Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Döviz kurlarındaki yükseliş ve bunun sonucu olarak Türk Lirasındaki “aşınma” önlenemiyorsa; ya ekonomi yönetiminde problem var, ya da dış müdahaleler söz konusu. Bu tabloyu değiştirmenin en kestirme yolu; ekonominin gerçeklerine uygun kararları zaman yitirmeden alıp uygulamaktır. Unutmayalım ki; çözümü ertelenen problemler, gelecekte daha karmaşık problemler olarak karşımıza çıkar.

Ekonominin iç dinamikleri, sosyal ve siyasal gerçeklikleri; hiçbir zaman “mucize”yi öngörmez. Büyümesi üretime değil; ithalata ve tüketime dayalı ekonomilerde milli paranın değer yitirmesi; her şeye zam gelmesi, hayat pahalılığının artması, enflasyonun yükselmesi, kişi başına düşen milli gelirin azalması ve sonuç olarak halkın yoksullaşması anlamına gelir.

Bu süreç; aynı zamanda yatırımların durması, üretimin azalması ve iflasların artması sürecidir.

Güvenin, istikrarın, adaletin, öngörülebilirliğin, hoşgörünün, uzlaşmanın ve kutuplaşma yerine birlikte yaşama iradesinin güçlü olduğu bir ortamda hem ekonomi sağlıklı büyür, hem de oluşan milli gelir “hakça” paylaşılır.

Bu özellikleri taşıyan ekonomi; toplumsal tabanlı huzur ve barış ekonomisidir.

SORGULAMA SÜRECİ

Geldiğimiz noktada, hem içeride ve hem de dışarıda Türk ekonomisinin gidişatı sorgulanıyor. Döviz kurlarındaki yükselişin önlenemediği, milli paramızın değer kaybettiği, ekonominin “makro” dengelerinin bozulduğu bu ortamda, geniş katılımla toplanan “TUSİAD Yüksek İstişare Konseyi”nde, bu zorlu ekonomik koşullardan çıkış yolu olarak “hukuk devleti, adalet, ifade özgürlüğü, demokrasi, rasyonel ve gerçekçi politikalar” gösterildi. TUSİAD’ın bu yaklaşımını problemin çözümüne “iyi niyetli” bir katkı olarak görmemiz gerekir.

Ekonomide karşılaştığımız sorunlar üstesinden gelemeyeceğimiz türden değildir. Yeter ki; dayanışmamızı güçlendirelim, politik ortamda farklı düşüncenin, değişik bakış açısının eksiklik değil; zenginlik olduğunu görelim, hukuk devleti, adalet, özgürlük, insan hakları gibi kavramların hepimizin “ortak payda”sı olduğunu kabul edelim. Uzlaşma, barış, hoşgörü, sevgi ve kucaklaşma sözcüklerinin içini dolduralım, üslubumuza yerleştirelim.

Sonuç olarak: Birbirimize kenetlenerek, birlik-beraberlikle her türlü engeli kolaylıkla aşarız.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar