George Clooney'nin yeni karısını dikkatle izlememiz lâzım!
GEORGE Clooney geçenlerde yeniden dünya evine girdi ve yakışıklı oyuncunun hayranı olan bizdeki bazı hanımlar Clooney sanki buraya gelecek ve bir Türk kadını ile evlenecekmiş gibi fırsat kaçırmışcasına hayli dertlendiler...
Clooney, hayatını aslen Lübnan’ın önde gelen Dürzî ailelerinden birinden gelen ve Londra’da avukatlık yapan Emel Alamüddin adında bir hanımla birleştirdi. Uluslararası dâvâlarda iddialı olan Emel Hanım çok önemli anlaşmazlıklarla ilgili dosyaları kabul ediyor ve gayet de iyi kazanıyor...
Kadıncağız mesleğine öylesine bağlı ki, doğru dürüst bir balayı bile yapamadı ve Venedik’te hafta sonu boyunca devam eden düğünün ardından kocası ile beraber İngiltere’ye, yeni aldıkları Londra’ya 50 kilometre mesafedeki köy evine dönüverdi. Hemen ertesi gün işbaşı yaptı ve birkaç gün sonra da George’u bırakıp tekbaşına Atina’ya uçtu...
Koşuşturmanın sebebi sonradan anlaşıldı: Emel Alamüddin, yahut yeni ismi ile Emel Clooney, Yunanistan ile İngiltere arasında senelerden buyana devam eden ve aslında bizi de yakından alâkadar eden bir anlaşmazlık konusunda açılan dâvâda Yunan tarafının avukatlığını üstlenmişti!
‘MERMER’ DENDİĞİNE BAKMAYIN
Dâvânın konusu “Elgin Mermerleri” denen, bundan iki asır öncesine kadar Atina’daki meşhur Parthenon Tapınağı ile etrafındaki binaların üzerinde bulunan, birçoğu eski Yunan’ın Milâttan Önce beşinci asırda yaşamış heykel üstadı Fidias’ın eseri olan, 1800’lerin başında sökülüp İngiltere’ye götürülen ve şimdi Londra’da, British Museum’da sergilenen son derece önemli bir arkeolojik koleksiyon!
“Mermer” dediğime bakıp da bunların öyle salonların zeminini, merdivenleri yahut binaların cephelerini kaplamada kullanılan ince kesilmiş taş bloklar olduklarını zannetmeyin; mermerden yontulmuş koskoca heykeller ve uzun plakaların üzerindeki nefis kabartmalar sözkonusu! İngilizler bu sanat şaheserlerine iki asır önce “mermer” deyip geçtikleri için hâlâ öyle deniyor.
Ağırlıklarından dolayı yerlerinden kımıldatılması bile güç olan dünya kadar eseri Atina’dan kaldırıp tâââ Londra’ya götüren kişi, o devirde İngiltere’nin İstanbul’daki büyükelçisi olan Elgin Lord’u Thomas Bruce... İstanbul’a 1799’da, Üçüncü Selim’in hükümdarlığı zamanında elçi olarak gelmiş, diplomatlığın yanısıra arkeoloji ile uğraşmış, bol bol eski eser toplamış, ne yapıp edip Parthenon’un üzerindeki heykelleri indirmiş, şimdinin milyonlarca doları olan nakliye parasını da cebinden vererek memleketine götürmüş, üstelik eserleri “Barbar Türkler’in elinden kurtardım” bile demiş. Lord’un 1841’deki ölümünden sonra da ailesi bu emsalsiz koleksiyonu British Museum’a satmış...
KADIN KAZANACAK OLURSA!
Elgin Mermerleri, senelerden buyana teşhir için özel olarak inşa edilen Duveen Galerisi’nde sergileniyor, Yunanistan da tabii hop oturup hop kalkıyor ve mermerleri geri alabilmek için İngiltere’ye karşı ardarda dâvâ açıyor ama hep kaybediyor.
Kaybetmelerinin en önemli sebebi, İngilizler’in “Mermerlerin kaçırılmadığını, Londra’ya Osmanlı padişahının izni ile götürüldüğünü” iddia etmeleri... Üçüncü Selim’in Lord Elgin’e heykelleri taşıma müsaadesini bir fermanla verdiği söyleniyor ise de fermanın orijinali ortada yok ve elde sadece o devirden kalma İtalyanca bir tercümesi bulunuyor. İngilizler “Lord Elgin, eserleri resmî izinle getirdi, üstelik Atina’da kalmış olsa idiler hava kirliliği yüzünden eriyip giderlerdi. Dolayısı ile, Yunanistan kolleksiyonu geri isteyeceği yerde kültürleri için böylesine önemli olan eserleri kurtardığımız için bize teşekkür etmeli” diyorlar.
Daha önceleri Yunan Hükümeti için çalışan ve İstanbul’a gelip Osmanlı Arşivleri’nde mermerler ile alâkalı belgeler arayan yabancı hukukçulardan bir-ikisini tanımıştım. Epey ter dökmelerine rağmen İngiltere’ye karşı hiçbir şey yapamamışlardı.
Uğraşma ve yorulma sırası, şimdi çiçeği burnunda gelin Emel Alamüddin’e, yani Emel Clooney’ye geldi...
Emel Hanım’ın Elgin Mermerleri’ni İngiliz’in elinden kurtarması zor, hattâ imkânsız gibi ama dâvâyı kazara kazanacak olursa, karar hukukî statüsü mermerler ile aynı olan bazı başka eserlerimizi de geri alabilmemiz için emsal teşkil eder:
Bergama’dan götürülmüş olan Berlin’deki o meşhur devâsâ sunağı ve yine British Museum’daki Bodrum Mozolesi’ni kastediyorum...
- Konserler için ödenen bu meblâğları, musiki tarihimizin en büyük üstadları hayatları boyunca alamamışlardır!3 dakika önce
- Atatürk'ün Amerikalı bir kadın gazeteciye verdiği, 89 sene önce sansür edilen ve unutulan mülâkatı1 hafta önce
- Kurumaya başlayan Bafa Gölü'nü bu hâle getirenler Bülent Ecevit ve 1970'lerin CHP'sidir!1 hafta önce
- PKK'ya 30 seneden buyana istediği herşeyin birkaç katını verdik ama terör bitmiyor, zira maksat artık başka!3 hafta önce
- Büyük devlet olmanın yolu kendi silâhını bizzat yapmaktan geçer ve kredi kartlarından alınacak 750 lira bu yolda sadece bir katredir!1 ay önce
- Tarih boyunca hiç vârolmayan Lübnan'ı, Abdülhamid'in Washington Elçisi kurmuştu1 ay önce
- Mahzun prenses Fazile vefat etti1 ay önce
- Hortlayan bir dert: İttihadçılık2 ay önce
- Öküzün altında buzağı aramayın! Harbokulu'ndaki gösteri, disiplinsiz bir eylemden ibarettir, o kadar!2 ay önce
- Atatürk'ün meçhul nişanlısı Selma2 ay önce