Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Üniversite yıllarımda genelde hafta sonları İstanbul'dan Bursa'ya gelir, giderdim. Poşetimde bir yığın çamaşır, evde bunları yıkatır, dinlenir, haftalığımı alır, pazar gecesinden dönüşe geçer, soluğu yine okulda, İstanbul'da alırdım. Ama ne yolculuklardı... Günümü harcamamak için gece Santral Garaj'dan otobüse binerdim. Otobüs körfezi dolaşır, mutlaka İzmit'e girerdi.

İzmit'te bir süre mola verilir, pişmaniye satıcılarının 10 dakikalık satış seanslarından sonra yolumuza devam ederdik.. Otobüsler şimdiki gibi Topçular'dan Eskihisar'a geçmezlerdi. Sabaha karşı da 1. Boğaziçi Köprüsü'ne varırdık. Zira Fatih Sultan Mehmet Köprüsü henüz ortada yoktu. Otobüsümüz köprü girişinde jandarma tarafından durdurulur, güzelce aranır, kimlik kontrolü yapılırdı. 12 Eylül'ün hemen sonrası olduğu için gün aydınlanana kadar İstanbul'a giriş yasaktı. Sabah olup da hava aydınlanmaya başladı mı köprüye girmeden dizi dizi dizilen otobüsler bırakılır, nihayetinde şehre varırdık.

Yaklaşık 4.5-5 saat sürerdi. Peki eziyet bitti mi? Nerdeee... Otobüslerin şimdiki gibi servisleri olmadığı için çevre yolu üzerindeki bazı noktalar adeta terminal gibi çalışır, ulaşmak istediğiniz noktaya en yakın bölgede inerek gideceğiniz yere ya tek başınıza, ya da aynı güzergâha gidecek birkaç kişiyle birlikte buralarda bekleyen ve çoğu özel olan otomobillerden kiralardınız. Denizyolu da hakeza. O zamanlar deniz ulaşımı Yalova'dan sağlandığı için, vapurla gideceksek de yine Bursa'dan otobüse biner, Yalova ulaşır, buradan bindiğimiz vapurla Harem'e, oradan da yine vapurla karşıya geçerdik. Şimdi bakıldığında nostaljik bir tarafı olsa da çoğu zaman büyük eziyetle geçen yolculuklardı bunlar...

Bu anlattığım yolculukları 1981-84 yılları arasında hemen her hafta sonu, üniversiteden mezun olana kadar yapmıştım. Bir de günümüze bakıyorum da... Hafta içinde Gemlik Belediyesi’nin bir girişimi oldu. Gemlik Dörtyol civarı ile Haliç arasında deniz uçaklarıyla sefer başlatacaklar, hazırlıkları sürüyor. 20 dakikada İstanbul... Mudanya'dan deniz otobüsüne atlıyorsunuz, 70 dakika veya biraz fazla sürede konforlu bir yolculuktan sonra ver elini İstanbul. Şimdi BUDO seferlere hazırlanıyor.

Mudanya'dan bineceksiniz feribota, 1 saat 15 dakika sonra Kabataş... Otobüsler de keza, uçak gibi konforlu. Bugün YHT'nin yani Yüksek Hızlı Tren'in temeli atılıyor. Ankara ve İstanbul'a ulaşım şu anki sürelerinden yarı yarıya daha azalacak. İzmir'e de yeni otoyol bittiğinde yine yarıya yarıya hatta daha da az sürede gidilebilecek. Nereden nereye geldik. Gençlik yıllarının önemli bölümünü yollarda geçirmiş ve onca eziyet çekmiş biri olarak ulaşımın kıymetini en çok bilenlerden, bu konuda yapılacak yatırımları en çok takdir edenlerdenim. Ulaşım medeniyettir.

Bu alana yapılacak her türlü yatırım, medeniyete, geleceğe yapılmış yatırımdır. İşte böyle. Hani o 'Orada bir köy var uzakta' deyişindeki gibi uzaktaki köyler var ya... İşte onlara da ulaşmanın en iyi ve kestirme yolu, yol yapmak, ulaşımı düzenlemek, bunun için yatırım yapmaktan geçiyor.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar