Sorumluluk yüklenmeli
Döviz kurlarındaki önlenemeyen yükseliş; ekonominin “makro” dengelerini bozarak mali durumun kötüleşmesine neden oluyor.
Döviz kurlarındaki tırmanışın nedenleri; artma eğilimini sürdüren cari açık, çift haneli enflasyon ile kabaran iç ve dış borç stoku, Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konusundaki kuşkular ve dış kredi bulmada, borç çevirmede karşılaşılan zorluklar olarak değerlendirebilir.
Ayrıca; doların ateşinin düşmesi ve Türk Lirası’nın değer kazanması; demokrasi, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığıyla mümkündür. Bunun yanında Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ve karar alma serbestisiyle doların ucuzlaması sağlanabilir.
Ancak; oluşan elverişsiz psikolojik ortam ile iç ve dış siyasal koşullar da; döviz kurlarındaki sağlıksız fiyat oluşumlarına neden oluyor.
Ekonomideki yaşanan olumsuz gelişmelerden birinci derecede, karar mekanizmalarını elinde bulundurulan siyasal iktidarın sorumlu olması “eşyanın tabiatı” gereğidir. Ne var ki; bu gerçek, ülkeyi yönetmeye aday olan muhalefete “olumsuz” gelişmeler karşısında sadece seyirci kalmak, iktidarı eleştirmekle yetinmek hakkını da vermez
DIŞ BASKILAR ARTIYOR
Özellikle seçim ortamında “Millet İttifakı”nı oluşturan CHP, İYİ Parti, SP ve DP’nin Genel Başkanları ortak basın toplantısı düzenleyerek dış kaynaklı spekülatif oluşumlara ve baskılara karşı bir ortak duruş sergilemeli, iktidar alternatifi olarak ekonomiyi düzlüğe çıkarmada elini taşın altına koymalı ve sorumluluk üstlenmelidirler. Kredi Derecelendirme Kuruluşları, Fithc ve Standard & Poor’s da yaptıkları açıklamalarda, “Türk Lirası’ndaki değer kaybını ve mali piyasalardaki olumsuzluğu, Merkez Bankası’nın bağımsızlığının sınırlanmasının” Türkiye’nin görünümü üzerinde baskı oluşturacağını belirterek, Türkiye’nin görünümünün tekrar gözden geçirilebileceğini belirtiyorlar. Görüldüğü gibi her iki kredi derecelendirme kuruluşu da Türkiye’nin kredi notunun düşürüleceğini “örtülü olarak” bildiriyorlar. Unutmayalım ki; hepimiz aynı gemideyiz. Allah korusun; gemi batarsa iktidarıyla, muhalefetiyle ülke ve millet olarak hepimiz zarar görürüz. İktidarın her yaptığının doğru olmadığı gibi muhalefetin de “ekonomi batıyor” söylemi yerine topluma ve dış odaklara yeni bir reçete sunması da o kadar doğrudur.
Sonuç olarak: Bunalımdan çıkma konusunda muhalefetiyle, iktidarıyla el ele vermeliyiz.
- Muharrem İnce gerçeği6 yıl önce
- Seçimin galibi kim olacak?6 yıl önce
- Rekabetin güzelliği6 yıl önce
- Konuşan Türkiye6 yıl önce
- Parlamenter sisteme dönüş6 yıl önce
- Ekonomide mucize olmaz6 yıl önce
- İnce rüzgarı6 yıl önce
- Koruncuk Vakfı6 yıl önce
- Yaşanacak kent İzmir...6 yıl önce
- Çok sesli kampanya...6 yıl önce