Epiktetos: Zorlama kıracaksın
ANTİK Yunan filozofu Epiktetos‘un hikâyesini hatırlayalım. Epiktetos bir köleydi. Bir gün kaba ve merhametsiz efendisi bir kıskaçla Epiktetos‘un bacağını bükerek ona işkence ederken, Epiktetos ona “Bacağımı kıracaksınız” der. Efendisi bacağını bükmeye devam edip de bacak kırılınca “Size kırılacağını söylemiştim, işte kırıldı” der.
Ülkenin güvenliği için gerekli önlemlerin alınması hükümetlerin sorumluluğudur. Ancak bu güvenlik deneyimle, akılla ve bilgiyle bir strateji çerçevesinde alınmalıdır. Toplum bir taraftan gerilip diğer taraftan sıkıştırıldığında kırılmalar, ayrışmalar ve patlamalar kaçınılmaz olur.
Sonunda Epiktetos gibi “Ben size söylemiştim” diyenler çıkabilir. Üstelik böylesi durumlarda zarara uğrayanların çoğu Epiktetos gibi sükûnetle “Ben söylemiştim” demez. Herkesten filozof sakinliği bekleyemezsiniz.
Çok dikkatli olmamız gereken bir süreçten geçiyoruz. Acıları yönetmek, krizlerin üstesinden gelmek tevazu ve empati ile başlar. Acılı insan haykırır, acılı insan bağırır.
Ne olur bu insanların ağzını tutmayalım. Üzerlerine tazyikli su sıkmayalım. Bu insanları biber gazına boğmayalım. Önlerini açalım, seslerine kulak verelim, dertlerine ortak olalım.
Yas, sadece otoritenin çizdiği sınırlar içerisinde tutulmak zorunda değildir. İnsanların duygularını ve hislerini sadece yasalarla ve yasaklarla şekillendirmeye kalkmak çok akıllıca değildir.
İNSANİ TEPKİLER GÜVENLİK MESELESİ YAPILIRSA
Hani maden kazalarında basınçtan kaynaklı grizu patlamaları olur veya bir başka tabii olayda olduğu gibi fay hatları da enerji birikmesiyle depreme dönüşür... Toplumlar da böyledir. Yürekleri yandığında, bir suçlu aradıklarında onların da öfkeleri kabarır. Tepkilerini göstermek, enerjilerini boşaltmak isterler.
İşte bu son derece insani hal, devlete ve otoriteye meydan okuma olarak algılandığında ve bu anlayışla bastırılmaya çalışıldığında Allah korusun daha büyük gerilimlere yol açar.
Bir krizi, özellikle bu kriz acının dağları erittiği bir kriz ise büyük dikkat, özen ve empati ile yönetmek aklın gereğidir. Sorumluluğun deneyimle birleştiği anlar böylesi günler için gereklidir.
Şeyh Edebali‘nin sürekli tekrar edilen Osman Bey‘e öğüdü hiç değilse bugün hatırlanabilmeli. Başka zaman geç olabilir. “Demiştim” demek iyi değil ancak, görünen köy de kılavuz istemez.
Gerçeğin karşısında uydurma algı yönetimlerine başvurmak ülkenin başına daha büyük felaketler açabilir. Aynı vatan üzerinde yaşayan insanların arasında psikolojik kan davaları başlatabilir. Gelecek nesillere nasıl bir yük bıraktığımızın farkında mıyız?
Toplumsal yapıdaki kırılganlıklar daha fazla tahrip olmadan artık gerçeğe uyanmamız, onu kabullenmemiz ve ona göre bir çözüm bulmamız gerekiyor. Şu ana kadar yapılanlar sorunu çözmek yerine daha da içinden çıkılmaz bir hale getirmiş gibi gözüküyor.
Umulur ki yaşananlardan gerekli dersler çıkarılır ve “Size kırılacağını söylemiştim, işte kırıldı” sözündeki gibi kaçınılmaz sona gitmeyiz.
- Bir Demirtaş rüzgârı esiyor, hayırlısı bakalım10 yıl önce
- Mahallesinin katiliyle yüzleşmek10 yıl önce
- Hava yetmedi şimdi de İsrail'in 'kara' operasyonu10 yıl önce
- Aslolan demokrasi ve hukukun içselleştirilmesidir10 yıl önce
- Eski Türkiye'yi arar hale gelmeyelim10 yıl önce
- Irak Kürtleri için zorlu yol ve riskli karar10 yıl önce
- Seçimin en büyük kazancı10 yıl önce
- Üzerinde bayrağın yoksa altında can kalmıyor10 yıl önce
- Ortadoğu'da tehlike listesine Libya da eklendi10 yıl önce
- IŞİD Türkiye sınırında10 yıl önce