Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Futbol, Türkiye’de hak etmediği kadar ilgi görüyor... Milletimizin karşılıksız aşkı, bir türlü değerini bulamadı... Ne Milli Takım seviyesinde ne de kulüpler düzeyinde olmamız gereken yerde değiliz... 80 milyonluk koca Türkiye’nin geldiği noktaya bir bakalım...

Milli Takımımız, Şenol Güneş ile Dünya Kupası’nda üçüncü olduğu 2002’den bu yana bırakın aynı başarıyı tekrarlamayı daha eleme gruplarından çıkamadı, finallere katılım bile sağlayamadı. Fatih Terim ile yarı final oynadığı 2008 Avrupa Şampiyonası’ndan bu yana ise bir kere, hem de grup üçüncüsü olarak gittiği finallere ilk turda veda etmek zorunda kaldı.

Futbolda itibarımız, adeta yerle bir oldu... 2000’de Galatasaray UEFA’yı kazanmıştı, devamı gelmedi... Bereket Beşiktaş vardı da iki yıldır Şampiyonlar Ligi’nde yakaladığı müthiş performansla, yaşattığı ilklerle ve kırdığı rekorlarla adından söz ettirip ülkemizin prestijini de kurtardı... Geçtiğimiz yıl Osmanlıspor’un büyük çıkışını da unutmayalım.

ADALET OLMAYINCA

Büyük kısmı borç batağında, çoğu iflasın eşiğindeki kulüplerimizin Avrupa’ya gidebilenleri neredeyse Finansal Fair-Play’e takılıyor, katılamama cezasıyla yüz yüze geliyor. Bunca büyük kaynaklara ve Avrupa’da ilk 5’e giren gelirlerine rağmen ölçüsüz ve şaibeli transferlerle çoğu kötü yönetimlerle meçhule doğru gidiyorlar... Eğer devlet sürekli frene basmasa, mali vecibelerin gereğini yerine getirse ya kayyuma gider ya da kapılarına kilit vurmak zorunda kalırlar... Ya en önemli alanda durumlar ne? Tabii ki felaket... Boş tribünleri oynayan takımlarımız, taraftarının büyük kısmını geri getirse de, yine yeterli olmuyor... Bitmeyen haksızlıklar, dinmeyen hakem tartışmaları, orantısız cezalar ve bir türlü durulmayan kavgalar... Baştan sona adaletsizliğin esir aldığı liglerimizde, kargaşa kol geziyor. Hiçbir kulüp hoşnut değil, herkes şikâyetçi... Dinecek gibi de durmuyor... Bu sebeple de salon sporları daha çok talep görüyor... Basketbol ve voleybol, emin adımlarla yükseliyor.

KADINLARA ALKIŞ

Türkiye’de bir kadın sporu yükselişi var... Ferdi branşlar olsun, takım sporları olsun, tam bir yükseliş süreci yaşıyor... Filenin Sultanları ile efsaneleşen voleyboldaki Milli Takım hala hafızalarda... Takım başarıları, şampiyonlar şampiyonu çıkarmamız ise asla tesadüf değil... Basketbolda da öyle... 1990’larda erkeklerde başlayan ve 2000’lerde 12 Dev Adam’la devam eden ve Avrupa ikincisi olduğumuz coşku, 2010’da ABD’yle final yapıp dünya ikincisi olmakla zirve yapmıştı.

Erkeklerde gerileme dönemi başlasa ve bugün grupta 2 galibiyet ve iki yenilgiyle bizi burukluğa sürüklese de yine de derlenip toparlanabilecek bir potansiyeli var... Pek çok kulübün erkek ve kadınlardaki Avrupa şampiyonluğunda zirvedeki başarı ise Fenerbahçe’nin Euroleague’de kürsüye çıkması.

Erkeklerin unuttuğu başarıları ise kadınlar fazlasıyla yaşatıyor... 2005 Almeria’da Akdeniz Oyunları’ndaki şampiyonlukla başlayan kadın basketbolcularımız, her turnuvada yüz akımız oluyor... Grubunda, 2 galibiyette kalan erkeklerin aksine, 4’te 4 yaparak yoluna emin adımlarla devam ediyor... Böylelikle de gençlerimizin ilgisi, basketbola yoğunlaşıyor ve salonlar, onlarla şenleniyor...

Eleştirilecek çok tarafları olsa da her iki branştaki sağlam temeller, doğru hamleler, bugün meyvesini vermeye devam ediyor... Her yerde basketbol ve voleybol okulları, yaygınlaşıyor. Futbolun bıraktığı boşluktan bir voleybol ve basketbol nesli oluşuyor... Bu da bizim tesellimiz oluyor.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar