Yeni Anayasa için geniş mutabakat ve HDP'nin tercihi
HALKLARIN Demokratik Partisi (HDP), seçimlere her zamanki gibi bağımsız adaylarla değil parti olarak gireceğini açıklayınca, farklı bir ilgi odağı oldu. Ülke genelinde aldığı oy oranı yüzde 7’yi bulmamış, Cumhurbaşkanı seçiminde adayı yüzde 9.7 oy alabilmiş bir parti için cesur; cesur olduğu kadar da riskli bir karar bu.
Kararında ısrarcı olursa HDP yüzde 10 barajını aşar mı?
Siyasi partilerin inişli çıkışlı performanslarına alışığız. 1999 genel seçiminde sandıktan birinci çıkan DSP bir sonraki seçimde elle tutulur bir varlık gösterememişti. Bir zamanlar büyük başarılara imza atmış DYP ve ANAP’ın durumu da ortada. Buna karşılık 2000 yılı öncesinde var olmayan AK Parti girdiği ilk seçimde (2002) iktidara gelmedi mi?
Yine de bir partinin durduk yerde oylarını bir misline yakın artırması hayli iddialı bir beklenti. HDP riskli seçeneği tercih ederek -tabii nihai tercih bu olursayalnızca Meclis’e kalabalık bir grupla girmeyi amaçlamıyor; kendini “ana-akım partiler” arasına sokmayı ve hatta anamuhalefet konumunu almayı da planlıyor...
Partinin yetkili ağızlarının açıklamaları bu niyeti açığa vuruyor.
Hiç kuşkusuz, kendini tek bir bölgeyle ilgilenmeye hasreden, ülkenin diğer sorunlarına kulak tıkamış görünümündeki bir partinin, ilgi alanını bütün ülke ve ülkenin bütün sorunları haline dönüştürmesi sevindirici bir gelişme. HDP, çözülmesi için çaba gösterdiği “Kürt sorunu”na ve ilgi önceliği verdiği bölge insanına, bu vites değişikliğiyle, daha yararlı olacaktır.
Umarım HDP, amaca ulaşması için yapması gerekenleri hiç duraklamadan yerine getirir.
Dünyadaki gelişmeler bu yolda HDP’nin şanslı olabileceğine işaret ediyor. İtalya’da, İspanya’da bir siyasi hareketlenme gözleniyor; Yunanistan’da bir önceki seçimde oyu yüzde 5’in altında kalmış SYRIZA sandıktan birinci parti olarak çıktı ve lideri başbakan oldu. Parti bağlarının zayıfladığı İngiltere’de sert mesajlar veren UKIP ilk seçimde ipi birinci olarak göğüsleyebilir.
Türkiye’de bugün Yunanistan’a benzer şartlar yok; ülkenin moral bozucu şartlarını zamanında iyi değerlendirerek iktidara ulaşan AK Parti’ydi. Ancak CHP’nin kendi sınırlarını aşmada sergilediği zaaflarla solun tek çatı altında buluşmada yaşadığı zorluklar HDP’ye genişçe bir alan bırakıyor.
Baraj başarısı aşılabilirse daha da genişleyebilecek bir alan...
HDP’ye Cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyası döneminde Güneydoğu ve Doğu Anadolu dışında da gördüğü ilgi cesaret vermiş olmalı. Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası sırasında benimsenen üslubun kendilerine sağladığı özgüven de kayda değer... Selahattin Demirtaş’ın söylemine ve sıcaklığına sahip adaylarla seçmen karşısına çıkması, HDP’nin önündeki barajı yıkabilir.
“Çözüm süreci”nin varlığı HDP’nin en önemli kozu. Sonuca başarıyla ulaşmasından ciddi endişeler bulunsa da, “çözüm süreci”, toplumdan büyük destek görüyor. Sandıktan başarıyla çıkacak bir HDP ve Meclis grubu, demokratik ve hukuk devleti ilkelerine uyumlu bir “yeni Anayasa” için AK Parti’ye uygun bir ortak olacaktır.
Evet, “yeni Anayasa” için geniş kapsamlı bir mutabakata ihtiyaç var ve Cumhuriyet’in kuruluşunda olduğu gibi, bugün de, bunun zeminini AK Parti’de temsil edilenler ile HDP’nin temsil ettikleri el ele gerçekleştirebilirler.
Diğer partileri de yanlarına çağırarak...
- Batı ile değişen rollerimiz8 yıl önce
- Yangın daha da yayılmadan...8 yıl önce
- Biz birbirimizi yerken...8 yıl önce
- Seçim sonrası Türkiye tablosu8 yıl önce
- Yeni yıl dilekleri yerine...8 yıl önce
- Anakronizm8 yıl önce
- Silah ve demokrasi bir arada olmaz8 yıl önce
- O fotoğraf yanlış8 yıl önce
- Tarih bizde hep tekerrür eder8 yıl önce
- Olana bir de bu gözle bakın8 yıl önce