Kadın spikerden haber dinlenmez mi?
SONUNDA birisi “Kadın spikerden haber dinlenmez” deyince bende şafak attı.
Bir süreden beri, “muhafazakâr” kimliğiyle tanınan bazılarının “kadınlar” ile ilgili görüşleri kamuoyunu meşgul ediyor. Hemen hepsi olumsuz görüşler bunlar...
Neden? Anlaşılır gibi değil...
Muhafazakârların Batı’da kadınla sorunları hep olmuştur. Batı’da kadınların erkeklerle eşit haklar kazanması için 20. yüzyılı, seçimlerde oy kullanma hakkına kavuşmaları için ise, pek çok ülkede, aynı yüzyılın yarısını beklemek gerekti.
Siyasi ve ticari sebeplerle...
Kadınların eşit hakları bugün kâğıt üzerinde var; ancak ülkelerin çoğunda, hâlâ “eşit işe eşit ücret” mücadelesi sürdürmeleri gerekiyor.
Türkiye’de de kadınların sorunları olduğunu biliyoruz. En belirgini, “ev-içi şiddet” genel başlığı altına giren, yakınlarından gördükleri şiddet... Her yıl binlerce kadın bu yüzden hayatını kaybediyor. Evliliğini sürdürebilmek için hemen her gün gördüğü şiddeti etrafından saklayanlar da herhalde az değil.
En fazla yaralayanı ise, kadınların “eşit” olmalarını sorgulayan veya öyle algılanmaya müsait çıkışlar... Bu tür çıkışların “muhafazakâr” bilinen insanlardan gelmesi, dini kisve taşıyan kişilerin de koroya katılması rahatsızlık kaynağı...
Doğal olarak, kadınları rahatsız eden görüşler, görüşleri ifade edenlerin kimliği sebebiyle, inanç sistemimize mal ediliyor.
Acaba öyle mi? Gerçekten İslamiyet kadınları ikinci sınıf mı görüyor?
İslamiyet’in 1400 küsur yıl önce geldiği toplumun genel durumunu hatırlayalım. O dönemi en iyi tanımlayan sözcük, zaten kullanılmakta olan ismidir: Câhiliye dönemi... Câhiliye döneminde kadının adı da yoktur, hakkı da...
Öyle bir topluma gelen Kuran-ı Kerim, kadınlar için yepyeni bir dönemi başlatmış oldu. Kutsal kitabımızı açın bakın, birilerine hitap eden ayetlerin bütününde, eğer erkekler anılıyorsa, onların yanında mutlaka kadınlar da anılmaktadır. Hem de eşitlikçi bir dille...
Hz. Peygamber’in hane halkına verdiği dersler, diğer insanlar yanında bulunmadığı zaman söyledikleri, eşi Hz. Ayşe tarafından nakledilmiştir. Hz. Ayşe bunları erkeklerin de bulunduğu ortamlarda diğer insanlarla paylaşmıştır
Ağızlarından çıkanı kulaklarının duymadığı anlaşılan günümüzdeki bazılarına yapılacak en önemli tavsiye, İslamiyet’in kaynaklarına dinin sahibinin maksadı açısından bir kez daha göz atmalarıdır. Batı’da etkisini şimdilerde de sürdüren tecimsel ve siyasi dar görüşlülüğün etkisi altındaki “kadınları küçümseyen” bakışlara İslami kılıf giydirmekten belki o zaman uzaklaşabilirler.
Kadınlar ancak 20. yüzyılda resmen kazanabildikleri hak ve hukuka 1400 yıl önce İslamiyet tarafından kavuşturulmuşlardır. İslam toplumlarında 1400 yıl boyunca ve hatta bugün bile kadınlara uygulanan ayrımcı politikaların dinden kaynaklanmadığını bilmeliyiz.
Yanlış uygulamaların çoğunun sebebi, erkek-egemen bakış açılarıdır.
Tartışmaları değerlendirirken, “Allahu ekber” nidalarıyla masum insanların kafalarını koparanların bu eylemlerini dine dayandırdıkları saçmasapan bir dünyada yaşadığımızı da unutmayalım.
Elbette kadınların kadın olmaktan kaynaklanan özellikleri var; çocuk doğurmak gibi... Hükümetlerin ülkenin selameti açısından doğumları teşvik etmesi anlaşılabilir; ancak bunu kadınları rahatsız edebilecek bir söylemle yapmaktan uzak durmak gerekiyor. Teşvikler ve kolaylaştırmalar uygulayarak...
Son yıllarda başlatılan, çocuk yardımı, doğum öncesi ve sonrası izin gibi konularda kaydedilen iyileştirmeler gibi...
“Kadın spikerden haber dinlenmez” diyenlere aldırmayın.
- Batı ile değişen rollerimiz8 yıl önce
- Yangın daha da yayılmadan...8 yıl önce
- Biz birbirimizi yerken...8 yıl önce
- Seçim sonrası Türkiye tablosu8 yıl önce
- Yeni yıl dilekleri yerine...8 yıl önce
- Anakronizm8 yıl önce
- Silah ve demokrasi bir arada olmaz8 yıl önce
- O fotoğraf yanlış8 yıl önce
- Tarih bizde hep tekerrür eder8 yıl önce
- Olana bir de bu gözle bakın8 yıl önce