor. Ancak yılda 8-9 kez çay filizi büyüten iklim koşulları zararlı böcekleri de üretiyor. Bunun için ilaçlama yapıyor. Çay filizlerine böcekleri öldüren ilaç sıkıyorlar.
- Türk çayında ise böyle bir durum yok. Nem oranı ve sıcaklık düzeyi o kadar yüksek olmadığından ve çayın üzerine kar yağdığından, böceklenme olmuyor, ilaçlama yapılmıyor. Bizim çay suni gübre dışında doğal. Onu da kullanmasalar olacak ekolojik çay. Bu durumda da Türk çayı farklılaşacak, kalitesi yükselecek ve fiyatı yükselecek. Dışarıya çay satma olanağı bulabileceğiz.
- Yoksa çayın yurtiçinde tüketiminin sınırlarına gelindi. Tek çıkar yol ihracata yönelmek, o da çayı doğal ve ekolojik hale getirmekten, markalaşmaktan ve yüksek fiyatla dışarıya satmaktan geçiyor.
- Bu konuda bir atılım ve uluslararası çalışma başlatıldı. 10-12 Nisan tarihlerinde İstanbul’da “Global Tea Expo” Çay ve Çay Teknolojileri Fuarı‘nda hem uluslararası katılımcılar ve ithalatçılar yerli üreticilerle buluşacak, hem de Türk çayının nasıl markalaşacağını tartışacaklar.