Yine Yunanistan kâbusu
Tam "Bitti" derken Yunanistan zombi gibi tekrar karşımıza çıktı.
Piyasalar ise tüm olasılıkları daha önce bilmelerine ve bunlara hazırlıklı olmalarına karşın yine paniğe kapıldı. "Ne olacak bu işin hali?"ni piyasalara yansıttı.
Yunanistan'da seçimlerin olacağı ve büyük olasılıkla kemer sıkma karşıtlarının galip geleceği çok öncelerden belliydi. Hatta daha da gerilere gidersek Yunan halkının bu kadar yüksek borç yüküne dayanamayacağını sadece piyasalar değil tüm âlem tahmin ediyordu.
Buna rağmen hafta başından bu yana seçimlerin yenilenebileceği seçeneğini öne sürerek sinirlenmeye başladılar. Sonra da paniklediler.
Tüm piyasalar karıştı. Altın dahil emtia piyasaları aşağı yönlü hareketlerini sertleştirdi. Doların güç kazanma ivmesi süratlendi.
Bundan kuşkusuz biz de payımızı alıyoruz.
Şimdi soru "Neden piyasalar bu kadar tepkisel?" noktasına odaklanıyor.
Kanımca ben bir neden göremiyorum. Euro'dan çıkma ya da çıkarılma olasılığı düşük olan bir ülke için bu kadar tepki gösterilmesini anlamakta güçlük çekiyorum.
ÖNÜMÜZDEKİ 1.5 AYDA STRES YÜKSEK OLACAK
İş bu noktaya gelince, piyasaları sakinleştirecek konulara ya da olumlu gelişmelere gereksinim var. Var da, ufukta bunların gözlenmesi olasılığı düşük.
Tam tersine birçok engel karşımızda duruyor.
Örneğin, bu ayki Portekiz'in "Troika" görüşmesi ve İrlanda'da Avrupa Mali Sözleşmesi konusunda yapılacak referandum birçok olumsuzluklara gebe gibi görünüyor.
Haziran ayında Fransa Parlamentosu'nun birinci ve ikinci tur seçimleri, Yunanistan'ın yenilenecek genel seçimi, yine Yunanistan'ın haziran sonuna kadar bütçe harcamalarında yapması gerekli yüzde 5.5 oranındaki kesintinin akıbeti ve 1 Temmuz itibarıyla Avrupa İstikrar Mekanizması'nın borç verme kapasitesinin 500 milyar Euro'ya yükseltilmesi kararının uygulamaya konulması kurulmuş saatli bombalar gibi ortalıkta dolaşıyor.
Piyasalar bu kadar hassas olmasaydılar ve Yunan seçimleri yumuşak inişle bitseydi şimdi durum çok daha farklı olacaktı.
Merkez Bankası kârının kullanımı
Nisan ayı bütçe verileri, Merkez Bankası'nın 5.8 milyar TL tutarındaki kârını Hazine'ye transfer etmesi sonucu 1.4 milyar TL fazla verdiğine işaret ediyor.
Mayıs ayında bu kârdan 1.4 milyar TL'lik kurumlar vergisi de ödenecek.
İşin bütçe tarafını bir tarafa bırakırsak, merkez bankalarının kârlarının hazinelerine verilmesi her zaman eleştiri konusu olmuştur. Nedeni, bu işlemin kamuya doğrudan para aktarılmasından başka bir anlam taşımamasıdır.
Kamuya kredi açması yasaklanan merkez bankalarının kârlarını kamuya aktarması kabul edilen bir görüş değildir.
Genelde merkez bankaları kârlarını dağıtmayıp, bilançolarında tutarlar. Zararları oluşunca da geçmiş yıl kârlarına mahsup edip, bu zararlarını kapatırlar.
Öte yandan anonim şirket statüsünde olan bizim Merkez Bankası kârlarından bir de kurumlar vergisi öder. Bunun da anlamı para basmaktır.
- Kriz, Güney Kıbrıs'ın bankacılık sistemini sarsıyor12 yıl önce
- Avrupalılar sorunlarını G-8 zirvesinde tartıştılar12 yıl önce
- Reytingciler ile ilişkilerde yeni strateji gerek12 yıl önce
- Avrupa'da çözüm arayışları12 yıl önce
- Yunan Baharı12 yıl önce
- İstanbul'u finans merkezine dönüştürmek12 yıl önce
- Sorumlu Almanya12 yıl önce
- Avrupa için yeni bir başlangıç12 yıl önce
- Enflasyon ve para politikası12 yıl önce
- S&P, IMF ile örtüşüyor12 yıl önce