Can sıkıntısı, sen nelere kadirsin…
Geçtiğimiz yıl Kovid-19 salgınının pandemiye dönüşmesi ve peşinden gelen kapanma sürecinde, dönemin koşullarına uygun olarak evlerde dizüstü bilgisayarlar ya da akıllı telefonların kameralarıyla gerçekleştirilen filmlerin, dizilerin tümünü seyrettiğimi söyleyemem. Ama şu ana kadar gördüklerim arasında en çok Reha Erdem’in yazıp yönettiği ‘Seni Buldum Ya!’ filmini sevdiğim kesin...
Bir komedi filmi olması kuşkusuz sürpriz değil. Eve kapanma ve inziva sürecinin belirli ölçülerde durum komedisine zemin hazırladığını çoğumuz kendi deneyimlerinden biliyoruz. Öte yandan, ‘Korkuyorum Anne’yi (2004) seyredenler için Reha Erdem’in komediye olan ilgisi sürpriz değil. Ayrıca, diğer filmlerinde karşımıza çıkan ve belirli bir ironi duygusuyla yazılmış karakterleri unutmamak gerek. Ama yine de bir Reha Erdem filminin bu kadar eğlenceli olmasına şaşırdığımı söyleyebilirim.
Erdem’in, ilk filminden bu yana düz öykü anlatmaktan kaçınan; öykü kadar kadraj, kamera hareketi, ses, görsel atmosfer gibi anlatım öğeleriyle derdini dile getiren bir sinemacı olduğunu düşünürüm. ‘Seni Buldum Ya!’ ise öncelikle öyküsü, karakterleri ve diyaloglarıyla öne çıkıyor. Diğer bir deyişle, asıl olarak Erdem’in yazarlık potansiyelinden besleniyor ve durum komedisi konusunda neler yapabileceğini gösteriyor.
‘Seni Buldum Ya!’, bilgisayarlardaki görüntülü görüşmeler üzerinden insanlardan para sızdırmaya çalışan Felek (Serkan Keskin) adlı bir dolandırıcı karakterini odak alıyor. Ortağı Kerim’in (Bülent Emin Yarar) yönlendirdiği kişilere ulaşan Felek, önce onları geçmişteki irili ufaklı yolsuzluklarıyla tehdit ediyor, sonra da kurtulmaları için ‘alternatif çözüm yolları’ öneriyor. İnsanlardaki devlet ve otorite korkusu en önemli silahı… Ama içlerinden bazılarını hemen dize getiren otoriter söylem, bazılarında, özellikle kadınlarda pek çalışmıyor… Felek, farklı yaş grupları ve değişik sosyoekonomik kökenden gelen kadınlarla ne yapacağını, nasıl ilerleyeceğini kestiremiyor. Bir süre sonra her biriyle öngöremediği deneyimler yaşamaya başlıyor. Felek açısından baktığımızda ‘Seni Buldum Ya!’, önce kontrolünü kaybetmemek için gösterdiği çabaların sonra da kendini koy verip gitmesinin öyküsü… Öte yandan, özellikle kadınlarla iletişim kurmanın ona iyi geldiğini, onu değiştirdiğini görüyoruz.
Genel olarak, tüm karakterleri birbirine bağlayan bir suçluluk halinden söz edebiliriz… Ama ‘Seni Buldum Ya!’nın, sadece ahlakçı tarzda bir ‘masum değiliz hiçbirimiz’ öyküsünden ibaret olduğu söylenemez... Bunun yerine bence daha iyisini yapıyor. Kimseyi yargılamadan, karantina yalnızlıklarıyla gelen can sıkıntısının keşfine çıkıyor.
Bazen bütün insanlık hallerimiz can sıkıntımızla ve onunla nasıl baş edeceğimizle ilgili değil midir? Filmdeki karakterlerin pandemiye ‘yalnız yakalandığı’nı düşünürsek başta Felek olmak üzere birçoğunun can sıkıntısına çare bulmak istediği çok açık…
Evdeki dans çalışmaları ve kameraya karşı yapılan ‘karaoke’ şovları, filmde görsel anlamda belirleyici bir yer tutuyor. Bu sahnelerin, filmi ferahlatması ve karakterler kadar bizi de eğlendirmesinin yanı sıra daha önemli bir işlevi olduğu söylenebilir. Karakterlerin karantina boyunca can sıkıntısına karşı verdikleri mücadeleyi dışa vuran anlar bunlar… ‘Seni Buldum Ya!’ bir yanıyla, can sıkıntısı ve eğlence arasında gidip gelen bir film… Özellikle bazı kadın karakterlerin Felek’in hayatlarına girmesiyle birlikte kendilerine bir ‘eğlence’ buldukları çok açık. Kimisi bunu hemen, kimisi süreç içinde keşfediyor. Bazı karakterlerin ise hayatlarını suçluluk duygusuyla geçirdiklerini fark etmek mümkün. Kaldı ki, filmdeki karakterleri karantinanın tadını çıkarmaya çalışanlar ile karantinada bunalanlar diye ikiye ayırabiliriz. Felek, tadını çıkarmak isteyenlerden. Ama bunu nasıl yapacağını tam olarak kestiremiyor…
Filmin durum komedisi büyük oranda Felek’in kadınların kıvrak zekâsı karşısındaki çaresiz ve şaşkın halleri üzerinden şekilleniyor. Serkan Keskin komediye ne kadar yatkın bir oyuncu olduğunu bir kez daha gösteriyor. Keskin sadece konuştuğu sahnelerde değil, başkalarını dinlediği sahnelerde de iyi performans çıkarıyor. Sadece Serkan Keskin’in değil, diğer 8 oyuncunun da ‘Seni Buldum Ya!’nın mizah duygusuna yaptığı katkı azımsanamaz. Nurperi (Nihal Yalçın), Seçkin (Ezgi Mola), Arzu (Tilbe Saran) ve Ceren (Ecem Uzun), Felek karakterinin kurduğu dolandırıcılık sisteminde delikler, gedikler açmakla kalmıyorlar. Felek’in erkekliğini istedikleri anda yıkıp, gerektiğinde yeniden yapılandıran; diğer bir deyişle onu ‘suya götürüp susuz getiren’ karakterler olarak mükemmel iş çıkarıyorlar. Esra Bezen Bilgin’in suçluluk duygusu ve itiraf etme konusunda sınır tanımayan karakteri Tuba’yı unutmamak gerek. Felek onunla da ne yapacağını kestiremiyor. Taner Birsel, Tansu Biçer ve Bülent Emin Yarar da her karşımıza çıktıklarında ‘keşke sahneleri daha uzun sürse’ dediğimiz deneyimli oyuncular olarak üstlerine düşeni fazlasıyla yapıyorlar.
‘Seni Buldum Ya!’, kuşkusuz Reha Erdem’in önceki filmleri kadar iddialı değil. Ama hedefine kestirme yoldan ilerleyen dolaysız ve açık bir film… En büyük avantajı büyük cümleler kurmak için yola çıkmaması… Pandemiyle yaşadığımız eve kapanma sürecini ‘işini yapmaya çalışırken zaafları, zayıflıkları ve yetersizlikleriyle yüzleşen erkek dolandırıcı’ karakteri üzerinden anlatırken seyirciyi güldürmeyi, eğlendirmeyi başarıyor.
İyi yazılmış, iyi oynanmış olmasının yanı sıra aynı zamanda iyi yönetildiğini düşünüyorum… İlk bakışta teknik anlamda kolay görünebilir. Ama bence başta oyuncu yönetimi ve kurgu olmak üzere kendine göre estetik zorlukları olan bir film. Sonuçta oyuncuların fiziksel olarak karşı karşıya gelmediği, etki ve tepkinin tadını çıkaramadan oynadığını hesaba katmak gerek...
Oyuncuların kendi mekânlarındaki çekimlerde bilgisayar görüntüsü hissini yoğunlaştırmak için Erdem ekran içinde daha küçük format kullanıyor. Sonuçta, oyunculu çekimlerde bilgisayar kamerasının görüntü kalitesine mahkûm… Formatı büyütmemek doğru karar. İstanbul’un tenha sokak ve caddelerinde yaptığı kameralı çekimlerde ise resmi çerçevenin tümüne yayıyor. Ama arada çok keskin kalite farkı olmaması için dış çekimlerde görüntü hızını bozan efektler kullanıyor. Her şey bir yana, harici çekimler bize şehrin karantina hallerini göstererek filme bir tür belgesel havası da getiriyor.
Orhan Gencebay’ın Neşe Karaböcek tarafından yorumlanan ‘Seni Buldum Ya!’ şarkısının filme adını vermenin yanı sıra asıl olarak sözleriyle Felek’in finaldeki dramatik çıkmazını tarif ettiğini de söylemem gerek…
MUBI’de seyredebileceğiniz ‘Seni Buldum Ya!’, beni son dönemde en çok güldüren yerli komedi filmi oldu. Umarım, siz de seversiniz.
7/10
- Maria'nın 'Paris'te Son Tango'su41 saniye önce
- Oz'un 'kötü' cadısının hikâyesi3 gün önce
- Issız adaya düşen robot1 hafta önce
- Hikâye farklı, formül aynı1 hafta önce
- Peri masalına dahil olan modern sapık2 hafta önce
- Gençlik bağımlılığa dönüştüğünde…2 hafta önce
- Amerikan rüyasının peşinde3 hafta önce
- 'Yandaki Oda': Sade, duru ve hüzünlü3 hafta önce
- Yeni bir 'beden değiştirme' hikâyesi4 hafta önce
- 'Venom: Son Dans': Simbiyotik dostluk hikâyesi1 ay önce